3. Hukuk Dairesi 2017/9090 E. , 2019/5675 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ...’nın kendi ortakları iken diğer davalı şirketin kurucu ortağı olması sebebi ile ayrıldığını,giderken ... plakalı aracı teslim etmediğini,daha önce açılan davanın kabul edildiğini, 05/08/2011 ile 22/11/2012 tarihleri arasında aracın haksız kullanımı nedeni ile alacağı olduğunu ileri sürerek şimdilik 30.000.00.-TL 11/03/2008 tarihinden avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı, talep sonucunu 12/05/2015 tarihinde 37.360.00.-TL ye yükseltmiştir.
Davalılar, davacının daha önce açtığı dava ile araç bedelini faizi ile birlikte tahsil ettiğini, davacının malik sıfatının kalmadığını, davacının bedel talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, daha önce 03/04/2008 tarihinde açılan davada , dava konusu olan ... plaka sayılı aracın davalılarda olan zilyetliğinin davacı şirkete iadesine, aracın iadesi mümkün olmadığı taktirde dava konusu aracın dava tarihindeki değeri olarak hesaplanan 22.500,00 TL bedelin 03.04.2008 tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacı şirkete ödenmesine karar verildiği, bu kararın 17.06.2014 tarihinde kesinleştiği, davalıların icra dosyasına 27 Ocak 2014 ve 29 Ocak 2014 tarihlerinde toplam 54.700,00 TL ödeme yaptıkları , araç bedelinin faiziyle birlikte ödendiği, bu sebeple aracın 03.04.2008 tarihi itibariyle kullanım hakkının ve mülkiyetinin davalılara geçmiş olacağı, dava tarihi itibariyle mülkiyet ve kullanım hakkı sahibi davalılara ait olan araç için , davacı tarafın 05.08.2011-22.11.2012 tarihi arasındaki süre zarfında aracın kullanılmamasına ilişkin ecrimisil bedeli talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş , hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Davalı vekili, davacı vekilinin temyiz dilekçesine karşı düzenlediği temyize cevap dilekçesinde hükme ilişkin temyiz itirazlarını ileri sürmüşse de sözkonusu dilekçenin HUMK"nun 433. maddesinde öngörülen on günlük yasal süre içerisinde mahkemeye verilmediği anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin temyiz talebinin süresinde olmadığından reddi gerekmiştir .
2-)4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 683. maddesi uyarınca bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir.
Ecrimisil ise gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere hak sahibinin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira bedeli, en fazlası mahrum kalınan gelir kaybı karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler.
Dosyadaki belgelerden, davacının davalılardan haksız kullanım bedeli olarak en son 04/04/2008 ile 04/08/2011 dönemini talep ettiği, bu talebinin de kabul edildiği, buna ilişkin kararın 17/06/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından 03/04/2008 tarihinde açılan, 22/11/2012 tarihinde karara bağlanan ve 17/06/2014 tarihinde kesinleşen kararda, aracın zilyedliğinin davacıya iadesine, olmaz ise aracın 03/04/2008 tarihindeki değeri olan 22.500.00.-TL nin 03/04/2008 tarihinden itibaren avans faizi ile davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir .
Davaya konu edilen dönemde aracın haksız olarak davalıların kullanımında olduğu açıktır. Diğer anlatım ile davacının anılan dönemde maliki bulunduğu aracı kullanamadığı için aracı kullanan davalılardan haksız kullanım bedeli talep etmeye hakkı vardır .
Mahkemece, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir .
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin REDDİNE, ikinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/06/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.