3. Hukuk Dairesi 2018/7280 E. , 2019/5943 K.
"İçtihat Metni"Davacı T.C. Milli Savunma Bakanlığı İle Davalı Erzurum Su ve Kanalizasyon İşleri Genel Müdürlüğü aralarındaki istirdat davasına dair Erzurum 2.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 05.01.2017 günlü ve 2016/151 E., 2017/9 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 30.05.2018 günlü ve 2018/2322 E-2018/6131 K. sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının 2012 Aralık dönemi için 76.631,00 TL su borcu taahhuk ettirdiğini, bu bedeli su kesintisi olmaması için ödemek zorunda kaldıklarını, 2012 yılında aylık ortalama 500-600,00 TL su faturası geldiğini, bir ayda 15 bin ton su kullanılamayacağını, öncesinde 110 ton su kullanıldığını, davalının su bedelinin zamanaşımına uğradığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL"nin reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 21.11.2016 tarihinde talebini 46.761,40 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı; davacının aboneliğinin 5216 sayılı Büyükşehir Yasası kapsamında 2005 yılında Ilıca Belediyesinden kendisine devredildiğini, 2012 yılı aralık ayında tahakkuk ettirilen miktarın bir aylık sarfiyat olmadığını, önceki yıllardan itibaren kullanılan su bedeli olduğunu, davaya konu sayacın yapılan muayenesinde herhangi bir hatanın olmadığının tespit edildiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 30.09.2015 tarihli ve 2014/17597 E., 2015/14662 K.sayılı ilamı ile; "...Somut olayda eksik değerlendirmelerin yer aldığı bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması hatalı olmuştur. Mahkemece öncelikle aboneliğin ilk defa yapıldığı 1998 yılından itibaren alacak dökümleri ilgili kurumdan getirtilmeli, dosya konusunda uzman üçlü bilirkişi heyetine tevdi edilmeli, bu borçların doğduğu tarihteki tarife ve fiyatlara göre borcun hesaplanması istenilmeli, davacı vekilinin zamanaşımı itirazı da nazara alınarak Türk Borçlar Kanunu"nun zamanaşımı hususundaki düzenlemeleri göz önünde bulundurularak hazırlanacak rapor doğrultusunda karar verilmelidir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne, 10.000,00 TL"nın fatura tahsil tarihi olan 19/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 36.761,40 TL"nın ise ıslah tarihi olan 21/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 30.05.2018 günlü ve 2018/2322 E-2018/6131 K. sayılı sayılı ilamı ile onanmıştır.
Davalı, daire ilamına karşı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı tarafın sair karar düzeltme istemlerinin reddi gerekir.
2-) Dairemizin 30.09.2015 tarihli ve 2014/17597 E., 2015/14662 K. sayılı bozma kararından sonra yapılan yargılama sırasında, davacı davasını ıslah etmiş ve mahkeme de bu ıslahı dikkate alarak hüküm kurmuştur.
Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK"nın 176. maddesinde ıslah; “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir" olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanun"un müteakip 177.maddesinde ise, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilmek ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
Nitekim, 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; "ıslah"ın; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 84. maddesinin (HMK.177.m) açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği, Yargıtay"ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmış, yine; Yargıtay İçtihadı Birleştime Genel Kurulunun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E.-2016/1 K.sayılı ilamı ile "Her ne sebeple verilirse verilsin, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesine gerek olmadığına" karar verilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise, Dairemizin 30.09.2015 tarihli bozma ilamı sonrasında mahkemece yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporu sonrasında davacı vekilince 21.11.2016 tarihli ıslah dilekçesinin sunulduğu, mahkemece de davacı vekilinin söz konusu ıslah dilekçesi dikkate alınmak suretiyle hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da nazara alındığında bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından mahkemece bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının bu gerekçeler ile bozulması gerekirken, zuhulen onandığı Dairemizce bu defa yapılan yeniden inceleme sonucu anlaşıldığından; Dairemizin 30.05.2018 günlü ve 2018/2322 E-2018/6131 K. sayılı onama ilamı kaldırılarak mahkeme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair karar düzeltme istemlerinin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın karar düzeltme isteminin kabulü ile; Dairemizin 30.05.2018 günlü ve 2018/2322 E-2018/6131 K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan gerekçeler ile davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 27.06.2019 gününde oy çokluğu ile karar verildi.