1. Hukuk Dairesi 2020/291 E. , 2021/3308 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mirasbırakan ..."ın 22 ada 136 parsel sayılı taşınmazını davalı ...’ye temlik ettiğini, onun da taşınmazı eşi..."in kardeşi diğer davalı ...’e devrettiğini, bilahare taşınmazın ..."nin oğlu davalı ...’a aktarıldığını, dava konusu 151 ada 11 parsel sayılı taşınmazın ise mirasbırakan tarafından davalı ...’ya temlik edildiğini, onun da ..."nin kızı davalı ...’ya devrettiğini, ..."nın da taşınmazı ...’nın kızı davalı ...’e temlik ettiğini, devirlerin muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın ölümünden önceki yaklaşık 15 yıl boyunca alzheimer hastalığıyla uğraştığını ve sağlıklı kararlar alamadığını, mirasbırakanın amacının kendisini mirasından yoksun bırakmak olduğunu ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında mirasçılar adına tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, mirasbırakanın tüm çocuklarını bir araya toplayarak mallarını hak dengesini gözeterek çocukları arasında paylaştırmaya karar verdiğini, davacı İstanbul"da yaşadığından ve uzun zamandan beridir kendisine ait bir ev almak istediğinden dolayı miras payı olarak davacıya ev alması için para verildiğini, dava konusu 22 ada 136 parsel sayılı taşınmazın üzerinde yarım inşaat olarak 1976 yılında tarafların dedeleri ... tarafından diğer kardeşler ile birlikte mirasbırakan ..."a paylı olarak miras kaldığını, davalı ... tarafından eşinin altınları da verilerek bedeli karşılığında diğer mirasçılardan satın alındığını ve üzerindeki evin yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesince, davalılar ... yönünden davanın kabulüne, davacının payı oranında iptal ve tescile, diğer davalılar yönünden husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, verilen kararın istinafı üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalılar Yasemin ve Turgay’ın istinaf başvurusunun esastan reddine, hükmün infaza elverişli olmaması dikkate alınarak yeniden hüküm kurulmasına ilişkin olarak verilen karar Dairece, “Somut olayda, davacı tanıklarının temliğin muvazaalı olduğu yönünde beyanda bulunmadıkları, mirasbırakanın davacıdan mal kaçırmasını gerektirir bir durum olduğunu ortaya koyamadıkları da açıktır. Salt bedeller arasındaki oransızlıkta tek başına muvazaanın delili değildir. Bu durumda da, toplanan deliller ve yukarıda değinilen ilkeler birlikte değerlendirildiğinde temliğin mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının ispat edilmediği sabittir. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile bozulması üzerine bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istemli olarak, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.06.2021 Salı günü saat 09.50"de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca işlem yapılarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine.
Davalılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı davalarda dava değeri, taşınmaz ya da taşınmazların tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden değer olup, bu değer üzerinden yargılama gideri, vekalet ücreti ve harca hükmedilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, dava konusu 155 ada 11 ve 22 ada 136 parsel sayılı taşınmazların keşfen saptanan toplam değerinin 379.728.00 TL, davacının payına (¼) isabet eden değerin ise 94.932 TL olduğu, bu değer üzerinden hesaplanan 10.344.56 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine karar verilmesi gerekirken, kendilerini vekille temsil ettiren davalılar lehine vekalet ücreti yönünden olumlu olumsuz bir hüküm kurulmamış olması doğru değildir.
Ne var ki, anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden;
Hükme, 6. bent olarak “ Davalılar ..., ..., ... ve ... kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden AAÜT gereğince hesaplanan 10.344.56 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,” cümlesinin eklenmesine, davalılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı H.M.K."nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.