Esas No: 2021/11504
Karar No: 2022/516
Karar Tarihi: 17.01.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/11504 Esas 2022/516 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/11504 E. , 2022/516 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 19.12.2003 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucunda, meslekte kazanma gücünü yitiren sigortalıya bağlanan gelir, yapılan tedavi masrafları ile ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinden oluşan kurum zararının rücuan tazmini istemine ilişkin olup davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.
506 sayılı Kanun'un 26. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile davalının Kurumun rücu alacağından sorumluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.
Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasa'nın 26., 4857 sayılı Yasa'nın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd. maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasa'nın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenlepr, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Dosyanın incelenmesinde Mahkemece ayrıca kusur raporu alınmaksızın, konuya ilişkin maddi manevi tazminat dosyasında alınan 20.07.2009 tarihli bilirkişi heyeti kusur raporunun hükme esas alındığı, anılan raporda; işveren sıfatıyla ... ... Grup Yatırım Adi Ortaklığının %70, kazalı sigortalı Mahmut Bayrak’ın %30 oranında kusurlu olduğunun, ... İnşaat Ticaret Sanayi Limited Şirketi ile İller Bankası Anonim Şirketinin kaza olayının meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığının belirlendiği anlaşılmıştır. Mahkemece konuya ilişkin tazminat dosyasında alınan kusur raporu hükme dayanak kılınmakla birlikte, davalılardan ... İnş. Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin, İller Bankası A.Ş.’den ihale yolu ile ... Polatlı İçme suyu inşaat işini yüklenici sıfatıyla aldığı, bahse konu işi noterden yapılan sözleşme ile diğer davalılar ... İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile ... Grup İnş. Taahhüt San. ve Tic. A.Ş. tarafından oluşan adi ortaklığa devrettiği, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesi hükmü uyarınca asıl işin devredilemeyeceği nazara alındığında, ... İnş. Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin de sorumlu olduğu gerektiği belirtilerek, davanın kabulüne karar verilmişse de, Mahkeme hükmünün eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu değerlendirilmektedir.
5510 sayılı Kanunun 12. maddesinin 1.fıkrası işvereni; “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar” şeklinde tanımlamıştır. Anılan Kanunun belirtilen maddesinin son fıkrası ise alt işvereni “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişi” olarak tanımlamıştır Bu maddeyle asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulmuştur.
Bu yönde asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için, öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de, tamamının bir bütün halinde, ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş, ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Asıl işveren ile alt işveren arasında yapılan sözleşme ile iş kazası veya meslek hastalığına bağlı sorumluluğun alt işverene ait olduğunun kararlaştırılması ya da anahtar teslim iş olduğu ibaresinin konulmuş olması; bu sözleşmenin tarafı olmayan Kurumu bağlamaz.
İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, madde anlamında bir alt işverenlik, dolayısıyla dayanışmalı sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Benzer şekilde, işveren kendisi sigortalı çalıştırmaksızın işi bölerek, ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı), asıl işveren olmayacağından, alt - asıl işveren ilişkisi de bulunmayacaktır. Burada önemli olan yön “devir” olgusudur. Devirden amaçlanan, yapılmakta olan işin, bölüm ve eklentilerinden tamamen bağımsız bir sonuç elde etmeye yönelik, işi alana bağımsız bir işveren kimliği kazandıracak bir işin devridir. Diğer iş yerlerinde sigortalı çalıştırması nedeniyle “işveren” sıfatına sahip olan kişi, devredilen iş dolayısıyla işverenlik sıfatına sahip olmadığı için asıl işveren olarak sorumlu tutulamayacaktır. Aynı şekilde, işi alan kişinin de işverenlik sıfatını, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Alınan işte sigortalı çalıştırmayıp, tek başına işi yürüten kişi alt işveren olarak nitelendirilemeyecektir. Bu kimsenin diğer bir takım iş yerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi ise bulunmamaktadır.
Alınan iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi veya yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Diğer bir anlatımla, bir işverene ait iş yerindeki üretim sürecine, başka bir işverenin dahil olması durumunda “aracıdan” söz edilebilecektir. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin yardımcı parçası olup olmadığıdır. İş yerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi durumunda aracıdan söz etme olanağı kalmayacak ve ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında davalılar ... Grup İnşaat Taah. San. ve Tic. A.Ş. ve ... İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. ile ... İnşaat Tic. ve San. Ltd. Şti. arasında asıl - alt işveren ilişkisi olup olmadığı yöntemince araştırılıp irdelenmeden, konuya ilişkin tazminat dosyasında alınan bilirkişi heyeti kusur raporu hükme esas alınarak sonuca gidilmesi isabetsiz bulunmuştur. Mahkemece, eldeki davaya konu iş kazasının meydana gelmesinde, konuya ilişkin derdest olduğu anlaşılan tazminat dosyasında alınan kusur raporları da dikkate alınmak suretiyle, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusu ile davalılar arasındaki hukuki ilişkinin (asıl işveren-alt işveren ilişkisinin olup olmadığı) niteliğinin ayrıntılı bir şekilde yöntemince irdelenerek belirlendiği, kusur raporu alınmalı, kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden davacı Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış haklar da gözetilerek sonucuna göre karar verilmeldir.
Kabule göre de; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalılardan ... İnşaat Tic. ve San. Ltd. Şti.’ne kusur atfedilmiş olmamasına rağmen yazılı şekilde aleyhine hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17/01/2022 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.