22. Hukuk Dairesi 2019/6044 E. , 2019/16484 K.
"İçtihat Metni"BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : SENDİKA AİDAT ALACAĞI
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili sendikanın davalı ... ile 01/05/1997 ilâ 31/05/2014 tarihleri arasında toplu iş sözleşmeleri imzalandığını, davalıya bağlı işlerlerinde çalışmakta olan işçilerden sendikaya üye olanların isim listeleri, üyelik ve dayanışma aidatı kesinti yazıları ile birlikte davalı işverene bildirdiğini, davalıya bağlı işyerlerinde çalışan işçilerin üyelik ve dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmelerinden yararlandığını, toplu iş sözleşmelerinden üyelik veya dayanışma aidatlarının işçi ücretlerinden düzenli olarak kesilmesine rağmen davacı sendikaya ödenmediğini ya da eksik ödendiğini ileri sürerek üyelik ve dayanışma aidatı asıl alacağının toplu iş sözleşmesi gereğince ödenmesi gereken temerrüt tarihlerinden itibaren işleyecek en yüksek işletme faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına davalı vekili temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Gerekçe:
Dava, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun 18. maddesi ile mülga 2821 sayılı Sendikalar Kanunu"nun 61. maddesi kapsamında, sendika üyelik ve dayanışma aidat alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
6356 sayılı Kanun"un 18. maddesinin ikinci fıkrasına göre “Üyelik ve dayanışma aidatları, yetkili işçi sendikasının işverene yazılı başvurusu üzerine, işçinin ücretinden kesilmek suretiyle ilgili sendikaya ödenir.” Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre de “Yukarıdaki hükümlere göre ödenmesi gereken aidatı kesmeyen veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili işçi sendikasına ödemeyen işveren, bildirim şartı aranmaksızın aidat miktarını bankalarca İşletme kredilerine uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödemekle yükümlüdür.”
Mülga 2821 sayılı Kanun"un 61. maddesinin birinci fıkrasına göre ise “İşyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasının, toplu iş sözleşmesi yapılmamışsa veya sona ermişse yetki belgesi alan işçi sendikasının yazılı talebi ve aidatı kesilecek sendika üyesi işçilerin listesini vermesi üzerine, işveren sendika tüzüğü uyarınca üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu gereğince sendikaya ödenmesi gerekli dayanışma aidatını, işçilere yapacağı ücret ödemesinden kesmeye ve kestiği aidatın nevini belirterek tutarını ilgili sendikaya vermeye ve kesinti listesini sendikaya göndermeye mecburdur.” Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ise “Yukarıdaki fıkra gereğince sendika tüzüğüne uygun olarak kesilmesi istenilen aidatı kesmeyen işveren ilgili sendikaya karşı kesmediği veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili kuruluşa göndermediği miktar tutarınca genel hükümlere göre sorumlu olduktan başka aidatı sendikaya verinceye kadar bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faizi ödemek zorundadır.”
Belirtilen kanuni düzenlemelere göre, bir işyerinde veya işletmede toplu iş sözleşmesi yapmak için yetki belgesi alan işçi sendikasının, yetki belgesine konu işyeri veya işletmede çalışan üyesi işçilerin listesini ve sendika tüzüğüne göre üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını işverene bildirmesi ve bu listeye göre üyelik aidatının kesilmesini ve sendikaya ödenmesini istemesi gerekir.
Bu genel açıklamalar ışığında davalının temyiz itirazları değerlendirildiğinde;
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmalıkta mahkemece bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulmuş ise de, bilirkişi raporu denetime elverişli olmadığından hükme esas alınabilecek nitelikte değildir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, dosya kapsamında yer alan ve Belediye tarafından sunulan aidat kesinti listelerinde belirtilen tutarlar, Sosyal Güvenlik Kurumundan getirtilmiş olan dönem bordrolarında yer alan ücret miktarlarına göre hesaplanan aidat tutarları ile bilirkişi tarafından ay bazında hesaplanan tutarlar birbiri ile örtüşmemektedir.
Mahkemece bilirkişiden denetime elverişli rapor alınarak, her bir işçiden yapılması gereken aidat kesinti miktarları tespit edilmeli, işçilere ait ücret bordroları getirtilmeli, bu hususta Belediye kayıtları ile dönem bordrosunda yer alan tutarlar karşılaştırılarak çelişkiler giderilmeli ve denetime elverişli rapor ile oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
3-Zamanaşımı, alacak hakkının belirli bir süre kullanılmaması sebebiyle dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.
Diğer taraftan sendika üyelik ve dayanışma aidatı borçları dönemsel özellik gösteren borçlardandır. Kanunda belirtilen şartların yerine getirilmiş olması şartıyla toplu iş sözleşmesinde aidat borcunun ödenme zamanına ilişkin hüküm mevcut ise bu hüküm uyarınca üyelik ve dayanışma aidatı borçlarının ödenme zamanı ve temerrüt tarihi belirlenmektedir. Bu itibarla, sendika üyelik ve dayanışma aidatı borçları yönünden zamanaşımı süresi, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 126. maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 147. maddesinin birinci bendi gereğince beş yıldır.
Somut uyuşmazlıkta ıslah dilekçesinin davalıya 06/10/2016 tarihinde tebliği ile davalı 11/10/2016 tarihinde kanuni süresinde ıslaha karşı zamanaşımı defini ileri sürmüştür. Her ne kadar mahkemece kısmi ödemeler sebebiyle zamanaşımının kesildiği kabul edilmiş ise de, dosya kapsamında yapılan son kısmi ödeme tarihinin 28/04/2010 olduğu, 27/07/2010 ve 29/07/2013 tarihli ödemelerin ise dava dışı “Türkiye Yerel Yönetim Hizmetleri Kolu Kamu Görevlileri Sendikası”na yapıldığı anlaşıldığından zamanaşımını kesen başkaca bir işlem olmadığı görülmektedir. Bu cümleden olarak zamanaşımı kesen son işlemin üzerinden beş yıl süre geçtiğinden ıslaha karşı zamanaşımı definin dikkate alınması gerekmektedir.
Bu itibarla mahkemece, dava edilen tutar korunarak ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı defi dikkate alınmalı, oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararı hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17/09/2019 tarihinde oybirliğiyle olarak karar verildi.