Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/21580
Karar No: 2013/8170

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/21580 Esas 2013/8170 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacı, kıdem tazminatı, boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiş ancak mahkeme isteği reddetmiştir. Davacının işe iade kararı doğrultusunda işverene başvuru yapmadığı için işverence yapılan feshin geçerli olduğu ve işe iade kararında öngörülen tazminatların talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının avukatı, onama ilamının kendilerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini ve süresi içinde davacının işe iadesini talep ettiklerini ancak işe başlatılmadığını belirterek tazminatların ödetilmesini istemiştir. Ancak tebligatın davacıya usulüne uygun olarak yapılmadığı anlaşıldığından karar bozulmuştur. Kanun maddeleri olarak ise, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesinin 5. fıkrası işçinin on iş günü içinde işverene başvurması gerektiğini, aksi halde işverenin feshin geçerli olacağını belirtmektedir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. ve 20. maddeleri tebligatın usulüne uygun olarak yapılması ve yapılamaması durumunda alınacak önlemler
22. Hukuk Dairesi         2012/21580 E.  ,  2013/8170 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, işe iade kararına ilişkin onama ilamının kendilerinie usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, tebligattan haberdar olmaları üzerine süresi içersinde davacının işe iadesini talep ettiklerini ancak davacının işe başlatılmadığını belirterek fark kıdem tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davacının kanuni süre içersinde işe başlatılması için talepte bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, verilen işe iade kararı doğrultusunda kararın kesinleşmesini müteakip 4857 sayılı İş Kanunu"nun 21. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen on günlük süre içerisinde işverene başvurulmadığından, işverence yapılmış olan feshin geçerli bir feshe dönüştüğü, bu duruma göre işe iade kararında öngörülen tazminatların talep edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasında, davacı vekiline yapılan tebligatın usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği uyuşmazlık konusudur.
    Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddianın ileri sürülmesi, savunmanın yapılabilmesi ile delillerin eksiksiz olarak toplanılıp tartışılabilmesi öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile mümkündür. Hasımsız davalar hariç olmak üzere dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan, davaya bakılamaz, yargılama yapılamaz.
    Dava ile ilgili olan kişilerin davaya ilişkin bir işlemi öğrenebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılması gerekmektedir.
    4857 sayılı Kanun"un 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur.

    Davacının, davalı firmanın işçisi olarak çalışmakta iken iş sözleşmesinin feshedilmesi üzerine açılan işe iade davasının davacı lehine sonuçlandığı ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, mahkemece davacı vekiline gönderilen tebligatın adresin mesai saatleri içinde kapalı olması sebebi ile muhtara yapıldığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
    Tebligat yapılacak kişinin, tebliğ evrakında belirtilen adreste bulunmaması ve bu sebeple tebligat yapılaması halinde adres araştırması yapılmalıdır.
    Tebligatın muhatabı adresinde oturmakla birlikte, tebliğ yapıldığı sırada kendisi veya kendisi adına tebliği alacak kimseler adreste bulunmaz, kısaca adres kapalı ise, adreste bulunmama sebebinin komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, meclis üyesi, zabıta veya memurlardan öğrenilmesi, tebliğ tutanağına yazılması ve beyanına başvurulan kişiye imzalatılması, imzadan çekinilmesi halinde tebliğ mazbatasına bunun da yazılması ve tebliğ evrakını dağıtan memurun imzalaması gerekir. Dağıtım saatinden sonra muhatap veya tebliği alacak kimseler dönecek ise, tebliğin 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre, birkaç gün adreste yoklar ise aynı Kanun"un 20. maddesine göre yapılacaktır. 21. maddeye göre yapılan tebligatta, iki numaralı ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılırken, 20. maddeye göre tebliğde, tebliğ iki numaralı ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihten itibaren onbeş gün sonra tebliğ edilmiş sayılacaktır. İki numaralı ihbarname kapıya asılması dışında tebliğ evrakının dağıtım yapan memur tarafından muhtar, ihtiyar heyeti üyeleri, zabıta amir veya memurlarından birine imza karşılığı teslim edilmelidir. Kapıya yapıştırılan ihbarnameye de tebliğ evrakının teslim edildiği görevlinin adı ve soyadı yazılmalıdır. Tebliğ evrakını alan bu kişiler, tebligat evrakını muhataba teslim etmelidir. Ayrıca bu işlemlerden sonra tebliğ olunacak kişiye keyfiyetin haber verilmesi için en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya bildirim yapılması zorunludur. Tebligat işlemlerinde bu sıraya uyulmalıdır. Aksi halde tebliğ usulsüz ve geçersiz olur.
    Tebligat yapılacak kişinin nereye gittiği ve ne zaman döneceği belli değilse, tebligatı alacak kişi ölmüş veya gösterilen adreste daimi olarak ayrılmış ve yeni adresi de tebligat memurunca saptanmamış ise tebligat evrakına bu durum açıkça yazılmalı ve tebligat evrakı bila tebliğ çıkış merciine iade edilmelidir.
    7201 sayılı Kanun’un 35/son maddesi ile daha önce tebligat yapılamayan adrese de aynı madde uyarınca tebliğ yapılma olanağı getirilmiştir. Buna göre taraflar arasında yapılan, imzası resmi makamlar önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkârlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da 35. madde hükümlerin uygulanmalıdır.
    Somut olayda, davacının açtığı ve kazandığı işe iade davasına ait onama ilamına ilişkin tebligatın davacı vekilinin işyerinin kapalı olması sebebi ile muhtara yapıldığı, adreste bulunmama sebebinin komşusu Senem Avcı"ya sorulduğu anlaşılmaktadır. Ancak gerek mahkemece yaptırılan zabıta araştırması, gerekse davacı vekili tarafından dosyaya sunulan belgelerde davacı vekilinin bürosunun bulunduğu işhanı ve çevresinde tebligatta belirtilen isimde komşusunun bulunmadığı belirtilmiştir. Buna göre Yargıtay ilamının davacı vekiline usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği anlaşılamamaktadır. Davacı işçi işe başlatılmak için süresinde başvurmadan boşta geçen süre ücreti ile işe başlatmama tazminatı isteğinde bulunamayacağından tebligatta adı geçen Senem Avcı isimli kişinin yeniden araştırılması, ayrıca gerekirse tebligatı yapan posta dağıtıcısının da ifadesine başvurularak sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi