22. Hukuk Dairesi 2016/19070 E. , 2019/16613 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin Konur belde belediyesinde çalışmakta iken 2014/3.ayda davalı idareye devredildiği, ücret alacaklarının ödenmemesi nedeniyle davalı idare aleyhine başlattığı icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini öne sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğundan İİK uyarınca %20"den aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-İşçi ücret ve ikramiye alacaklarının ödenmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 37. maddesine göre, işçiye ücretinin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
Somut olayda, davacı ücret ve ikramiye alacaklarının ödenmediği iddiası ile icra takibi başlatmış olup icra takibine dayanak olarak takip talebi ekinde bir kısım ücret ve ikramiye alacaklarını gösterir listeler sunmuştur. Ancak bu listeler hangi aylarda tam, hangi aylarda kısmen ödeme olduğunu, hangi aylarda hiç ödeme olmadığını açıklığa kavuşturur nitelikte değildir. Mahkemece talep edilen alacakların açıklanması istenmiş ve davacı tarafından 05/06/2015 havale tarihli dilekçe ile sadece tarih ve miktar gösterir bir liste sunulmuş ise de yine talep konusu edilen alacakların nevi, dönem ve miktarı açıklığa kavuşturulamamıştır.
Dava dilekçesinde davacının Konur Belediyesinde çalıştığı dönemde belirli periyotlarda maaşının ödenmediği, yapılan ödemelerin bir çoğunun da kısmi ödeme olduğu beyan edildiğine göre dava konusu edilen ücret ve ikramiye alacaklarının bir kısımının kısmen yada tam olarak ödendiğinin kabul edilmesi gerekir. Nitekim dosyaya gelen banka hesap dökümlerine göre dava konusu edilen dönemlerde bir kısım ödemeler yapıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu edilen alacakların dönem ve miktarları açıklığa kavuşturulamamış olması, davalı idare tarafından bu konuda yapılan inceleme sonucunda düzenlenen ve dosyaya sunulan yazıda incelemeye elverişli kayıtların temin edilemediğinin bildirilmesi, davacının aylık ücret miktarlarını gösterir bordrolarının dosyaya sunulmamış olması karşısında, davacının hangi alacak nevilerinden hangi ay ve yıllarda ne kadar alacağının bulunduğunun tespiti bakımından denetime elverişli olacak şekilde alınacak rapor ile davalının zamanaşımı itirazı da dikkate alınarak 2010/4.aydan başlamak üzere 2010/4-2014/3.aylar arası dönem için SGK prime esas kazanç tutarları esas alınarak net ücret alacağının belirlenmesi, yine aynı dönem için ilave tediye ve ikramiye ödeme tarihlerindeki SGK prime esas kazanç tutarları üzerinden ödenmesi gereken net ilave tediye ücreti ile işyerinde uygulanan TİS gereği ödenmesi gereken net ikramiye tutarlarının belirlenmesi gerekir. Bu şekilde belirlenen toplam alacak miktarından Ziraat Bankası Karakeçili şubesi ile Ziraat Bankası Keskin şubesinden gönderilen hesap dökümlerine göre davacıya 2010/4.aydan itibaren Konur Belediyesi tarafından ödendiği anlaşılan tüm ödemeler mahsup edilerek bakiye alacak kalması halinde, icra takibinde istenen miktarı aşmamak üzere belirlenen miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi gerekir. Yazılı şekilde verilen karar hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında işçilik alacaklarından dolayı işlemiş faiz talep edilip edilemeyeceği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun çeşitli hükümlerinde faiz konusunda düzenlemeler yer verilmiştir. Anılan Kanun"un 34. maddesinde, gününde ödemeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faizin uygulanacağı hükmü bulunmaktadır. Maddede sözü edilen ücret geniş anlamda ücret olup, çalışma karşılığı ücretler, ikramiye, prim, jestiyon ve benzeri ödemelerin yanı sıra, çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatil ücretleri de bu kapsama dahildir.
Ücret alacağının mülga 1475 sayılı Kanun döneminde doğmuş olması durumunda, 10/06/2003 tarihine kadar yasal faiz, bu tarih sonrası ücretler bakımından ise bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. İşçinin faiz konusundaki talebini “yasal faiz” olarak adlandırmış olması 4857 sayılı Kanun"un 34. maddesinin uygulanmasına engel olmayıp, işçinin bu talebinin bahsi geçen özel faize yönelik olduğunun değerlendirilmesi gerekir.
Ücret alacağı bakımından faize hak kazanmak için kural olarak işveren temerrüde düşürülmelidir. Ancak, bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde açıkça bir ödeme günü kararlaştırılmış ise, belirlenen ödeme tarihi sonrasında faiz işlemeye başlar.
İşverenin dava tarihinden önce temerrüde düşürülmesi durumunda, istekle bağlı olarak temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. Bunun dışında dava veya ıslah tarihlerinden itibaren talep edilen miktarlarla sınırlı olarak faize karar verilmelidir.
Somut olayda, davacı tarafından ... 3.İcra Müdürlüğünün 2015/1773 esas sayılı dosyası ile başlattığı icra takibinde ücret ve ikramiye alacaklarından oluşan asıl alacağın takip tarihine kadar işlemiş faiz alacağı ile tahsili talep edilmiş, takip konusu edilen ücret ve ikramiye alacakları yönünden davalı işverenin 4857 sayılı İş kanunun 32.maddesinin 4.fıkrası gereğince ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşmüş olacağı beyan edilmiş, mahkemece de işlemiş faiz alacağına yönelik itirazın iptali yönünde hüküm kurulmuştur. Ne var ki yukarıda anılan ilke kararları uyarınca takip konusu edilen ücret ve ikramiye alacaklarında faize hak kazanmak için işveren temerrüde düşürülmelidir. Davalı işverenin temerrüde düşürülmediği anlaşıldığından işlemiş faiz talebinin reddi gerekir iken yazılı şekilde işlemiş faiz alacağına yönelik itirazın iptaline karar verilmesi hatalı olmuştur.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 18/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.