
Esas No: 2017/4276
Karar No: 2018/8913
Karar Tarihi: 03.12.2018
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/4276 Esas 2018/8913 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ............ Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
A)Davacı İstemi :
Davacı vekili özetle, davalı kurum tarafından davacıya tebliğ edilen 41035924 sayılı ............ aylığı konulu 15.427.53,TL miktarlı borç yönünden davalı kuruma borçlu olmadığının tespiti ile davacıya tebliğ edilen ............ aylığının iptal edilmesi konulu kurum işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B)Davalı Cevabı :
Davalı vekili özetle, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve kararı :
Davacının babasından 1989 tarihinde ölmüş olduğu ve davacıya babasından dolayı ............ aylığı bağlandığını, daha sonra davacının eşinin 2012 tarihinde vefatından dolayı davacıya dul aylığı bağlandığı anlaşılmakla, ............ aylığıın kurum tarafından kesildiği anlaşılmıştır. Ancak yapılan mevzuat değişikliği ile getirilen düzenlemeye göre 06/08/2003 tarihinden önce ölen babası nedeniyle hak sahibi olan davacı, eşinden ...... aylığı almakta olsa dahi ............liliğinin ...... nedeniyle son bulmasından sonra bababsından da ...... aylığı talep etme hakkına sahip olmakla davanın kabulüne karar verilmiş olmakla, kısa kararda yer alan " konusunda karar verilmesine yer olmadığına" ibaresinin sehven yazılı olmuş olduğu gerekçesiyle Davanın KABULÜ ile, Davacı ..."in davalı kuruma 41035924 sayılı kurum işlemi ile borçlu olmadığının tespiti ile ............ aylığının bağlanması ile ilgili kurum işleminin iptali konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
D)............ Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi :
Yasal düzenlemeler kapsamında dava irdelendiğinde, bu tür ...... sigortasından aylık tahsislerinde ayrık durumlar dışında genel kural olarak hakkı doğuran olay tarihinde yürürlükteki yasal mevzuatın uygulanması gerekmekte olup buna göre, sigortalı babanın yaşamını yitirdiği gün itibarıyla ............ olan davacının aylığa hak kazanmadığı belirgin olduğu gibi, eşin ...... tarihinde yürürlükteki 1479 sayılı Kanunun 45/2(c) maddesinde yer alan, geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulunun, eşi üzerinden kendisine dul (......) aylığı bağlanan davacı yönünden gerçekleşmediği de açıktır. Diğer taraftan, 02.08.2003 günü yürürlüğe giren yasal değişiklikle, bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan davacı hakkında 45. maddedeki aylık bağlama engeli kaldırılmış ise de bu kez 46/2. madde düzenlemesine göre kendisine çift aylık bağlanamayacağı ve eşi üzerinden bağlanan aylığın daha fazla olduğu ortadadır. Giderek 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun hükümleri kapsamında da aynı değerlendirme geçerli olmaktadır ve sonuç olarak 1479 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde, eşi üzerinden ...... aylığı almakta olan davacıya, hakkı doğuran olay tarihi itibarıyla yürürlükteki yasal mevzuat gereğince babası üzerinden ...... aylığı tahsis edilemeyeceği gibi süreç içerisindeki yasal değişiklikler karşısında da çift aylığa hak kazanamadığı açıktır " şeklindeki içtihat ve kapsamı da dikkate alındığında davacının eşinin 5510 Sayılı Yasanın yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden sonra vefat ettiği, gerek iptale konu gerekse iptale konu olmayan aylıkların da bu tarihden sonra bağlandığı, eşi üzerinden ...... aylığı almakta olan davacıya hakkı doğuran olay tarihi itibarıyla yürürlükteki yasal mevzuat gereğince babası üzerinden ...... aylığı tahsis edilemeyeceği, kurumun yapmış olduğu işlemin usul ve yasaya uygun olduğu, mevcut dava dosyasında olduğu gibi her olayın hakkı doğuran olay tarihi itibarıyla yürürlükteki yasal mevzuat çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verildiği, bu yönüyle istinaf talebinin yerinde olduğu; ancak mahkemece yapılması gereken işlemle ve toplanması gereken tüm deliller toplanmış olması nedeniyle delil toplanmasına gerek görülmediği, buna ilişkin HMK nin 353/1-b.2 Fıkrasına göre "yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında," duruşma yapılmaksızın karar düzenlemesine göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile TOKAT 1.İŞ MAHKEMESİNİN 02.02.2017 TARİH, 2016/407 ESAS, 2017/35 KARAR sayılı kararının 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.2 hükmü gereğince KALDIRILMASINA,davanın REDDİNE dair karar verilmiştir.
