22. Ceza Dairesi 2015/15371 E. , 2016/2794 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, İşyeri Dokunulmazlığını İhlal, Mala Zarar Verme
HÜKÜM : 5237 sayılı TCK gereğince yapılan uyarlama üzerine mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, kararların nitelik, cezaların türü, süreleri ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Mala zarar verme suçundan doğrudan hükmedilen 20 TL adlî para cezasının miktar ve türüne göre, 14/04/2011 tarih ve 27905 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile eklenen 5329 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un geçici 2. maddesinin 1. fıkrası uyarınca miktar itibariyle temyizi mümkün değil ise de; Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 25.11.2014 tarih ve 2013/12-213 E. - 2014/522 K. sayılı kararında belirtildiği üzere; tek bir fiille birden fazla suçun oluştuğu durumlarda en ağır cezayı gerektiren suçtan değil de her iki suçtan da ayrı ayrı hüküm kurulduğu durumlarda, suçlardan birisi için kurulan hükümdeki sonuç ceza kesinlik sınırı içinde kalsa dahi, adaletli ve doğru sonuca ulaşabilmesi için her iki suçtan kurulan hükümlerin birlikte incelenmesi gerektiği, yapılan yargılamanın uyarlama yargılaması olup lehe yasa karşılaştırılmasının bir bütün olarak yapılması gerektiği de dikkate alınarak, hükümlü hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümle ilgili olarak da temyiz incelemesi yapılmıştır.
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu"nun 13/05/2008 gün ve 2008/112 sayılı ve benzer kararlarında da belirtildiği üzere;
5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun"un "Lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul" başlıklı 9. maddesinin üçüncü fıkrasında; "Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir” denilmiş, böylelikle lehe yasanın saptanmasında başvurulacak yöntem düzenlenmiştir.
Bu hüküm uyarınca, sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanun"un, önceden kesin yargı haline gelmiş olan ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"na göre kurulmuş bulunan bir hükümde değişiklik yapılmasını gerektirip gerektirmediğini saptamak ve gerektiğinde yeni bir hüküm kurmakla sınırlı uyarlama yargılaması, önceki hükümde sabit kabul edilen olaya, önceki ve sonraki Ceza Kanunlarının ilgili tüm hükümlerinin birbirlerine karıştırılmaksızın uygulanmasını ve her iki kanuna göre ayrı ayrı sonuçlar belirlenmesini gerektirmektedir.
Bu belirleme, herhangi bir inceleme, araştırma, kanıt tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmeyen; eylemin suç olmaktan çıkarılması, ceza sorumluluğunun kaldırılması ya da önceki hükümle belirlenen cezanın bir değerlendirme ve takdiri gerektirmemesi gibi hallerde, evrak üzerinde yapılabilecektir.
Ancak; sonraki kanun ile suçun unsurlarının veya özel hallerinin değiştirilmiş olması, cezanın, 5237 sayılı TCK"nun 61. maddesi gözetilerek tayin ve takdirinin gerekmesi, artırım ve indirim oranlarının belirlenmesinin takdiri gerekmesi, seçimlik cezalardan birinin tercihinin söz konusu olması, seçenek yaptırımların ya da cezanın kişiselleştirilmesini gerektiren hallerin değerlendirilmesinin gerekmesi gibi durumlarda, duruşma açılarak değerlendirme yapılmalıdır.
İnceleme konusu karara gelince;
"Hükümlünün, gece sayılan zaman dilimi içinde temyiz dışı diğer sanıklarla birlikte mağdura ait işyerinin pencere camını kırarak içeri girdiği ve elektronik eşya çaldığı" sabit görülen olayda, 5237 sayılı TCK"nın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCK"nın 493/1-son maddesindeki suçun öğelerinin farklı olduğu, işyerinin pencere camının kırmak suretiyle açılmış olduğunun anlaşılmasına göre, eylemin 5237 sayılı Kanunu"nun 142/1-b, 143. maddelerindeki hırsızlık suçunun yanı sıra aynı Kanun"un 116/2-4, 119/1-c ve 151. maddelerindeki iş yeri dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarını da oluşturduğu, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca sanık yararına olan hükmün önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağı ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 06/04/2010 gün ve 2010/72 sayılı kararında da vurgulandığı üzere uyarlama yargılamalarında sanık lehine kazanılmış hak oluşmayacağı da gözetilerek, 5237 sayılı Kanuna göre hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarını oluşturan eylem nedeniyle 5237 sayılı Yasa"nın 61. maddesi gözetilerek, temel cezanın ne şekilde saptanacağının belirlenmesi; şikâyet, uzlaşma, erteleme, hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi gibi hususların değerlendirilmesi ve diğer bireyselleştirmelerin yapılması için duruşma açılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, hükümlü ..."ün temyiz nedenleri bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin istem gibi BOZULMASINA, 01/03/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Bozmaya ilişkin gerekçelere katılmakla beraber, uyarlama yargılamasında kazanılmış hak olamayacağına ilişkin gerekçeye iştirak edilmemiştir. Çünkü temyiz bir dava olup, davanın sadece sanık lehine açılmış olması dikkate alınarak, aleyhe bozma yasağının uyarlama yargılamasında da gözetilmesi gerekmektedir.