22. Hukuk Dairesi 2017/23991 E. , 2019/16498 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalıya ait perde imalatı yapılan işyerinde 01.08.2007-06.03.2014 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini, günde 16 saat çalışmasına rağmen fazla çalışma ücretinin ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Yukarıda fazla çalışmanın ispatı konusunda anlatılan ilkeler, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmalar açısından da geçerlidir.
Somut olayda mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek davacının fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacakları hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda imzalı puantaj kayıtları bulunan dönem yönünden davacının hafta tatili ile ulusal bayram genel tatil ücreti alacağı bulunmadığı ifade edilmiş, aksinin kabulü halinde ise davacı tanıklarının anlatımına göre, davacının ayda 3 hafta tatili ile dini bayramların ilk günü dışındaki ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığı belirlenmiştir. Davacı taraf, imzalı puantaj kayıtları ve bu kayıtlardaki imzaya yönelik olarak beyanda bulunmamıştır. Hal böyle iken mahkemece imzalı puantaj kayıtlarına hangi gerekçe ile itibar edilmediği açıklanmadan ve yeterli gerekçe oluşturulmadan hafta tatili ile ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının kabulüne karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Fazla çalışma ücreti yönünden ise, dosyada davacının (tüm çalışma dönemini kapsayan) imzalı puantaj kayıtları ile belli bir döneme ilişkin giriş çıkış saatlerini içeren kayıtlar bulunmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, gerek davacı tanıkları gerekse davalı tanıklarının anlatımlarına göre belirlenen çalışma süreleri ile giriş - çıkış saatlerini gösterir kayıtlarda mevcut çalışma sürelerinin çeliştiği, bu sebeple kartlı sisteme göre işe giriş ve çıkışları gösterir puantaj kayıtlarının işçilerin gerçek çalışma sürelerini yansıtmadığı sonucuna varılmıştır. Oysa, davacı tanıkları son 1,5-3 yıldır kartlı sisteme geçildiğini, ancak yemek saati ve çıkış saatinde kartların elinden alındığını ve okutulduğunu beyan etmiş ise de, davalı tanıkları işyerinde çalışma saatlerinin hafta içi 08:30-17:30, cumartesi günleri 08:30-13:30 saatleri arasında olduğunu son 2 yıldır (veya 1,5 yıldır) fazla çalışma yapılmadığını, daha önceki yıllarda ise günlük 1 saat daha fazla çalışma yapıldığını beyan etmiştir. Raporda da, dosyadaki gieriş çıkış kayıtlarına göre davacının genel olarak hafta içi sabah 08.30-17.30 saatleri arasında cumartesi günleri ise 08.30-14.30 saatleri arasında çalıştığının tespit edildiği ifade edilmiştir. Buna göre yazılı kayıtlar ile özellikle davalı tanık anlatımlarına göre çalışma süreleri arasında ne tür bir çelişki oluştuğu rapordan anlaşılamamaktadır. Bu itibarla davacı tanıkları ile davalı tanıklarının çalışma sürelerine yönelik anlatımı mahkemece bizzat değerlendirilerek, dosyadaki yazılı kayıtlara itibar edilip edilmeyeceği konusunda gerekçesi de açıkça belirtilmek suretiyle sonuca gidilmelidir. Söz konusu araştırma yapılırken yukarıda açıklanan ilke ve esaslara uygun olarak değerlendirme yapılmalı, özellikle husumetli tanık anlatımlarına ihtiyatla yaklaşılması gerektiği göz ardı edilmemelidir.
Ayrıca, dosya kapsamındaki kayıtlara göre tahakkuk eden fazla çalışma ücretlerinin bordroya yansıtıldığı ve davacıya ödendiği görülmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu yönde bir karşılaştırma yapılmamış, bu döneme ilişkin fazla çalışma ücretlerinin mahsup edildiği veya anılan dönemin dışlandığı da belirtilmemiştir.
Ancak yazılı kayıt bulunan dönem yönünden bu kayıtlara itibar edildiği takdirde, kayıtlara göre tahakkuk eden fazla çalışma süresinin bordroya usulunce yansıtıldığının anlaşılması halinde bu dönemin dışlanması, yansıtılmadığının anlaşılması halinde de yine bu kayıtlara göre hesaplanan fazla çalışma ücretinin hüküm altına alınması gerekmektedir. Diğer taraftan, yazılı kayıtlara itibar edilmemesi halinde dahi, bordroda tahakkuk eden fazla çalışma ücretinin ödendiğinin banka kayıtları ile sabit olması halinde ödenen miktarın mahsubu gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Tanık anlatımları dikkate alınarak belirlenen dönem yönünden ise, davacı tanıklarından birisinin husumetli olduğu dosya kapsamı ile sabit olup, husumetli tanığın anlatımına ihtiyatla yaklaşılması gerekmektedir. Mahkemece, bu yön nazara alınmadan karar verilmesi de hatalı olup, kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.09.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.