22. Hukuk Dairesi 2012/21877 E. , 2013/8382 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, ücret, ikramiye ve ilave tediye alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; müvekkilinin Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Menemen İşletme emrinde çalışmakta iken 01.03.1993-28.02.1995 süreli Toplu İş Sözleşmesi bağıtlandığını 100. maddenin 2. bendinde kabul edilen % 51,3"lük 2. yıl zammı tüm işçilere uygulanırken mevsimlik işçi statüsünde olduğundan müvekkiline uygulanmadığını, fiilen daimi olarak çalıştığını, davalının eşit iş yapan işçiler arasında herhangi bir dayanak olmadan fark yarattığını, örneğin fiilen laborant olarak çalışan iki işçiden birisinin laborant kadrosundan ücret verilirken diğerine düz işçi kadrosundan ücret ödendiğini 2001 yılında mevsimlik işçi statüsünün kaldırılarak tüm işçilerin daimi işçi statüsüne geçirildiklerini, ücret farkı alacaklarına ilişkin açtıkları davaların işçiler lehine sonuçlandığını öne sürerek, müvekkilinin 5. dönem TİS"in 100. maddesindeki 2. yıl ücret zammı ile ilgili 2/b belirtilen 01.03.1994 tarihinde ücretinde uygulanması gereken % 51,3 oranındaki ücret zammının uygulanması sonucunda alması gereken ücretin tespitine ve fazlaya ait hakları saklı kalmak üzere: 500,00 TL ücret farkı alacağı, 200,00 TL ilave tediye farkı alacağı, 300,00 TL ikramiye farkı alacağının davalıdan tahsiline, bu alacaklara ödenmesi gereken tarihten itibaren işletme kredisi faizi, bunun kabul edilmemesi halinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 34. maddesi gereğince en yüksek banka mevduat faizi uygulanmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; öncelikle dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını bu nedenle kanuni süresi içinde açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü personelinin İl özel idaresi ile Belediye ve Bakanlıklara devredildiğini, bu nedenle müvekkilin kuruma husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca dava dilekçesinde belirtilen tarih itibariyle Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunduğunu, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, faiz ve faiz oranına ilişkin taleplerin yasal dayanaktan yoksun olduğunu öne sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Somut olayda; dava dilekçesinde davacı dava konusu alacağın ait olduğu dönemde Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Menemen İşletmesi emrinde çalıştığını iddia ederek dava konusu taleplerde bulunmuştur. Davalı idare vekili Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün tüzel kişiliğinin 5286 sayılı Kanun ile sona erdiğini, tüm hak ve borçlarının il özel idarelerine ve belediyelere devredilmiş olduğunu ileri sürerek husumet itirazında bulunmuştur. Başka bir anlatımla davalı idare Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 5286 sayılı Kanun"la tüzel kişiliği ve varlığı sona ermiş olduğundan, mal varlıkları ve çalıştırdığı personelin il özel idarelerine devredilmiş olması sebebiyle davalı Bakanlığın davada taraf ehliyetinin bulunmadığını savunarak davanın usulden reddini istemiştir.
Mahkemece davalı Bakanlığın davada taraf ehliyetinin bulunduğunu, dava konusu alacağın doğduğu tarihte davacının bakanlığın taşra teşkilatında çalıştığı gerekçesine dayanılarak kabul edildiği görülmüştür. Ancak davacı geçmişte ve dava konusu yaptığı alacağın doğduğunu iddia ettiği dönemde Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı işyerinde çalıştığını ileri sürmüştür. Çalıştığı işyerinin ayrı bir tüzel kişiliği olan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı olması halinde bilirkişi raporundaki hatalı gerekçenin benimsenerek davalı bakanlığın davada taraf ehliyeti bulunduğu kabul edilemez. Çalışmanın geçtiği işyerinin iddia edilen dönemde Bakanlığa mı yoksa Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne mi bağlı olduğu tespit edilmeli, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı olduğunun tespiti halinde davalı bakanlığın davada taraf ehliyeti bulunmadığından davanın bu yön dikkate alınarak usulden reddine karar verilmesi gerekmekte olup bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Bu nedenlerle mahkeme kararının BOZULMASINA, 22.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.