22. Hukuk Dairesi 2012/19769 E. , 2013/7420 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı 2006 yılı Ekim, Kasım, Aralık aylarına ait ödenmeyen ücret alacağı yönünden icra takibi yapıldığını, davalının borca itiraz ettiğini, itirazın yasal dayanaktan yoksun olduğunu ücretin ödendiğine ilişkin resmi belge bulunmadığını belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının 20.07.2006-15.12.2006 tarihleri arasında asgari ücret ile çalıştığını, davacının herhangi bir alacağı bulunmadığını, davacının 1.500,00 TL ile çalışmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 32. maddesinin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanun"un 8 ve 37. maddelerinin işverene yüklenen bu konuda bazı yükümlülükler de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümüne yardımcı nitelikte olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma şartları ve benzeri konularda kanuni güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmiş olması, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma şartlarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında taraflar delillerinin değerlendirilmesi sırasında, işverence düzenlenmesi gereken bu tür belgelerin düzenlenmiş olup olmamasının da gözetilmesi gerekir.
İş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı durumlarda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalıdır.
Somut olayda davacı 1.500,00 TL ücret aldığını iddia etmiş davalı ise asgari ücret ile çalıştığını savunmuştur. Davacı tanığı davacı ile birlikte davalı işverene ait yol inşaatında işçi olarak çalıştıklarını, kendisinin 1.200,00 TL ücret aldığını, davacının ise eski işçi olması sebebi ile 1.500,00 TL ücret aldığını beyan etmiştir. Bilirkişi tarafından davacı talebi olan 1.500,00 TL ve davalı talebi olan asgari ücret üzerinden iki seçenekli hesaplama yapılmıştır. Mahkemece davacının asgari ücret ile çalıştığı kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Taraflar arasında aylık ücret miktarı konusunda uyuşmazlık bulunduğu dikkate alınarak gerçek ücretin tespitine gidilmelidir. Mahkemece, davacı vekilinin itirazları doğrultusunda emsal ücret araştırması yapıldıktan sonra yeniden bilirkişi hesaplaması yaptırılarak oluşacak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirir.
Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 05.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.