22. Hukuk Dairesi 2012/21864 E. , 2013/8622 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, ihbar tazminatı ve ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı işyerinde öğretim görevlisi olarak 08.10.2002 tarihinde işe başladığını, 14 Eylül 2011 tarihinde işine son verildiğini kıdem tazminatının ödenmeyeceğinin söylenmesi üzerine ibraname imzalamak zorunda kaldığını, ihtarname gönderdiği halde ücret alacağının ve ihbar tazminatının ödenmediğini belirterek 14 günlük ücret karşılığı 1.400,00 TL ve 8 haftalık net ücreti 5.600,00 TL ihbar tazminatının ödenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davacının sözleşmesinin belirli süreli iş sözleşmesi olduğunu, ihbar tazminatı istenemeyeceğini, kadrosunun kaldırıldığını, kadrosu olmadığından çıkarıldığını beyan ederek davanın reddini talep etmiş ve uzatma dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
Mahkemece davacının sözleşmesinin yapılan eğitim-öğretim işinin süreklilik arz ettiğinden belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasını gerektiren objektif koşulların bulunmadığı ve bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin belirsiz süreli olduğunun kabul edildiği 31.08.2011-14.09.2011 döneminde davacının iş yerinde çalıştığı bütünleme sınav programı ile anlaşılmış ve davacının 19.09.2001 tarihinde bütünleme sınavı bulunduğu, kıdem tazminatı hesaplama tablosunun 19.09.2011 de imzalandığı görülerek 14.09.2011 tarihine kadar çalıştığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Öncelikle çözümlenmesi gereken husus, uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı mı yoksa idari yargı mı olduğudur.
Hukukumuzda yargı yolu için de, görev tabiri kullanılmaktadır. Görev gibi, yargı yolu da kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle, yargılamanın her aşamasında mahkemenin davada yargı yolunun caiz olup olmadığını kendiliğinden gözetmesi gerekir.
Uyuşmazlık Mahkemesi 05.11.2012 tarih ve 2012/189 esas-2012/234 karar, 24.12.2012 tarih ve 2012/223 esas-2012/282 karar sayılı kararları ile vakıf üniversitelerinde öğretim üyesi olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin feshi nedeniyle işlemin iptali istemi ile idare mahkemelerinde açılan davalarda, görevli mahkemenin adli mahkemeler olduğu yönündeki itirazları reddederek, idari yargının görevli olduğunu kabul etmesi nedeniyle, davalı idare vekillerinin görev uyuşmazlığı çıkartılmasını talep etmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın ve Danıştay Başsavcılığı"nın hukuki mütalaaları alındıktan sonra; "Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; davalı Üniversitenin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı davacının; statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu açıktır. Bu açıdan davacının, iş sözleşmesinin feshine ilişkin işleminin de 2577 sayılı Kanunun 2"inci maddesinin 1"inci fıkrasının (a) bendinde tanımı yapılan iptal davasına konu edilebilecek nitelikte bir idari işlem niteliği taşıdığı; bu işlemin hukuka uygunluğunun denetiminin de, Anayasayla bu denetim için oluşturulan İdari Yargı"nın görev alanında bulunduğu sonucuna varılmıştır." şeklinde karar vermiştir.
Dava konusu somut olayda, davacı, ..."nde öğretim görevlisi olarak çalışmakta olup, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği iddiası ile açtığı alacak davasında Uyuşmazlık Mahkemesi"nin yukarıda anılan kararlarında belirtildiği üzere, uyuşmazlığın çözüm yeri idari yargı olduğundan hükmün görev-yargı yolu yönünden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.04.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.