9. Hukuk Dairesi 2017/21883 E. , 2018/2674 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, geç bağlanan emekli aylığının ödetilmesine karar verilmesini
istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı ve dahili davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 28.11.2007 tarihli emeklilik dilekçesinin davalı banka tarafından işleme konulmadığını, zimmet suçu nedeniyle davacı hakkında davalı banka tarafından soruşturma yapılarak iş akdinin 02.01.2008 tarihinde fesh edildiğini, davacının zimmet suçu nedeniyle 2008 yılı Mart ayında tutuklandığını ve 20 ay sonra tahliye edildiğini, davacının 08.06.2012 tarihinde emeklilik durumunu araştırmak için Sosyal Güvenlik Kurumu"na müracaatta bulunduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından bankaya yazı yazılarak davacının emeklilik talebinin bulunup bulunmadığının sorulduğunu, akabinde Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından davacıya 01.07.2012 tarihinden itibaren emeklilik aylığı bağlandığını, davalı bankaya verilen 28.11.2007 tarihli emeklilik dilekçesinin işleme konulmaması nedeniyle davacının 55 ay geç emekli olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 01.01.2008-01.07.2012 tarihleri arasında kalan ve 55 ay emeklilik aylığına tekabül eden alacağın 10.000,00 TL sinin davalıdan tahsilini dava etmiş, bozma sonrası sunduğu ıslah dilekçesi ile de Bankaya karşı açtığı dava da talebini arttırmış ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından Bankaya başvuru tarihinden itibaren emekli aylığı bağlanmasını talep etmiştir.
B) Davalıların Cevabının Özeti:
Davalı .... ... Bankası A.Ş.vekili; davanın haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası olduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddinin gerektiğini; esas yönünden ise davacının iş akdinin zimmet suçu nedeniyle İş Kanunu"nun 25/II maddesi uyarınca 02.01.2008 tarihinde haklı nedenle fesh edildiğini, fesih yazısının davacıya tebliğ edildiğini , davacının üzerine atılı suç nedeniyle mahkum edildiğini,iş akdi fesh edildikten sonra davacının işe iade davası açtığını ancak ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/8 Esas-2008/89 K salılı kararı ile bu talebin reddedildiğini ve bu kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini, davaya konu olayla ilgili olarak davalı bankanın kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Dahili davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili; açılan davanın idari yargının görev alanına girdiğini, İş Mahkemesinin görevli olmadığını, öncelikle yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini aksi takdirde dava konusu işlemi yapan Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Emeklilik Daire Başkanlığının işlemi ile ilgili olduğundan yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili ve görevli ... Mahkemelerine gönderilmesini, davalı kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Bozma ilamı ve Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece ilk kararında, zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiği ve davalı Bankanın sorumluluğunun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 7.H.D. 27/11/2014 tarih ve 2014/13360 E., 2014/21658 K. sayılı ilamı ile; "....Mahkemece davanın hem zamanaşımından, hem de esastan reddine karar verilmiştir.Şu haliyle somut olayda, davalının zamanaşımı savunması öncelikle incelenmeli, eğer zamanaşımının gerçekleştiği kanaatine varılırsa işin esasına girilmemelidir. Mahkemenin bu yönü gözetmeden davayı hem zamanaşımın gerçekleştiği gerekçesiyle, hem de esastan reddetmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. ..." gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulmuş,bozmadan sonra mahkemece bilirkişi raporları alınmış, davaya Sosyal Güvenlik Kurulumu Başkanlığı dahil edilmiş hem alacak yönünden davanın kabulüne hem de davacıya Bankaya başvuru tarihinden itibaren emeklilik aylığı bağlanmasının tespitine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı ve dahili davalı vekili ayrı ayrı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ve dahili davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Yargılama hukukumuzda zorunlu dava arkadaşlığı dışında, dava dilekçesinde usulüne uygun şekilde davalı gösterilmeyen gerçek yada tüzel kişinin dahili dava yolu ile davaya dahil edilmesi ve hakkında hüküm kurulması mümkün değildir. Sadece HMK.nun 124. maddesi kapsamında husumette yanılma halinde gerçek tarafa dava dilekçesi tebliğ edilir ve taraf teşkili sağlanır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı dava dilekçesinde emeklilik aylığı kaybından dolayı oluşan zararının tazmini için sadece davalı Banka aleyhine dava açmıştır.
Davacı vekili duruşmanın 02.12.2016 tarihli oturumunda " bizce bilirkişi raporunda belirtilen husumetin emeklilik hizmetleri genel müdürlüğü kamu görevlileri emeklilik daire başkanlığına tevdi edilmesine gerek yoktur, çünkü dairenin kusuru yoktur” şeklinde beyanda bulunmuş, ancak mahkemece aynı oturumda davacıya Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Emeklilik Daire Başkanlığını davaya dahil etmesi için süre verilmiş ve bu doğrultuda davacı vekili Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı davaya dahil etmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere mahkeme kararında dahili davalı olarak adlandırılan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Emeklilik Daire Başkanlığı aleyhine usule uygun dava açılmamıştır.
Mahkemece hakkında usulüne uygun dava açılmayan Emeklilik Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Emeklilik Daire Başkanlığı hakkında hüküm kurulması hatalıdır.
3-Açılan dava belirsiz alacak davası türlerinden kısmi eda külli tespit davası niteliğindendir. Bu tür davalarda kısmi miktarın tahsili ile kalan miktarın tespitine karar verilir. Ayrıca bu dava türünde tahsil amaçlı belirsiz alacak davasında olduğu gibi talep arttırım dilekçesi verilemez. Davacı bozmadan sonra 15.03.2017 tarihinde talep arttırım adı altında dilekçe vermiştir. Bu dilekçe ıslah niteliğindedir.
Bozmadan sonra ıslah yapılıp, yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu" nun 06/05/2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararı ile “ Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04/02/1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK. nın değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
Yargıtay Kanunu" nun 45/5. maddesi “İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerine ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı “ hükmünü içermektedir.
Yargıtay Kanunu"nun 45/5. maddesi karşısında Dairemizce “Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu"nun bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin 06/05/2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararına uygun karar verilmesi gerekmiştir.
Bozma sonrası ıslah olmayacağından mahkemece alınan dilekçeye itibar edilerek karar verilmesi hatalı olup kısmi talebin tahsili kalan, miktarın tespiti ile yetinilmesi gerekmektedir.
4- Davacı emekliye ayrılmak üzere talep dilekçesini davalı Bankaya verdiğini ancak davalı Bankaca işleme konulmayarak geç emekli olmasına sebebiyet verildiği gerekçesiyle davalı Banka’dan hak kazanamadığı emeklilik aylıklarının tahsilini talep etmiştir.
Davacının 28.11.2007 tarihli dilekçe ile Bankaya emekliye ayrılmak üzere başvurduğu dosya kapsamı ile sabittir. Ancak davacı daha sonra 02.01.2008 tarihinde işten haksız çıkarıldığı gerekçesiyle .... Asliye Hukuk Mahkemesinde feshin geçersizliği ve işe iadesine karar verilmesi talepli dava açmış mahkemece yapılan yargılamada feshin haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, verilen kararın davacı tarafca temyizi üzerine Dairemizce onanmış ve feshin haklılığı kesinleşmiştir.
Davacı işçi işyerinde meydana gelen zimmet olayları nedeniyle 28.11.2007 tarihinde emeklilik dilekçesi vermiştir. Burada asıl amaç işverenin haklı feshini etkisiz kılmaktır. Emeklilik hakkını kazanan işçinin bu hakkını kullanmasında Medeni Kanunun 2. maddesindeki dürüstlük kurallarına uygun davranması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta emeklilik hakkı kötüniyetli olarak işletilmiştir. Aksinin kabulü halinde işyerinde emeklilik hakkını kazanan bir işçinin işverene ve işyerine yönelebilecek her türlü eylemi yaptırımsız kalabilecektir.
Davacı işçi emeklilik sebebiyle feshe dair dilekçe vermesinin ardından fesih ihbarnamesini tebliğ aldıktan sonra işe iade davası açmış ve feshin haksızlığını savunarak işe iadesini istemiştir. Davacı bu şekilde davranmakla emeklilik nedeniyle gerçekleşen bir fesih olmadığı inancında olup, daha sonra tebliğ aldığı feshe yönelik işe iade davası açmıştır. Bu durumda davacının emeklilik sebebiyle feshine değer vermek hatalıdır. Davacı emeklilik nedeniyle iş akdini feshettiğini açtığı işe iade davası ile bertaraf etmiş ve Dairemiz denetiminden geçerek kesinleşen işe iade davası ile de davacınıniş akdinin işveren tarafından haklı nedenle feshedildiği kesinleşmiştir. Bu durumda emeklilik nedeniyle iş akdini feshetmeyen davacının emekliliğe bağlı taleplerini zarara uğradığı gerekçesiyle davalıdan talep etmesi mümkün olmamakla davanın reddi yerine kabulü hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.