10. Hukuk Dairesi 2010/15231 E. , 2012/3524 K.
"İçtihat Metni"Dava, davalı tarafından dava dışı ... Başkanlığı"na ödenmesi gereken idari para cezası ile sigorta primlerinin, davacı tarafından ödenmesi sebebiyle oluşan yersiz ödemenin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davaya konu somut olayda; davalının sorumluluğunda bulunan eczaneyi devralan davacı, sigortasız işçi çalıştırılmasından dolayı devir tarihinden önce kesilen idari para cezasını ve işçilerin sigorta primlerini dava dışı ... Başkanlığı"na ödemesi sebebiyle haksız yere oluşan maddi zararının davalıdan yasal faiziyle tahsili amacıyla iş bu davayı açmıştır.
Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup taraflarca ileri sürülmese bile Mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında re’sen ele alınması gereken bir husustur.
İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş olan istisnai nitelikte özel mahkemelerdir. “Uyuşmazlıkların çözüm yeri” başlığını taşıyan; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun 134’üncü maddesinde, bu Kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmazlıkların, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği, 5510 sayılı... Kanununun 01.10.2008 günü yürürlüğe giren 101’inci maddesinde de, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan durumlarda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği hüküm altına alınmıştır.
Mahkemenin görevini belirlerken, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hangi hukukî sebebe dayandığına bakmak gerekir. Dosya kapsamına göre, uyuşmazlık konusunun, taraflar arasındaki eczane devir sözleşmesine dayanan bir dava olduğu tartışmasızdır. Hâl böyle olunca davanın iş mahkemesinde değil, genel mahkemede görülmesi gerektiğinin kabulü gerekir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında yapılan değerlendirmeye göre; davalıya yönelik iş mahkemesine açılan ve görülen inceleme konusu davada, taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın çözümünde 506 veya 5510 sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmadığından, sözü edilen 134 ve 101’inci madde hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemeleri görevli değildir.
Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK."nın 25/3 (6100 sayılı HMK.22/2) maddesinde, "Bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca verilen merci tayini kararları ile kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar, davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar" düzenlemesi yer almaktadır. Anılan madde uyarınca, bir mahkemenin verdiği görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş ise bu görevsizlik kararı, dosya (m.193"e göre) kendisine gönderilen mahkemeyi bağlamaz; o mahkeme de görevsizlik kararı (yani kendisinin görevli olmadığına, bilakis ilk mahkemenin görevli olduğuna karar) verebilir
Davaya konu somut olayda; ... Mahkemesi"nin 25.11.2008 tarih,....sayılı ilamı ile "5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu uyarınca, uyuşmazlık konusu olayda İş Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle, İş Mahkemesi sıfatıyla bakılmak üzere dosyanın...Mahkemesi"ne gönderilmesine ilişkin görevsizlik" kararı verilmiş olup, Mahkemece verilen bu karar, davacı vekilinin 8 günlük yasal süreyi geçirmesinden sonra temyiz edilmesi sebebiyle, Yargıtay denetiminden geçmeksizin kesinleşmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında yapılan değerlendirmeye göre; davalıya yönelik iş mahkemesine açılan ve görülen inceleme konusu davadan;....Mahkemesi"nin 25.11.2008 tarih, ... sayılı ilamı ile vermiş olduğu görevsizlik kararı, temyiz edilmeksizin kesinleştiğinden, HUMK."nın 25/3 fıkrası uyarınca, dosya kendisine gönderilen ... Mahkemesi"ni bağlamayacağından, o mahkeme de görevsizlik kararı verebileceğinden, mahkemenin görevsizlik kararı vererek, usul hükümlerine göre görevli mahkemeyi belirleme yoluna gitmesi gerekirken, işin esasına girerek davanın reddine karar vermesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.