Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/17951
Karar No: 2013/8527

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/17951 Esas 2013/8527 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2012/17951 E.  ,  2013/8527 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, bayram ve genel tatili, yıllık izin ücreti ve sefer prim alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, davacının 07.08.2000-16.01.2010 tarihleri arasında davalı şirkette tır şoförü olarak asgari ücret+sefer prim sistemi ile çalıştığını ayda ortalama bir sefer yaptığını ve sefer başına 500-600 €uro prim aldığını, primlerin azaltılması ve tam olarak ödenmemesi sebepiyle iş sözleşmesini haklı olarak fesih ettiğini belirterek kıdem tazminatı farkı, bayram-genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti ve sefer prim alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili davacının 14.01.2010 tarihli istifa dilekçesi ile hiçbir haklı sebebi olmaksızın kendi işyerini açacağından bahisle işyerinden kendi isteğiyle işten ayrıldığını, hak kazanmamasına rağmen iyi niyetli olarak kıdem tazminatı ödediklerini, işvereni ibra ettiğini, alacakların zaman aşıma uğradığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda ibraname ile davacının davalı şirketi dava konusu alacaklardan ibra ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasında, iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği ve ibranamenin geçerli olup olmadığı konularında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    İbra sözleşmesi, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Borçlar Kanunu"nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Kanun"un 132.  maddesi “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” hükmünü getirmiştir. İbranameyle ilgili olarak diğer önemli bir düzenleme ise 6098 sayılı Kanun"un 420. maddesinde yer almıştır. Sözü edilen hükme göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.
    Ancak yukarıda sözü edilen bu hükümler 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 6098 sayılı Borçlar Kanunu"nun yürürlükte olmadığı bir dönem da düzenlenen ibranamenin geçerliliği sorunu, Yargıtay"ın ibraname konusunda yerleşmiş uygulamaları çerçevesinde değerlendirilmelidir.
    Miktar içeren ibra sözleşmelerinde, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir
    Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır. Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı haller ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır
    İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.
    Somut olayda, davacının 14.01.2010 tarihli istifa dilekçesi vererek işyerinden 16.01.2010 tarihinde ayrıldığı, davalı işveren tarafından ibraz edilen 02.02.2010 tarihli ibraname ile davacının çalışmış olduğu süreye ilişkin olarak dava konusu alacaklar yönünden işverenin ibra edildiği görülmektedir. Taraflar arasında ibraname gereğince davacıya aynı tarihte kıdem tazminatı olarak 5.000,00 TL ödeme yapıldığı ihtilafsızdır. Davalı, davacının istifa ederek ayrıldığından kıdem tazminatına hak kazanmadığı halde iyiniyetli olarak kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını savunmuş ancak diğer taraftan davacının dava konusu alacaklardan işvereni ibra ettiğini savunarak ibraname ibraz etmiştir. Davalı işverenin dava konusu kıdem tazminatı yönünden savunma ile çelişen ibranameye değer verilmesi isabetli olmamıştır.
    Yukarıda da izah edildiği üzere, ibraname kıdem tazminatı yönünden makbuz hükmünde olup, ibranamede belirtilen miktarın hesaplanan kıdem tazminatından mahsup edilerek bakiye kıdem tazminatına hüküm kurulması gerekirken, savunma ile çelişen ibranameye değer verilerek davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
    Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi