4. Hukuk Dairesi 2021/3005 E. , 2021/3368 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın reddine dair verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 28.11.2015 tarihinde davalının trafik sigortacısı olduğu araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin tek taraflı trafik kazası neticesinde %23 oranında malul kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 113.029,30 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, başvurunun reddini savunmuştur.
Sigorta Hakem Heyeti tarafından, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; başvurunun kısmen kabulü ile 113.029,30 TL talebin 112.630,74 TL tutarındaki kısmının 22.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... şirketinden alınarak başvuru sahibine ödenmesine karar verilmiş; karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından itirazın reddine dair karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 05.09.2015 tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008- 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine,01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda; kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak, Düzce Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 23.06.2017 tarihli raporda Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre %23 oranında sürekli maluliyetinin olduğu tespitinin yapıldığı ve Uyuşmazlık Hakem Heyetince bu raporun hükme esas alındığı anlaşılmaktadır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Maluliyet oranının tespiti açısından kaza tarihi itibari ile yürürlükteki Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde usulüne uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde davacının maluliyet derecesi ve oranının belirlenmesi amacıyla, önceki raporun da irdelendiği, ATK 3.İhtisas Kurulu"ndan ya da üniversitelerin adli tıp anabilim dalı başkanlıklarından yeni bir rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirlen yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
3- Müddeabihin dava sırasında davacı tarafından üçüncü şahsa temlik edilmesi halinde, üçüncü şahıs davalının rızasını almadan, kendiliğinden müddeabihi devretmiş olan eski davacının yerine geçer, onun hak ve yetkilerini kullanır. Mahkemece, kararın buna uygun şekilde düzenlenmesi gerekir. Somut olayda ise, hakem heyetine başvuru tarihi 11.09.2017’den önce 04.12.2015 tarihli temlikname ile başvuran(davacı) ... tazminat alacağının %20 oranındaki miktarı dava dışı ... Güv. Sis. Ltd. Şti."ye temlik etmiştir. 6098 Sayılı TBK"nun 183. maddesinde; "Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir.
Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez. " düzenlemesi yer almıştır. Buna göre, alacaklının alacağını 3. kişiye devredilebileceği düzenlenmiştir. Temlik borç doğuran bir akit değil, alacağı başkasına geçiren mücerret hukuki bir tasarruftur. Bu işlem ile temellük eden alacaklının halefi olmaktadır. Dolayısıyla, temlik eden kişinin temlik ettiği bedel üzerinde tasarruf yetkisi bulunmamaktadır. Başvuran(davacı) ... tazminat alacağının %20 oranındaki miktarı ... Güv. Sis. Ltd. Şti."ye temlik ettiğinden ... için hesaplanan tazminat miktarının %20"si olan tutar yönünden başvuru sahibinin tasarruf yetkisi bulunmadığından başvuru sahibinin talebinin bu tutar yönünden temlikname sebebiyle reddine karar vermek gerekirken, temlikname yokmuş gibi, hesaplanan tazminatın tamamından sigorta şirketinin sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
4-Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK"nin 51. maddesi (818 sayılı BK"nin 43.) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Ayrıca hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi, indirim yapacak ise de Dairemizin uygulamalarına göre %20 oranında hatır taşıması indirimi yapması gerekmektedir.
Davalı vekili, davacının araçta hatır için taşındığını ileri sürerek tazminattan indirim yapılması gerektiğini savunmuş, Hakem Heyetince, taşımanın kimin arzusu ve amaçla olduğu, taşınan ile taşıyanın yakınlığı, taşıma için ücret alınıp alınmadığı, davacının araçta taşınma sebepleri gibi açıklamalara yer vermeksizin yetersiz gerekçe ile hatır savunmasının dayanaksız olduğu belirtilerek bu itirazın reddine karar verilmiştir. Taşıyan ve taşınan arasında akrabalık ilişkisi bulunmadığı sürece taşımanın hatır karşılığında olduğuna dair karine bulunmaktadır. Bu nedenle hakem heyetinin hatır taşımasına ilişkin gerekçesi yetersiz olup kararın bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 21/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.