Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/12510
Karar No: 2022/919
Karar Tarihi: 24.01.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/12510 Esas 2022/919 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/12510 E.  ,  2022/919 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    İlk Derece
    Mahkemesi : ... 2. İş Mahkemesi

    Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir
    İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01.05.1985 olduğunun tespitini, davacıya yaşlılık aylığı bağlanmasını ve tahsis talep tarihi olan 04.05.2020 tarihinden itibaren hesaplanarak yaşlılık aylıklarının davacıya ödenmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı Kurum vekili, davanın reddini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Mahkemece, davanın kabulü ile ... T.C kimlik numaralı ...'nın ... işyeri sicil numaralı ... isimli işyerinde 01.05.1985 tarihinde hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle (1) gün fiilen çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Bölge Adliye Mahkemesi, “mahkemece tanık anlatımları doğrultusunda hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının kabulü yönünde hüküm kurulmuş ise de; açıklanan şekilde “fiili çalışmanın niteliği ve hukuki statüsü” yöntemince belirlenmeden sonuca gidildiği ortadadır. Bir kısım tanıklar davacının 13-14 yaşlarında iken kaynakçı olarak çalıştığını, işveren ... ise davacının 13-14 yaşlarında çırak olarak 3-4 yıl çalıştığını beyan etmiştir. Faaliyet konusu ziraat aleti imalatı olan işyerinde çıraklık eğitiminin ve dolayısıyla da meslek ve sanat öğreniminin diğer meslek dallarına göre belli bir deneyim süresi ve yeterlilik gerektirdiği, bunun da çırak statüsündeki davacı sigortalının daha ziyade teorik bilgi ve görgüsünü artırmaya yönelik olarak yürütüldüğü, 13 yaşındaki çocuğun ağır bir işte üretime yönelik olarak çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gözetilmeden davanın kabulüne karar verilmesi ve kabule göre de 506 sayılı Yasa'nın 60/6. maddesi uyarınca uzun vadeli sigortalılık kolları yönünden 18 yaşını doldurduğu tarihin gözetilmemesi hatalı olmuştur.” gerekçesiyle davalı SGK Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ... 2. İş Mahkemesi'nin 10.06.2021 tarih, 2020/177 Esas ve 2021/453 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın reddine karar vermiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili, ilk işe giriş bildirgesinde işyeri sicil numarası olarak ... yazılmış olduğunu, ancak SGK'dan gelen 15.09.2010 tarihli yazıda ... ünvanlı işyerinin sicil numarasının ''...'' olduğunun bildirildiğini, bu karışıklık nedeniyle SGK tarafından dönem bordrolarına ulaşılamayıp çalışılan günlerin hizmet dökümüne yansıtılamadığını, dosya kapsamı, bordrolar, komşu işyeri tanıkları ve işveren ...'ın beyanları ile davacının 1985 yılında ... isimli iş yerinde çalıştığının kanıtlandığını, ilk sigorta girişinin 1985 olduğunu, bu hali ile talep tarihini takip eden 01.06.2020 tarihi itibari ile yaşlılık aylığı almaya hak kazandığını belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın Yasal dayanağı, 5510 sayılı Kanun’un geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanun’un 79 ve 108’inci maddeleri olup, tespiti istenen dönemde 05.07.1977 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Kanunu yürürlükte olduğundan uyuşmazlığın bu Kanun hükümleri ile 506 sayılı Kanunun 2 ve 3’üncü maddelerine göre çözümlenmesi gerekmektedir.
    Sigortalılık niteliği, 506 sayılı Kanun’un 2’nci maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve 6’ncı madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. 506 sayılı Yasa’nın 3. maddesinin II/B bendine göre, “Özel Kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları...” uygulanmamaktadır.
    Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan ve 05.07.1977 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2089 sayılı Çırak Kalfa ve Ustalık Yasasının 4’üncü maddesi çırağı, “Bu Kanuna tabi bir sanatı, o sanat için düzenlenen teorik ve pratik öğrenim programına göre o iş yerinde öğrenmek amacı ile bir çıraklık sözleşmesi ile bir işyeri sahibinin hizmetine giren kimse...” olarak tanımlamıştır. Kanunun 5’inci maddesine göre çırak olabilmek için 12 yaşından küçük, 18 yaşından büyük olmamak gerekir. Kanun'un 16. maddesinde ise, işyeri sahibi veya temsilcisinin çırak adayını çalıştırmağa başlamadan önce velisi veya Kanuni mümessili ile üç örnek yazılı bir çıraklık sözleşmesi yapmaya mecbur olduğu, 20 maddesinde, sözleşmenin bir örneğinin Mahalli Çıraklık Eğitim Komitesine, derneğe kayıtlı ise ilgili derneğe veya odaya vermek ve sicil numarasını alarak sözleşmeye yazmak zorunda olduğu öngörülmüştür.
    Diğer taraftan bir kişiye çırak denilebilmesi için, o kimsenin durumunun bu özel Kanunda çıraklar hakkında yapılan tarife ve nitelendirmeye uyması gerekir. Yani, taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının belirtilen tarihte çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Kişi işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
    506 sayılı Kanunun 3. maddesinin II/B bendine göre, “Özel Kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları...” uygulanmamaktadır. Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
    Temyize konu davada, davacının, sigortalılık başlangıç tarihinin 01.05.1985 tarihi olduğunun tespitini talep ettiği, 01.05.1972 doğumlu davacının işe giriş bildirgesinin verildiği tarihte 13 yaşında olduğu, işe giriş bildirgesinde çırak ibaresinin yer almadığı, dinlenen tanıkların davacının kaynakçı olarak çalıştığını, işveren ...’ın ise davacının çırak olarak çalıştığını beyan ettikleri, davacının çırak olarak çalıştığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
    Somut dosyada; öncelikle davacının öğrenim durumu araştırılmalı, çıraklık eğitim merkezi ile yazışma yapılmak suretiyle bu dönemde davacının merkezde kayıtlı olup olmadığı ve hangi tarihlerde, hangi sıfatla eğitim aldığı sorulmalı; ayrıca 13 yaşında olan davacının niteliği hususunda, dinlenilmeyen bordro tanıkları ve komşu işyeri tanıkları saptanmak suretiyle; tanıkların beyanları arasındaki çelişkiler giderilmeli; bu şekilde davacının çalışmasının meslek ve sanat öğrenimine yönelik mi yoksa üretime yönelik mi olduğu tespit edilerek, elde edilecek sonuç değerlendirilmek suretiyle karar verilmelidir.
    Mahkemece, yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nce verilen karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının ilgilisine iadesine, 24/01/2022 gününde karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi