
Esas No: 2021/5994
Karar No: 2022/1652
Karar Tarihi: 11.03.2022
Danıştay 8. Daire 2021/5994 Esas 2022/1652 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2021/5994 E. , 2022/1652 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/5994
Karar No : 2022/1652
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : ...Başkanlığı
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf (Davacı) : ...
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : ...
Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
Dava; ...Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde araştırma görevlisi olarak görev yapan davacının, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin 11/b-6 maddesinde belirtilen "Kamu hizmeti ve öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" disiplin suçunu işlediğinden bahisle "kamu görevinden çıkarma" cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin ...gün ve ...sayılı davalı idare Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesi'nce; Mahkemenin ...tarih ve ...Esas, ...sayılı kararının Dairemizin 01/02/2021 gün ve 2019/8836 Esas, 2021/469 sayılı kararı ile bozulması üzerine, somut olayda; .... Ağır Ceza Mahkemesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararında, davacının suç işlemek amacıyla örgüte üye olmak suçu için 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı TCK'nın 51. maddesi uyarınca cezanın ertelenmesine; rüşvetten dönüşümle görevi kötüye kullanmak suçundan dolayı ise 6 ay, 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı TCK'nın 51. maddesi uyarınca cezanın ertelenmesine karar verildiği, anılan kararın temyiz edilmesi üzerine ise Yargıtay .... Ceza Dairesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla görevi kötüye kullanma ve görevi kötüye kullanma suçu olarak kabul edilen eylemler ile suç işlemek amacı ile kurulan örgüte üye olma suçlarının TCK'nın 66/1-e maddesine göre 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu gerekçesiyle hükümlerin
5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı düşmesine karar verildiği, ayrıca, suç işlemek amacı ile örgüt kurma ve yönetme suçundan yargılanan O.A.U, Ö.F, Z.B ve S.G haklarında verilen mahkumiyet kararları yönünden yapılan temyiz incelemesinde; Yargıtay .... Ceza Dairesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararında "...sanıkların savunmaları ve tüm dosya kapsamına göre; sanıkların devamlılık gösterecek şekilde planlı bir ortaklık, iş bölümü ve paylaşım anlayışı içerisinde bir araya geldiklerine, devamlılık içeren kanunun suç saydığı fiilleri işlemek (suç işleme programı altında) amacı ile bir araya gelip aralarında sıkı veya gevşek hiyerarşik bir bağın bulunduğuna, hiyerarşik yapılanmayı gösteren emir komuta zinciri ile altlık üstlük ilişkisinin varlığına ve sanıkların faaliyetleri ile örgütün doğmasına veya üst pozisyonda kolektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyip koordine ettiklerine ilişkin kanıtların nelerden ibaret olduğu hususları gerekçeli olarak tartışılıp, buna ilişkin delillerin dosya kapsamına uygun, mantıksal ve hukuksal bağ kurulmak suretiyle neler olduğu denetime imkan verecek biçimde gerekçeleriyle açıklanmak suretiyle, karar yerinde ayrıntılı olarak gösterilmeden yazılı şekilde suç işlemek amacı ile örgüt kurma ve yönetme suçlarından sanıklar hakkında yazılı şekilde hükümler kurulması" gerekçesiyle anılan mahkumiyet hükümlerinin bozulmasına karar verilmiş olup; bozma kararı üzerine .... Ağır Ceza Mahkemesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla suç işlemek amacı ile örgüt kurma ve yönetme suçunun O.A.U, Ö.F, Z.B ve S.G tarafından işlendiği sabit olmadığı gerekçesiyle anılan kişilerin bu suçtan beraatlerine karar verildiği, uyuşmazlık konusu olayda, maddi olayın açıklığa kavuşturulması için resen araştırma yetkisi kapsamında ceza yargılaması sırasında alınan sanık ve tanık ifadeleri, bilirkişi raporları gibi maddi delillerin ve yargılama sonucunda verilen ceza mahkemesi kararının disiplin hukukunu doğrudan etkileyeceği, davacı hakkında isnat edilen fiiller uyarınca açılan kamu davalarının Yargıtay .... Ceza Dairesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı düşmesine karar verildiği, diğer taraftan ...Ağır Ceza Mahkemesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla suç işlemek amacı ile örgüt kurma ve yönetme suçunun O.A.U, Ö.F, Z.B ve S.G tarafından işlendiği sabit olmadığı gerekçesiyle anılan kişilerin bu suçtan beraatlerine karar verildiği, davacı hakkında verilmiş bir mahkumiyet kararı olmadığı ve dosya kapsamında söz konusu fiilin davacı tarafından işlendiğinde dair davalı idare tarafından somut, bilgi, belge vs delil ortaya konulamadığı anlaşıldığından belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Ceza muhakemesi hukuku ve disiplin hukuku farklı kural ve ilkelere tabi disiplinlerdir. Disiplin hukuku kurumun iç düzenini korumayı amaçlayan ve bunun için kamu görevlilerinin mevzuata, çalışma düzenine, hizmetin gereklerine aykırı fiillerine yönelik olarak uygulanacak yaptırımları ve bu yaptırımların uygulanmasındaki usul ve esasları düzenleyen bir hukuk alanıdır. Bazı hâllerde ise kamu görevlisinin fiili ceza hukuku kapsamında suç tanımına uymasının yanı sıra disiplin hukuku yönünden de sorumluluk gerektiren bir mahiyet taşıyabilir. Cezai sorumluluğunun bulunmadığı tespit edilmiş veya ceza sorumluluğu ortadan kalkmış olsa dahi, aynı olaylar nedeniyle daha hafif bir ispat külfeti temelinde kişi hakkında başka tür bir sorumluluğun tesis edilmesinin önünde de herhangi bir engel bulunmamaktadır. Dolayısıyla ceza yargılamasına konu maddi olay ve olguların disiplin hukuku esasları çerçevesinde diğer kamu makamlarınca (idari/adli) ayrıca değerlendirilmesi ve bu değerlendirme sonucunda ulaşılacak kanaate göre işlem/karar tesis edilmesi mümkündür. Ceza muhakemesi sonucunda kişinin isnat edilen eylemi işlemediğine dair hükümler dışında, ceza muhakemesi hükmü disiplin makamları açısından doğrudan bağlayıcı değildir (Anayasa Mahkemesi Birinci Bölüm, Özcan Pektaş Başvurusu, § 25; Anayasa Mahkemesi İkinci Bölüm, Kürşat Eyol Başvurusu, B.No:2012/665, 13/06/2013, § 30, Galip Şahin, § 48).
Masumiyet karinesine ilişkin anayasal güvencelerin harekete geçirilebilmesi için kural olarak kişinin suç isnadı altında bulunması gerekmektedir. Bununla birlikte masumiyet karinesinin ikinci boyutuna ilişkin güvencelerin uygulanabilmesi, kişinin hâlihazırda suç isnadı altında bulunmasını zorunlu kılmamaktadır. Ancak ceza yargılamasının sonuçlanmasından sonra başlayan veya ceza yargılaması henüz sonuçlanmadan başlasa bile ceza yargılamasının kesinleşmesinden sonra da devam eden medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin yargılamalarda masumiyet karinesinin uygulanabilmesi için başvurucunun söz konusu medeni yargılama ile hakkında yürütülen ve sona eren ceza yargılaması arasında bağlantı bulunduğunu göstermesi gerekmektedir. Medeni hak yargılamasında, ceza yargılamasında verilen kararın sonucunun dikkate alındığı ve değerlendirildiği veya ceza dosyasında yer alan delillerin irdelendiği ya da başvurucunun hakkındaki suçlamayı doğuran olaylara dahli ile ilgili irdelemelerde bulunulduğu veyahut başvurucunun muhtemel suçluluğuyla ilgili yorum yapıldığı hâllerde söz konusu bağlantının var olduğu kabul edilebilir. Bununla birlikte hukuk yargılaması ile ceza yargılaması arasındaki bağlantının varlığına işaret eden olguların tüketme yoluyla sayılmasının mümkün olmadığı, bunların kararların verildiği yargılamaların türüne ve içeriğine göre değişebileceği kabul edilmelidir. Ancak bağlantının varlığı değerlendirilirken kararda kullanılan dilin kritik öneme sahip olacağı vurgulanmalıdır (Anayasa Mahkemesi Genel Kurul Kararı, S.M. Başvurusu, B. No: 2016/6038, 20/6/2019, § 38).
Yukarıda yer verilen açıklamalar neticesinde dava dosyası incelendiğinde; davacının, 02.05.2010 tarihli KPDS kopya organizasyonu içinde yer aldığı, örgüt yöneticileri ile sınava girecek şahısların buluşmasını sağladığı ve kullanılacak cihazlar için ne kadar ödeme yapılacağı hususunda pazarlık yaptığı, yine söz konusu eylem için yatırılacak paralar ve aletler hakkında görüşme yaptığı, böylelikle suç örgütüne üye olma suçunu işlediğinin ...Ağır Ceza Mahkemesi ...Esas sayılı kararıyla sabit olduğu gerekçesiyle Yüksek Disiplin Kurulu tarafından ''Kamu hizmeti ve öğretim elemanı sıfatıyla bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" disiplin suçunu işlediğinden bahisle cezalandırıldığı, ancak kararın temyiz edilmesi üzerine ise Yargıtay .... Ceza Dairesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla görevi kötüye kullanma ve görevi kötüye kullanma suçu olarak kabul edilen eylemler ile suç işlemek amacı ile kurulan örgüte üye olma suçlarının TCK'nın 66/1-e maddesine göre 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu gerekçesiyle hükümlerin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı düşmesine karar verildiği, yine davacının disiplin cezasına da konu fiilleri birlikte gerçekleştirdiği iddia edilen .A.U, Ö.F, Z.B ve S.G haklarında verilen mahkumiyet kararları yönünden yapılan temyiz incelemesinde; Yargıtay .... Ceza Dairesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararında mahkumiyet hükümlerinin bozulmasına karar verildiği, bu karar üzerine .... Ağır Ceza Mahkemesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla suç işlemek amacı ile örgüt kurma ve yönetme suçunun O.A.U, Ö.F, Z.B ve S.G tarafından işlendiği sabit olmadığı gerekçesiyle anılan kişilerin bu suçtan beraatlerine karar verildiği hususları Mahkeme tarafından göz önünde bulundurulduktan sonra dosya kapsamında söz konusu fiilin davacı tarafından işlendiğine dair davalı tarafından somut bilgi, belge, delil ortaya konulamadığı gerekçesiyle temyize konu iptal kararının verildiği, bu yönüyle söz konusu Ceza Mahkemesi kararları dayanak alınarak verilen disiplin cezasının ilgili Ceza Mahkemesi kararlarından etkilenmesinin hakkaniyet gereği olduğu görülmüştür.
İdare Mahkemesince verilen karar neticesi itibariyle usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın yukarıda belirtilen açıklamayla onanmasına ve temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 11/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.