Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3378
Karar No: 2019/4954
Karar Tarihi: 02.10.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/3378 Esas 2019/4954 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2018/3378 E.  ,  2019/4954 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının ortadan kaldırılmasına, davacı ... yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, diğer davacılar yönünden davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü;
    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacılar, ortak mirasbırakanları ...’in 147 parsel sayılı taşınmazını çocukları ...ve ...’e satış yoluyla devrettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, taşınmazın 35.000 TL bedelle satın alındığını, satış bedelinin mirasbırakana nakten ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, temlikin mal kaçırma amacı ile yapılmadığı, mirasbırakana davalılar tarafından bakıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine,... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2 maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, davacı ... yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, diğer davacılar yönünden devrin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden;1919 doğumlu mirasbırakan ...’in 10.03.2005 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı oğulları ...ve ... ile kendinden önce ölen kızı ...’den olma davacı torunları ..., ......, ..., ... ile, davalı oğlu .., kendinden önce ölen oğlu ...’ın eşi davalı ... ve ...’tan olma davalı torunları ...,... ve ... ile, dava dışı kızı ...ın kaldığı, mirasbırakan ...’in 147 parsel sayılı 2.600 m2 miktarlı tarla vasıflı taşınmazını 25.09.1981 tarihinde davalı oğlu ... ve 2000 yılında ölen oğlu ...a satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK"nun 190. maddesi ve TMK"nun 6. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
    Somut olaya gelince, mirasbırakan ile davalı oğlu Ali’nin birlikte yaşadıkları, mirasbırakanın tüm bakım ve ihtiyaçları ile davalı oğlu Ali’nin ilgilendiği, mirasbırakanın davacılarla arasında herhangi bir husumetinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emekte olabileceği kabul edilmelidir. Esasen yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakının gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Bir başka ifade ile murisin iradesi önem taşır.
    Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 240/2. maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak davacılar tarafından bildirilen ikinci tanık listesindeki tanıklar ..., ... ve ...’ın dinlemeleri de doğru olmadığı gibi sözlerine itibar edilemez ve hükme esas alınamaz.
    O halde, yukarıda değinilen somut olgular açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın davacılardan mal kaçırmasını gerektirecek bir olgunun varlığı ortaya konulamamış, davacılar muvazaa iddiasını kanıtlayamamışlardır.
    Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2 maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi"ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi