Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8262
Karar No: 2019/5227
Karar Tarihi: 15.10.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/8262 Esas 2019/5227 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davalı taraf, muris muvazaası iddiasının ispatlanmadığından, davayı reddedilmesi gerektiğini savunarak temyiz etti. Mahkeme, muvazaanın ispatlandığı gerekçesiyle tamamen kabul etti. Ancak, temyiz incelemesi sonrasında davalının temyiz itirazları doğru bulunduğu için karar bozuldu ve davacı tarafın muvazaayı kanıtlayamadıkları belirlendiği için davaya reddedilmesine karar verildi. Kanun maddeleri ise; Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi ve Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi olarak açıklandı.
1. Hukuk Dairesi         2016/8262 E.  ,  2019/5227 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL


    Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ilişkin olarak verilen karar asıl ve birleştirilen davalarda davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli, asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili tarafından katılma yolu ile temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.10.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı (birleşen dosya) vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davacılar (birleşen dosya) vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:


    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukusal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Asıl ve birleşen davalarda davacılar; ortak mirasbırakanları ...’ün 2141 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalı oğluna satış suretiyle devrettiğini, işlemin mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı, taşınmazı 2.500 TL bedel karşılığı satın aldığını, bu durumu tüm kardeşlerin bildiğini, mirasbırakanın satış bedelini diğer çocukları arasında paylaştırdığını,ayrıca mirasbırakanın tüm ihtiyaçları ile kendisinin ilgilendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesi ile asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan ...’ün bahçeli ev vasıflı 2141 parsel sayılı taşınmazını 31.10.1967 tarihinde ikinci eşi ...’ten olma davalı oğlu ...’e satış suretiyle devrettiği, 1902 doğumlu olan kök miras bırakan ...’ün 13.01.1976 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davalı oğlu, 30.03.1996 tarihinde ölen ilk eşi ...’den olma kızı ...’dan olma dava dışı torunları ...,....,..., ile davacı torunu ,...,...’ın 2006 yılında ölen oğlu İbrahim’in eşi davacı ... ile ...’in çocukları davacılar ...,...,... ile 30.05.1996 tarihinde ölen ilk eşi İbrahim’den olma oğlu ...’ten olma torunları olan davacılar...,...,...ile , ...in eşi davacı ... ve 29.03.2005 tarihinde ölen ilk eşi ...’dan olma torunları olan dava dışı mirasçılar...,...,...,... ve ...’ın eşi ...’nin kaldıkları anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun(HMK) 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklinde yer alan hükümlerle, açılmış bir davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır.
    Somut olayda, dinlenen tanıklar temlikin muvazaalı olduğu yönünde beyanda bulunmadığı gibi dosyada temlikin muvazaalı olduğu yönünde başka delil de elde edilememiştir. Bu durumda , toplanan deliller yukardaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde HMK 190. ve TMK 6. maddeleri gereğince davacı tarafça muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı açıktır.
    Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan gelen davalı-birleştirilen davalı vekili için 2.037.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz edenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi