Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/8535
Karar No: 2022/1269
Karar Tarihi: 27.01.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/8535 Esas 2022/1269 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/8535 E.  ,  2022/1269 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
    No : 2020/1697-2021/1813

    İlk Derece
    Mahkemesi : Samsun 3. İş Mahkemesi

    Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesi ile dahili davalının davacıya ait işyerinde çalışmadığının tespitine ve itirazlarını reddeden davalı Kurum’un 02.08.2018 tarih ve 206 sayılı Kayıt Dışı İstihdam ile Mücadele İşlemlerine ilişkin Komisyon kararının iptaline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
    II- CEVAP
    Davalı Kurum vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi ile 5510 sayılı Kanununun 86., 88. ve 89. maddeleri uyarınca prim borcuna ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği, Kurumun 2015/25 sayılı Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele Genelgesinde yer alan re’sen yapılacak işlemler hükümleri doğrultusunda Kurumun işlem yaptığı, beyan esasına dayanılarak doldurulan belgelerin resmi makamlara sunulduğu, aksi sabit oluncaya kadar bu belgelere itibar edilmesi gerektiği, ayrıca sadece belge alabilmek için böyle bir işlem yapılmasının Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil edileceği, bu nedenlerle Kurumca yapılan işlemlerin kanuna uygun olduğu belirtilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

    III- MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk Derece Mahkemesince “davanın kabulüne” karar verilmiştir.
    B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Davalı Kurum vekili tarafından anılan karara yönelik istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığından 6100 sayılı hmk'nun madde 353/1-b.1 hükmü gereğince davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmiştir.
    IV- TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı Kurum vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile yargılama esnasında ileri sürülen itirazlar yinelenmek ve Kurum işleminin yerinde olduğu belirtilmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, usul ve yasaya aykırı olarak kurulan İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
    V- İLGİLİ HUKV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Anayasa’nın 12. maddesine göre; “Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz devredilmez, vazgeçilmez, temel hak ve hürriyetlere sahiptir.”. Sosyal güvenlik hakkı, bireylerin geleceğe güvenle bakmalarını sağlayan bir insan hakkıdır. Aynı zamanda “sosyal güvenlik, sosyal hukuk devleti içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir”. Bu esası göz önüne alan anayasa koyucu “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlığı altında sosyal güvenlik hakkını da düzenlemiş ve 60’ncı madde ile “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” hükmünü getirmiştir. Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, sosyal güvenlik hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı dokunulmaz ve vazgeçilemez bir hak olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
    (Mülga) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 6. maddesinde ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 92. maddesinde de, bu ilke aynen benimsenerek, çalışanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olduğu, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği, sözleşmelere sosyal sigorta yardım ve yükümlerini azaltmak veya başkasına devretmek yolunda hükümler konulamayacağı belirtilmiştir. Bu haliyle sigortalı olmak, kişi bakımından sadece bir hak olmayıp aynı zamanda bir yükümlülüktür.
    5510 sayılı Kanun'un 4/a maddesi anlamında sigortalı niteliğini kazanmanın koşulları başlıca üç başlık altında toplanmaktadır. Bunlar:
    a) Çalışma ilişkisinin kural olarak hizmet akdine dayanması,
    b) İşin işverene ait yerde yapılması,
    c)Kanunda açıkça belirtilen sigortalı sayılmayacak kişilerden olunmaması şeklinde sıralanabilir.
    Sigortalı olabilmek için bu koşulların bir arada bulunması zorunludur. Bu nedenle dava konusu olayda öncelikle "hizmet aktinin varlığı" araştırılmalıdır;
    818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 313/1.(6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 393/1) maddesinde, hizmet sözleşmesi; “Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımda sadece hizmet ve ücret unsurlarına yer verilmişken, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 8. maddesinde, “bağımlılık” unsuruna da yer verilmiştir. Hizmet akdi, her şeyden önce bir iş görme edimini zorunlu kılar. Bu sözleşmeyle sigortalıya yüklenen borç, işveren yararına bir iş görmek, hizmet sunmaktır.
    Bağımlılık ve bu kapsamda ele alınması gereken zaman unsuru, hizmet akdinin ayırt edici özelliğidir.
    Bağımlılık, iş ve sosyal güvenlik hukuku uygulamasında temel bir ilke olup, bu unsur, hizmetini işverenin gözetimi ve yönetimi altında yapmayı ifade eder. Ne var ki, iş hukukunun dinamik yapısı, ortaya çıkan atipik iş ilişkileri, yeni istihdam modelleri, bu unsurun ele alınmasında her somut olayın niteliğinin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılmaktadır. Bazı durumlarda, taraflar arasında sıkı bir bağımlılık ilişkisi bulunmasa da, işverenin iş organizasyonu içinde yer alınmaktaysa bu unsurun varlığının kabulü gerekecektir. Önemli yön, işverenin her an denetim ve buyurma yetkisini kullanabilecek olması, çalışanın, edimi ile ilgili buyruklara uyma dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte teknik ve hukuki bir bağımlılığın bulunmasıdır. Genel anlamda bağımlı çalışma, işverenin belirleyeceği yerde ve zamanda, işverence sağlanacak teknik destek ve işverenin denetim ve gözetiminde yapılan çalışmadır. İşverenin yönetim (talimat verme) hakkı karşısında işçinin talimatlara uyma (itaat) borcu yer alır. Bir işin görülmesi süreci içinde işçinin faaliyeti, çalışma şekli, yeri, zamanı ve işyerindeki davranışları düzenleyen talimatlar veren işveren onu kişisel bağımlılığı altında tutar. Bu sözleşmede var olan otorite/bağımlılık ilişkisi taraflar arasında kaçınılmaz olarak bir hukuki hiyerarşi yaratır. Bu nedenle hizmet akdinde bağımlılık hem işçinin kişiliğini ilgilendirmekte hem de bir hukuki bağımlılık niteliği taşımaktadır.
    Mahkemece, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu gözetilerek, bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
    Eldeki dava dosyası kapsamında, davalı Kurum tarafından Kurum’un “Kayıtdışı İstihdamla Mücadele” konulu 2015/25 sayılı Genelgesinin 1.2.9.8. maddesinde “Okul Servisi Aracı Özel İzin Belgesi formunda , formun geçerlilik süresi içinde taşıtın şoförleri bölümünde kayıtlı kişilerden en az birisi ile rehber personel veya öğretmen bölümünde kayıtlı kişinin, sigortalılıkları bulunmuyor ise sigortalılık işlemleri resen yapılacaktır.” hükmü gereği Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin 07.11.2017 tarih 935 sayılı yazı ekinde göndermiş olduğu öğrenci servisi aracı özel izin belgesine istinaden 09.10.2017 - 27.09.2018 tarihleri arasında dahili davalının davacı ...'ın yanında çalıştığının tespit edildiği, dahili davalı adına düzenlenmesi gereken belgelerin davacıdan talep edildiği, davacının 19.02.2018 tarih 2331745 sayılı dilekçe ile Kurum’a itirazda bulunduğu, Kayıt Dışı İstihdam ile Mücadele İşlemlerine ilişkin Komisyon’un 02.08.2018 tarih ve 206 sayılı kararı ile itirazının reddolunduğu, kararın davacıya 04/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın 02.10.2018 tarihinde süresinde açıldığı, yargılama esnasında davacıya ait 55 C 0270 plakalı araca ait düzenlenmiş trafik ceza detay raporlarının gönderildiği, ihtilaf konusu dönem içerisinde 01.12.2017 tarihli trafik cezasının dahili davalı adına düzenlenmiş olduğu, yargılama esnasında duruşmalarda davacı tanıkları ile kamu tanığının dinlendiği anlaşılmaktadır.
    Somut olayda; dahili davalının davacı nezdinde ihtilaf konusu dönemde çalışmadığının kabulü ile hüküm kurulmuş ise de Mahkemece yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
    Yapılması gereken iş, rehber personel çalıştırma zorunluluğu bulunan davacıya ihtilaf konusu dönem içerisinde 55 C 0270 plakalı araç ile hangi kurum ve kuruluşlara servis hizmeti verdiğini tekrardan açıklatarak buna göre tespit edilecek velilerin tanık olarak beyanlarına başvurmak suretiyle davacı nezdinde çalışan rehber personel belirlenmeli, dava konusu dönem içerisinde dahili davalının 01.12.2017 tarihinde trafik cezası almış olduğu da gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 27.01.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi