Esas No: 2021/8716
Karar No: 2022/1373
Karar Tarihi: 07.02.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/8716 Esas 2022/1373 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/8716 E. , 2022/1373 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2021/74-2021/791
İlk Derece
Mahkemesi : ... 12. İş Mahkemesi
Dava, Kurum işleminin iptali ile davacının Kuruma borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Dava, 08.01.2018 tarihli denetmen raporu ile davacının 1420210.34 sicil nolu işyerindeki çalışmasının ve buna bağlı olarak yaşlılık aylığının iptal edilmesi sonucu yersiz ödenen aylıklar nedeniyle borç tahakkuk ettirilmesine ilişkin kurum işleminin iptali, yapılan tebligatların usulsüz olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili, davacıya yaşlılık aylığı bağlandığını, kurum tarafından yapılan denetime istinaden bir kısım çalışmalarının iptal edildiğini ve aylık bağlama şartlarını kaybettiğinden yaşlılık aylığının iptal edilerek, yersiz ödemelerin 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi gereğince iadesinin talep edildiğini, kurum tarafından yapılan işlemlerde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince; davacının sigortalı olarak bildirimi yapılan işyerinde fiilen çalışmadığı, denetmen raporunun aksini kanıtlayamadığı, Türkiye'de başka hizmeti bulunmadığından borçlanma talebinin 3201 sayılı Kanuna göre 4-b kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve 1479 sayılı Kanuna göre yaşlılık aylığı şartları da bulunmadığı, Kurum işleminin hukuka uygun olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, yargılama aşamasında ve istinaf dilekçesinde davacının çalışmalarının fiili ve gerçek olduğuna ilişkin iddia bulunmaması, Sosyal Güvenlik Denetmen raporunun aksinin ispatlanamadığı, davacının iptal edilen 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında sigortalılığı dışında sigortalılığı bulunmadığından yurtdışı borçlanma sürelerinin 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesinde öngörülen sigortalılık niteliğinde olduğu ve tahsis talep tarihi itibariyle 1479 sayılı Kanunun geçici 10'uncu maddesi kapsamında yaşlılık aylığı şartlarının oluşmadığı, diğer taraftan, 5510 sayılı Kanunun 96/a maddesi kapsamında SGK Başkanlığı tarafından borç tahakkuku işleminin yerinde olduğu, borç tahakkuku işleminin faizin belirlenmesi yönünde tebliğ gerekmediğinden, davacı yönünden borç bildiriminin usulsüz yapılmasının hak kaybına neden olmadığı gibi, davacı tarafın borç tahakkuk işlemine yönelik SGK Başkanlığı'na itirazı ile de borç tahakkuk işlemini öğrendiği dikkate alındığında, istinaf dilekçesinde belirtilen itirazların yerinde olmadığı, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, denetmen raporunun müvekkiline tebliğ edilmediği, denetim raporunun düzenlenme sebebi, raporun usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediği, ceza miktarının hangi sebeple düzenlendiği hususlarının belirli olmadığını belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Sahte sigortalılığa dayanan davalar hizmet tespiti içerikli olmakla, davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Yasa’nın 86. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, tarafların sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır.
Öte yandan,HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 13.11.2013-15.11.2013 tarihleri arasında 1420210 sicil numaralı işyerinden 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında 3 gün çalışmasının bildirildiği, 27.12.2013 tarihinde yurt dışı hizmetlerini borçlanma talebinde bulunduğu, Kurumca 05.11.1977-04.11.1987 tarihleri arasında 3600 gün karşılığı tahakkuk ettirilen borçlanma bedelini 26.05.2014 tarihinde ödediği, 23.10.2014 tarihli tahsis talebine istinaden 506 sayılı Yasa kapsamında aylık bağlandığı, 08.01.2018 tarihli denetim raporu ile aylığın kesilerek, 01.11.2014-19.09.2018 dönemi yersiz ödenen aylıkların iadesinin talep edildiği, davacının pasaport kayıtlarına göre 10.11.2013 - 16.11.2013 tarihleri arasında Türkiye’de bulunduğu, Kurum tarafından Türkiye'de başka hizmeti bulunmadığından borçlanma talebi 3201 sayılı Kanuna göre 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında değerlendirilerek, 1479 sayılı Kanuna göre yaşlılık aylığı bağlanma şartlarının bulunmadığı gerekçesi ile tahsis talebi ile ilgili olarak işlem yapılmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut 08.01.2018 tarihli denetim raporu içeriğinde, Kurumda 1420210.34 sicil nolu dosyada işlem gören işyerinden sigortalı olarak bildirimi yapılan çalışanlardan bir kısmının sigortalı olduğu dönemde yurt dışında olduğu, bir kısmının da sigortalı olarak kuruma bildirildikleri gün veya birkaç gün öncesinde yurda giriş yaptıkları ve sigortalı olarak bildirimlerinin yapıldığı son gün veya birkaç gün sonrasında yurt dışına çıktıkları, ilgili işyerinden sigortalı olarak bildirimi yapılan kişilerin büyük çoğunluğunun yurt dışında yaşadıkları, işyerinden sigortalı olarak bildirimleri yapılan kişilerden bir kısmının söz konusu adreste bulunan işyerinde fiilen çalışmadığının tespit edildiği , bazı çalışanlar dışında ilgili işyerinden yapılan sigortalı bildirimlerinin tamamının iptal edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Rapora ekli ifadelerde; Kurum müfettişi tarafından beyanı alınan sigortalıların, Almanya’da ikamet ettiklerini, yurt dışında yaşayan Türkleri emekli yaptıkları ile ilgili bir broşür üzerine işyeri yetkilisi... ile görüştüklerini, kendilerine 1 hafta çalışmaları gerektiğinin söylendiğini belirtikleri, bunun dışında fiilen çalıştığı tespit edilen ...’nin işyerine müşteri de, eğitim veren kişi de gelmediğini beyan ettiği görülmektedir. 29.12.2015 tarihli durum tespit tutanağında, ... ve ... isimli kişilerin fiilen çalışırken tespit edildiği, işyerinin 40 m2 büyüklüğünde bir ofis olduğu, işyeri ortağının, belirli dönemlerde fazla gösterilen sigortalıların işyeri dışında danışman olarak çalıştıklarını, yabancı dil eğitimi verdiklerini beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Eldeki dosyada, davanın kamusal niteliği gözetilerek, fiili çalışmanın varlığının resen araştırılması gerektiği halde, Mahkemece hiç bir araştırma yapılmadan davanın reddedilmesi isabetsiz bulunmuştur. Davacıdan, kimin yanında, ne şekilde çalıştığı sorularak ve işyerinde fiilen çalıştığı Kurum tarafından tespit edilen sigortalılardan ilgili dönemde bordrolarda kayıtlı olanlar resen tespit edilip dinlenerek, davacıdan varsa, fiilen çalıştığına dair delillerini sunması istenip, toplanan deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilmek suretiyle varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 07.02.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.