Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/14308
Karar No: 2012/3335

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2010/14308 Esas 2012/3335 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2010/14308 E.  ,  2012/3335 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    Davacılar, murislerinin davalılardan işveren yanında, 01.05.1996-31.12.1996 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesinin “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20"nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
    Eldeki dava dosyasına konu olayda, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesi hükmüne göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından
    verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilir”ler. Bu hüküm çerçevesinde, Mahkemece, öncelikle, davacının çalıştığını iddia ettiği dönemde, davalı işverence tanzim edilen işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu ve benzeri evrakın bulunup bulunmadığı ve bu evrakın davalı Kurum kayıtlarına intikal edip etmediği araştırılmalı, Kurum kayıtlarına intikal eden evrakın bulunması halinde şimdiki gibi karar verilmeli, Kurum kayıtlarına intikal eden evrakın bulunmaması halinde ise; hizmet cetveline göre, davacıların murisinin 01.04.1997 tarihinde davalı işveren yanında başlayan çalışmalarının 01.01.1998 tarihinde sona erdiği, tekrar çalışmasının ise 01.06.1998 tarihinde başladığı, kesintili çalışma nedeniyle, 01.01.1998 tarihini takip eden yılın başından işlemeye başlayan 5 yıllık hak düşürücü sürenin 2003 yılı sonu itibariyle sona erdiği gözetilmeli, davacıların murisinin hizmet cetvelinin aksine 01.05.1996 tarihinden itibaren ölüm tarihine kadar kesintisiz çalıştığının kabulü halinde bile, ilk işe giriş bildirgesinin verildiği 01.04.1997 tarihi öncesine yönelik Kurum kayıtlarına intikal eden evrakın bulunmaması nedeniyle, ölüm tarihi olan 16.04.2000 tarihini takip eden yılın başından işlemeye başlayan 5 yıllık hak düşürücü sürenin 31.12.2005 tarihi itibariyle dolduğu gözetilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalıların vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi