Esas No: 2021/12062
Karar No: 2022/1438
Karar Tarihi: 07.02.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/12062 Esas 2022/1438 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/12062 E. , 2022/1438 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk DereceMahkemesi : Demirci Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mah. 10. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ... Yün İplik ve Halı San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili ve ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemiz bozma kararı sonrası, ... Bölge Adliye Mah. 10. Hukuk Dairesi'nce bozmaya uyularak verilen davanın kısmen kabulüne dair kararın davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacının davalı şirkete ait işyerinde, 10.03.1993-02.07.2004 tarihleri arası dönemde kesintisiz ve sürekli olarak çalıştığının tespitini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı şirket yetkilisi, davanın reddini istemiştir.
Davalı Kurum vekili, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesince; "Davanın kısmen kabul, kısmen de reddi ile;
1-3400016129377 sigorta sicil numaralı davacı ...'in, ...iş yeri sicil numaralı davalı işveren ... Yün İplik ve Halı San. ve Tic. Ltd. Şti. isimli iş yerinde hizmet akdine dayalı olarak, devamlı ve kesintisiz şekilde 01/09/1999 - 02/07/2004 tarihleri arasında ...'na bildirilen günlerin yanı sıra;
1999 yılı 3. Dönem 65 gün,
2000 yılı 1. Dönem 30 gün,
2000 yılı 3. Dönem 20 gün,
2001 yılı 1. Dönem 55 gün,
2001 yılı 2. Dönem 100 gün,
2001 yılı 3. Dönem 37 gün,
2002 yılı 1. Dönem 94 gün,
2002 yılı 2. Dönem 80 gün,
2002 yılı 3. Dönem 80 gün,
2003 yılı 1. Dönem 60 gün,
2003 yılı 2. Dönem 80 gün,
2003 yılı 3. Dönem 80 gün,
2004 yılı 1. Dönem 75 gün,
2004 yılı 5. Ay 15 gün ve 2004 yılı 6. Ay 15 gün olmak üzere toplam 886 gün süreyle asgari ücretle çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine," karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesi,
1-a) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
b) Davalı ... Yün İplik ve Halı San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili ve ... vekilinin istinaf başvurularının kabulüyle; Demirci Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nin, 19.07.2018 tarihli, 2014/22 E., 2018/114 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına;
2- Davanın reddine, karar vermiştir.
C-YARGITAY KARARI
Anılan karara yönelik davacı vekili tarafından temyiz yoluna başvurması üzerine, Dairemizin 02/11/2020 gün, 2019/4363 – 2020/6204 sayılı kararı ile özetle,
“Dosya kapsamında beyanlarına başvurulan komşu işyeri tanıklarının davacının, davalı iş yerinde iddia ettiği çalışmaları husunda bilgi sahibi olmadıkları, yine dinlenen bordro tanıklarının beyanlarının ise hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmakla, mahkemece işyerinin 01/07/1997 tarihi itibariyle kapsama alındığı dikkate alınarak bu tarih sonrası re'sen araştırma yapılarak bu döneme ilişkin re'sen belirlenecek bordro tanıkları dinlenmeli, bildirim öncesi dönem bakımından ise varsa deliller toplanıp ayrıca davanın açılış tarihine göre hakdüşürücü süre yönünden inceleme yapılarak, talep konusu dönem irdelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve incelemeye dayalı karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” görüş ve düşüncesiyle bozulmuştur.
Ç-BOZMA SONRASI BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak,
1-Davanın kısmen kabulü ile;
3400016129377 sigorta sicil numaralı davacı ...'in, ...iş yeri sicil numaralı davalı işveren ... Yün İplik ve Halı San. ve Tic. Ltd. Şti. adına tescilli iş yerinde hizmet akdine dayalı olarak, asgari ücretle 07.09.1997 - 02.07.2004 tarihleri arasında sürekli olarak çalıştığı, çalışmasının 1997 yılından 114 gün,
1998 yılından 360 gün,
1999 yılı 1. Dönem 120 gün,
1999 yılı 2. Dönem 120 gün,
1999 yılı 3. Dönem 65 gün,
2000 yılı 1. Dönem 30 gün,
2000 yılı 3. Dönem 20 gün,
2001 yılı 1. Dönem 55 gün,
2001 yılı 2. Dönem 100 gün,
2001 yılı 3. Dönem 37 gün,
2002 yılı 1. Dönem 94 gün,
2002 yılı 2. Dönem 80 gün,
2002 yılı 3. Dönem 80 gün,
2003 yılı 1. Dönem 60 gün,
2003 yılı 2. Dönem 80 gün,
2003 yılı 3. Dönem 80 gün,
2004 yılı 1. Dönem 75 gün,
2004 yılı 5. ay 15 gün ve 2004 yılı 6. ay 15 gün olmak üzere toplam 1600 günlük çalışmasının Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirilmediğinin tespitine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı şirket, davacının bildirilmeyen ve kesintisiz çalışmasının bulunmadığını, dinlenen tanıkların davacının işten ayrılıp, işi terk durumunun sürekli tekrarlandığı hususunu beyan ettiklerini, davanın hak düşürücü süreden reddi gerektiğini belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı Kurum vekili, davacının davasını çelişkiden uzak, ispata elverişli yazılı delillerle ispat edemediğini, resmi kurum kayıtlarının aksinin eşdeğerde yazılı delillerle ispatı gerekirken eksik incelemeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usule, yasaya, yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21-43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değerde delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu halde ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 01.09.1999-05.04.2001, 05.07.2001-02.03.2002 ve 20.05.2002-02.07.2004 arası dönemlerde davalı işyerinden; 17.03.1997-06.09.1997 arası 1027348 sicil sayılı dava dışı Selçuklu Halı Ltd. Şti. işyerinden bildirimi bulunduğu, davacının davalı işyerinde 01.09.1999 tarihinde işe başladığına ilişkin imzalı işe giriş bildirgesi mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının tespitini istediği 10.03.1993–01.09.1999 tarihleri arasındaki çalışmasının hak düşürücü süreye uğramış olduğunun göz ardı edilmesi hatalıdır.
Davacının tespitini istediği 01.09.1999- 02.07.2004 arası dönem yönünden verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olup hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
01.09.1999- 02.07.2004 tarihleri arasında geçen dönem bakımından davacı isticvap olunarak birlikte çalıştığı kişiler sorularak beyanı alınmalı, birlikte çalıştığını belirttiği kişiler ve göstereceği bordro tanıkları dinlenilmeli, aynı şekilde aksi yöndeki tanıkların bildirilmesi yönünde davalılara da süre verilerek, tanık bildirilmesi halinde dinlenilmesi, gerekli görülmesi halinde mahkemece de re'sen bordro tanıkları tespit edilerek tanık olarak beyanları alınmalı, buna rağmen bordro tanığı beyanları yeterli görülmediği taktirde gerekirse komşu iş yeri işverenleri ve çalışanları usulüne uygun olarak belirlenmek suretiyle beyanlarına başvurulmalı, tanık beyanları arasında çelişki oluşursa giderilmeli, bu konuda yeterli ve gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesi’nce verilen karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK'nın 373/2.maddesi uyarınca BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Üye ...'ın muhalefetine karşı; Başkan ..., Üyeler ..., ... ve ...'nın oyları ve oyçokluğuyla, 07.02.2022 gününde karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
1. Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık hizmet tespit davasında 01.09.1999 ile 02.07.2004 tarihler arasında işyerinde prim günleri kısmi olarak kuruma bildirilen davacı sigortalının bu tarihler öncesi 07.09.1997 tarihinden başlayarak 02.07.2004 tarihine kadar geçen blok çalışmasında 01.09.1999 öncesinin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
2. Somut uyuşmazlıkta davacının 01.09.1999 tarihinden 02.07.2004 tarihine kadar ki çalışması kuruma kısmi olarak bildirilmiştir. Bozma sonrası Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılama sonunda 07.09.1997-02.07.2004 arası blok çalışma olması nedeni ile gerçekleşen çalışmadan dolayı kabul edilmiş ve bildirilmeyen günler dışında hizmetin tespitine karar verilmiştir.
3. Kararın temyiz edilmesi üzerine çoğunluk tarafından blok çalışmada kayıt öncesi ise 01.09.1999 öncesinin hak düşürücü süreye uğradığı kabul edilerek 07.09.1997-01.09.1999 arası istemin reddi gerektiği gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
4. Çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir(Y. HGK. 01.07.2019 tarih ve 2016/21-1238 E, 2019/834 K). Belirtmek gerekir ki “hak düşürücü süre, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörülmüştür. Belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti hâlinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir. Sigortalının kayda dayanan çalışması bildirilmiş veya kurumca saptanan çalışması var ise bu bildirilen veya saptanan hizmeti ile blok çalışmanın da zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir.
5. Dairemizin 2021/10923 E, 2022/1056 Karar sayılı karşı oy gerekçelerinde ayrıntılı olarak açıklandığı gibi blok çalışmalarda kuruma bildirilen süre var ise sonraki çalışma için hak düşürücü süreye uğramaz kabulü önceki çalışma içinde kabul edilmeli ve hak düşürücü süre uygulanmamalıdır. Davacının 07.09.1997-02.07.2004 tarihleri arası çalışmaları blok çalışmaya dayanmaktadır. Bu blok çalışma içinde kuruma intikal eden süreler olduğuna göre hak düşürücü süre önceleri içinde geçerli olmayacaktır. Kararın onanması gerekir. Bu nedenle çoğunluğun hak düşürücü süre yönündeki bozma gerekçesine katılınmamıştır.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.