1. Hukuk Dairesi 2016/10375 E. , 2019/4960 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESPİT
Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, 5737 sayılı Yasaya dayalı olarak taşınmazın vakfa aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir.
Davacı Cemaat Vakfı, zilyet ve tasarruf ettikleri 635 ada 6 sayılı taşınmazın Eşhası Hükmiye Cetvellerinde bildirildiği halde kadastro tespitinin Cemaat Vakfı adına yapılması gerekirken Hazine adına tescil edildiğini, Hazine’nin anılan taşınmazı Kartal Belediye’sine satış suretiyle devrettiğini, Kartal Belediyesince yapılan tevhit ve ifraz işlemleri sonucu muhtelif parsellere dönüştüğünü ve oluşan yeni parsellerin de 3.kişilere satıldığını, tescillerin yolsuz olduğunu ileri sürerek, 6 parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin Vakfına ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, anılan taşınmazın kadastro öncesi tapu kayıtlarında ve 1936 yılı beyannamesinde yer almadığını, eski vergi kaydında ... Kızlar Mektebi adına kayıtlı olduğunu, anılan vergi kaydının mülkiyet hakkı sağlamayacağını, 3402 sayılı kanun gereği hak düşürücü sürenin dolduğunu, davacının taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle, dava konusu taşınmazın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 635 ada 6 parsel sayılı taşınmazın, 20.05.1947 tarihli kadastro tespiti ile tarla vasfı ile 4.642,00 m2 olarak Hazine adına tescil edildiği, söz konusu taşınmazın Kadastro Beyannamesi tetkikinde,”...eski vergi kaydında ... Kızlar Mektebi üzerine kayıtlı olup,bu yere ait tapu kaydı bulunmadığı, 30 yılı aşkın süredir ne hakiki, ne de hükmi şahsın burada tasarruf iddiasında bulunmadığı, üzerinde mektep de bulunmadığı, olsa olsa ileride yapılması tasarlamış olabileceği,fuzuli işgallerin olduğu, ancak fuzuli şagillerin mülkiyet idasında bulunmaması nedeniyle ...adına tespit ..” edildiği, 2.10.1953 tarihinde Hazine tarafından ...’ne satış suretiyle devredildiği, taşınmaz Kartal Belediyesi adına kayıtlı iken imar uygulaması nedeniyle yapılan tevhit ve ifraz işlemleri sonucunda çok sayıda yeni ada ve parsellerin oluştuğu, oluşan yeni parsellerin Kartal Belediyesince 3.kişilere satış yoluyla devredildiği, davacının 4771 sayılı Kanuna göre yapılmış bir başvurusunun olmadığı, yine davacı vakfın 5737 Sayılı Kanunun Geçici 7.maddesine göre beş adet taşınmaz için başvuruda bulunmuş olduğu ancak davaya konu taşınmazla ilgili talebinin Vakıflar Meclisi kararıyla anılan madde kapsamında kalmadığı gerekçesiyle reddedildiği, 5737 sayılı Kanuna eklenen Geçici 11.madde çerçevesinde de davacının herhangi bir başvurusun olmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 5737 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi "Cemaat vakıflarının;
a) 1936 Beyannamelerinde kayıtlı olup, halen tasarruflarında bulunan nam-ı müstear veya nam-ı mevhumlar adına tapuda kayıtlı olan taşınmazlar,
b) 1936 Beyannamesinden sonra cemaat vakıfları tarafından satın alınmış veya cemaat vakıflarına vasiyet edildiği veya bağışlandığı halde, mal edinememe gerekçesiyle halen; Hazine veya Genel Müdürlük ya da vasiyet edenler veya bağışlayanlar adına tapuda kayıtlı olan taşınmazlar, tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleri ile birlikte bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onsekiz ay içinde müracaat edilmesi halinde, Meclisin olumlu kararından sonra, ilgili tapu sicil müdürlüklerince cemaat vakıfları adına tescilleri yapılır" şeklinde olup;
Geçici 11. maddesi de, " Cemaat vakıflarının;
a) 1936 Beyannamesinde kayıtlı olup malik hanesi açık olan taşınmazları,
b) 1936 Beyannamesinde kayıtlı olup kamulaştırma, satış ve trampa dışındaki nedenlerle Hazine, Vakıflar Genel Müdürlüğü, belediye ve il özel idaresi adına kayıtlı taşınmazları,
c) 1936 Beyannamesinde kayıtlı olup kamu kurumları adına tescilli olan mezarlıkları ve çeşmeleri, tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleri ile birlikte bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren oniki ay içinde müracaat edilmesi halinde, Meclisin olumlu kararından sonra, ilgili tapu sicil müdürlüklerince cemaat vakıfları adına tescil edilir. Cemaat vakıfları tarafından satın alınmış veya cemaat vakıflarına vasiyet edildiği veya bağışlandığı halde, mal edinememe gerekçesiyle Hazine veya Genel Müdürlük adına tapuda kayıt edilen taşınmazlardan üçüncü şahıslar adına kayıtlı olanların Maliye Bakanlığınca tespit edilen rayiç değeri Hazine veya Genel Müdürlük tarafından ödenir " şeklindedir.
Somut olaya yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ışığında bakıldığında; 5737 Sayılı Kanunun geçici 7. maddesinde belirtilen koşulların hiç birisinin gerçekleşmediği gibi, geçici 11. Maddesinde aranan 1936 beyannamesinde kayıtlı olma koşulunun da gerçekleşmediği kuşkusuzdur.Kaldı ki taşınmazın 1936 beyannamesinde kayıtlı olmadığı hususu davacının da kabulündedir.
Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.