21. Hukuk Dairesi 2019/2421 E. , 2020/1599 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 1. İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
A)Davacı İstemi:
Davacılar vekili, davacılara, dava dışı Kurum borçlusu...ve müşterekleri- ...Yapı Ortaklığının, davalı Kuruma olan prim ve gecikme zammı borçları nedeniyle gönderilen ödeme emirlerinin zamanaşımı ve sorumluluk koşullarının oluşmaması nedeniyle iptaline karar verilmesini istemiştir.
B)Davalı Cevabı:
Davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı:
Mahkemece, "506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu 4. Madde gereğince; işverenin müteahhit ...olduğu, anahtar teslimi kat karşılığı yaptığı işte çalışan sigortalı işçilerin müteahhidin emir ve talimatları doğrultusunda çalıştığı, işveren olduğu ve dolayısıyla dava konusu ödeme emirleri tahakkuk ettirilen işçilerin sigorta primlerinden sorumlu olduğu, davacıların işveren sıfatına haiz olmadığı," gerekçesiyle, "Davanın kabulü ile; Davalı ... tarafından, davacılar adına çıkarılan tahakkuk ve borçların 2013/12521, 2008/11617, 2008/11616, 2007/12773, 2009/12689, 2009/12690, 2012/14422, 2012/16466, 2012/16467, 2005/17584, 2005/17585, 2005/17586, 2007/12771, 2007/12772, 2008/11615, 2005/11366, 2013/14234, 2012/13031, 2012/13033, 2013/14235, 2013/21721, 2013/21722, 2013/22893, 2009/12691, 2012/13030, 2012/13032, 2012/20814, 2012/20815, 2013/12520 sayılı icra takiplerinin iptaline" karar verilmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince; 01.09.2015 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilen ödeme emrine karşı 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde öngörülen 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra 09.09.2015 tarihinde dava açtığı belirgin olduğundan davacı ... tarafından açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması; usul ve esasa uygun bulunmamış, bu yönde davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle;
""A-)Davalı vekili istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, Kahramanmaraş 1. İş Mahkemesinin 02.10.2017 Tarih, 2015/429 Esas - 2017/285 Karar sayılı kararının kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; B-1-a-)Davacı ... tarafından açılan davanın kabulü ile; davalı ... tarafından, davacı ... adına çıkarılan tahakkuk ve borçların 2013/12521, 2008/11617, 2008/11616, 2007/12773, 2009/12689, 2009/12690, 2012/14422, 2012/16466, 2012/16467, 2005/17584, 2005/17585, 2005/17586, 2007/12771, 2007/12772, 2008/11615, 2005/11366, 2013/14234, 2012/13031, 2012/13033, 2013/14235, 2013/21721, 2013/21722, 2013/22893, 2009/12691, 2012/13030, 2012/13032, 2012/20814, 2012/20815, 2013/12520 sayılı icra takiplerinin iptaline, b-)Davacı ... tarafından açılan davanın, dava açmak için yasal olarak öngörülen hak düşürücü sürenin geçmesi nedeni ile reddine"" karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davacılar vekili özetle, davacı ..."in zamanında itiraz ettiği ve dava açtığı, Ahmet"e yapılan tebligatın usul ve yasaya aykırı olduğu, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğu, bu nedenle Gülüzar"ın itirazının Ahmet için de hüküm doğurduğu, davacıların babalarından intikal eden arsalarını diğer arsa sahipleri ile birlikte kat karşılığı müteahhide verdiklerini, borç tahakkukuna sebep olan işlemlerin müteahhit tarafından yaptırıldığı belirtilerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili özetle, davacıların, Kahramanmaraş Belediyesi tarafından düzenlenmiş 18.05.1999 tarih 246 numaralı yapı ruhsatından ve 20.12.2013 tarih ve 190 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Denetmeni tarafından düzenlenen rapor sonucunda, Ali ...ve Müşterekleri olduğu tespit edilen işverenler prim borçlarından sorumlu olduklarını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacılar veklinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 80/5 ve 6183 sayılı Yasa"nın 58. maddeleri ile İİK"nun 72. maddesidir. 506 sayılı Yasa"nın 80/5.maddesine göre “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Yasa"nın uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. 6183 sayılı Yasa"nın 58/1. Maddesine göre ise, “ Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabilir.
Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zaman aşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir.
İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297, 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen göz önünde tutulmalıdır.
Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı).
6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623 Esas, 2007/717 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir.
Asıl borçlu yönünden yukarıda açıklanan mevzuat uyarınca ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak açılacak davaların 7 günlük hak düşürücü süre içinde açılması gerekir ise de 3. Şahıslar yönünden dava açmanın aynı süre ile sınırlandırılması aksine bir kuralın gerek 6183 sayılı gerekse 506 sayılı Yasa"da yer almaması nedeniyle doğru değildir.
Öte yandan, 3.şahıslar yönünden dava açma süresinin 7 gün ile sınırlandırılması asıl borçlu olmayan, örneğin Kurumun asıl borçlusu olan şirketin yöneticisi olmadığı halde hakkında ödeme emri gönderilen 3. Şahısların her nasılsa dava açma süresini geçirmesi durumunda gerçekten sorumlu olmadıkları bir borcu ödemek zorunda kalmalarına neden olacak ağır sonuçların doğmasına yol açabilecektir.
Gerçekten, öğretide ve uygulamada oluşan görüşe göre, ödeme emrine itiraz edilmediği ve takibin kesinleşmesi giderek borcun ödenmesinden sonra borçlunun ödeme emrine konu borç yönünden yargı yoluna gidebilmesi başka bir anlatımla, bu yönde menfi tespit davası açabilmesi mümkündür. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı İİK"nun 72. Maddesidir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 19.11.1982 gün ve 1930/904 sayılı kararı da aynı yöndedir. Kaldı ki, Anayasanın hak arama özgürlüğünü düzenleyen 36. maddesinde öngörülen ilke de gözönünde tutulduğunda, borçlunun, yargı mercileri önünde haklarını ileri sürmesi, aksine bir kuralın da gerek 6183 sayılı gerekse 506 sayılı Yasa"da yer almaması karşısında ilke olarak kabul edilmelidir.
Somut olayda, davacı ..."in de davacı ... gibi arsa sahibi olduğu, işveren olmadığı, asıl borçlunun dava dışı işveren müteahhit...olduğu, buna göre davacı ... Tkerek"in 3. şahıs konumunda olduğu prim borcundan dolayı gönderilen ödeme emirlerinin iptali istemi ile dava açtığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, menfi tespit davası ile ilgili olarak davacı ... yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmalıdır.
G) SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
10/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.