10. Hukuk Dairesi 2010/14969 E. , 2012/2909 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Dava, davalılardan işverenlere ait işyerinde geçen sigortalı çalışma sürelerinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalılar vekillerinin, yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Doğum tarihi 07.03.1986 olan davacı, davalılardan işverene ait işyerinde, 01.12.2004 – 11.04.2007 tarihleri arasında uzun vadeli sigorta kollarına tabi sigortalı olarak çalıştığının tespitini istemiş; Mahkemece, davalı işyerinden 11.04.2007 ve sonrasında sigortalı olarak bildirilen davacının, 01.10.2005 – 30.03.2007 tarihleri arasındaki çalışmasının çıraklık ilişkisine dayalı olduğu ve uzun vadeli sigorta kollarında değerlendirilemeyeceği belirtilerek, bu döneme ilişkin isteğin reddine, 01.12.2004 – 30.09.2005 ve 01.04.2007 – 10.04.2007 tarihleri arasında uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasanın 3. maddesinin II/B bendine göre, “Özel Kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları...” uygulanmamaktadır. 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Yasası’nın 10. maddesine göre, çırak olabilmek için 19 yaşından gün almamış olmak gerekirse de, aynı maddede, ondokuz yaşından gün almış olanlardan, daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanların, yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimine alınabileceği belirtilmiştir. Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile,
davacının belirtilen devrede çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Gerçekten çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Davacı ile Uzunköprü Mesleki Eğitim Merkezi ve işveren birlikteliği ile, 19 yaşından gün almış olanlara ilişkin düzenlenecek çıraklık eğitimine katılmak istediğine ilişkin 30.08.2005 tarihli sözleşme bulunmakta ise de; davacı, çıraklık ilişkisine dayalı olduğu belirtilerek reddine karar verilen 01.10.2005 – 30.03.2007 tarihleri arasında da, üretime dayalı olarak çalıştığını, işverenin, kendilerini çıraklık eğitim merkezine yazdırdığını ileri sürmüştür.
Mahkemece, davalılardan işverene ait işyerinde 01.10.2005 tarihi öncesinde üretime yönelik olarak çalıştığı esas alınarak hizmet tespitine karar verilen davacının, 01.10.2005 – 30.03.2007 tarihleri arasındaki çalışmalar yönünden, 3308 sayılı Yasada belirtilen şartların gerçekleşip - gerçekleşmediği, çalışmanın bir mesleğin öğrenilmesine yönelik olup – olmadığı, 1 yıla yakın süre işyerinde çalıştığı esas alınan davacı için, neden mesleki eğitime ihtiyaç duyulduğu, sözleşme sonrası dönemde çıraklık eğitim merkezinde teorik veya pratik eğitim alıp – almadığı, eğitimin yoğunluğu ve işyerinde fiilen çalışma süresi, çalışma ilişkisini bilen tanıkların beyanlarına da başvurularak araştırılıp, taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenip, sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.