3. Hukuk Dairesi 2017/9086 E. , 2019/6098 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; dava konusu taşınmazın portakal bahçesi olarak ortak murisleri ... adına kayıtlıyken ölümü ile kendilerine intikal ettiğini, taşınmazın 09.10.1989 tarihli sözleşme ile davalı ..."ya kiralandığını, ancak sözleşmenin 12.08.2011 tarihli ihtarname ile feshedildiğini, sözleşme feshedildikten sonra davalının, bahçede hiçbir tasarruf hakkına sahip olmadığı halde kendi rızaları dışında portakalları topladığını ve sattığını, portakal bahçesindeki malın miktarı ve değerinin ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/60 D.iş sayılı tespit dosyası ile tespit edildiğini, zararın tahsili amacıyla ... İcra Müdürlüğü"nün 2013/199 E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, takibin davalının itirazıyla durduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; taraflar arasındaki 09.10.1989 tarihli sözleşmenin kira sözleşmesi değil adi ortaklık sözleşmesi olduğunu, 1989’dan bu yana sözleşmeye konu bahçenin bakımının kendisi tarafından yapıldığını ve portakalların satışından elde edilen gelirden, kendi yaptığı masraflar düşüldükten sonra kalan kısmın eşit olarak paylaşıldığını, sözleşmenin feshedildiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, dava konusu bahçenin halen kendi zilyetliğinde olduğunu, bahçenin tüm işlerinin halen kendisi tarafından yürütüldüğünü, davacıların sözleşmeyi feshettiklerini iddia ederek 2011 yılında bahçedeki portakalları 12.000 TL"ye satarak bedelini tahsil ettiklerini, kendisinin masraflarını ve payını vermediklerini, bu nedenle kendisinin de 2012 yılının portakal satışından elde ettiği 14.000 TL"den davacıların payına düşen kısmını ödemediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulüne, 14.506,00 TL"nin 24.12.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm; davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re"sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK"nun 4/1-a maddesinde, Sulh Hukuk Mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun"una göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler, hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda; davacı tarafça, davaya konu taşınmazın 09.10.1989 tarihli sözleşme ile davalıya kiralandığı, taraflar arasında kira sözleşmesi olduğu iddia edilmiş, daha evvel davacılar tarafından açılan tahliye davasında mahkemece verilen hükme karşı Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 01.10.2014 tarih 2014/8899 E. – 10779 K. sayılı bozma ilamında; “Dava konusu yerin ürün yetiştirilmek üzere kiralandığı, kiralananın ürün kirası hükümlerine tabi olduğu” belirtilmiş, yine daha evvel davalımız tarafından davacılarımız aleyhine açılan tazminat davası neticesi mahkemece verilen hükme karşı Dairemizin 2017/3925 E. - 2018/2425 K. sayılı bozma ilamında; “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ürün kira sözleşmesinden kaynaklandığı” belirtilmiştir.
Buna göre; taraflar arasındaki uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, dava 11.03.2013 tarihinde açılmıştır. Dava tarihinde yürürlükte olan HMK. 4/1-a maddesi gereğince dava değerine bakılmaksızın davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesi"ne aittir.
Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK"nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03.07.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.