E)Temyiz :
Davacı temyiz nedenleri :
Davacı vekili, davacının babasının Bağ-Kur’lu olarak 1989 yılında vefat ettiğini,babasından ............ atlığı bağlandığını ,eşinin ise 2012 yılında ............ kurumuna bağlı iken vefat ettiğini ve davacıya dul aylığı bağlandığını,Samsun ............ Mahkemesi 7.Hukuk Dairesi tarafından davanın reddine yönelik oluşturulan gerekçenin hukuka aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Dosya içindeki kayıt ve belgelerden; davacıya 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi kapsamında sigortalı olan ve 28/06/2012 tarihinde ölen eşinden dolayı 01/07/2012 tarihinde dul aylığı bağlandığı, 26/06/1989 tarihinde vefat eden 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalısı babasından dolayı da kendisine ............ aylığı bağlandığı, Kurum tarafından davacının babasından dolayı almış olduğu aylığın iptaline karar verilerek borç çıkarıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, davacının eşinin ......ü nedeniyle 506 sayılı Yasa uyarınca aldığı ...... aylığı yanında, 1476 sayılı Yasaya tabi olan anne veya babasının ......ü nedeniyle ayrıca ...... aylığı alıp alamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan yasal mevzuata gelince; 4956 sayılı Yasa, 08.08.2001 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş ve bu kez 1479 sayılı Yasanın 45/c maddesi "yaşları ne olursa olsun ............ olmayan, ............ olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan ............larının her birine %25"i," oranında aylık bağlanır şeklinde değiştirilmiştir.
Aynı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesine, "Ancak, ............liğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan ............larına bu aylıklardan fazla olan ödenir." hükmü getirilmiştir.
4956 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasaya eklenen Ek madde 3"e göre 2926 sayılı Yasa kapsamında olanlar bakımından 1479 sayılı Yasa hükümleri uygulanacaktır.
Kurumun bu yasal değişiklikler sırasında ............ları bakımından uygulamasına gelince; davalı Kurum, 4956 sayılı Yasa ile 08.08.2003 tarihinde yapılan değişiklikten sonra, 45/2. madde hükmünde yer alan " bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan ............larının her birine " aylık bağlanır" hükmünü dikkate alarak, 08.08. 2003 tarihinden sonra hak sahipleri yararına getirilen yasal düzenleme uyarınca bu tarihten önce ölen Bağ-Kur sigortalılarının ............larına da ...... aylığı bağlamıştır. Kurum, farklı sigortalılık kanunlarına göre bağlanan aylıklar söz konusu olduğundan 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesini hiçbir zaman uygulamamıştır. Zira, 1479 Yasanın 46/2. maddesi aynı yasa kapsamında hem ana veya baba ile kocadan hak edilen aylıklardan fazla olanın bağlanacağını ifade etmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu 2011/58 sayılı genelgesinin 90. sayfasında yer alan örnek:3 te, "5434 sayılı Yasaya göre eşten ve 1479 sayılı Yasaya göre babadan 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesinden aynı anda ...... aylığı alınabileceğini, Aynı genelgenin 99. sayfasında, "eşten 506, anneden 5434, ve babadan 1479 sayılı yasalar kapsamında her üç aylığın tam olarak bağlanabileceğini örnek göstermiştir.
Davalı Kurum, yeni bir yasal düzenleme olmadığı halde 2013/ 26 sayılı Genelgesiyle farklı uygulamaya başlamış, 1479 sayılı Yasa ile ilgili olarak, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001-01.08.2003 dönemleri içerisinde ölen sigortalılar yönünden, sigortalının geçimini sağlayacak bir geliri bulunmama koşulu varsa aylık bağlanacağını kabul etmiştir. Genelge, 04.10.2000-07.08.2001 ve 08.08.2003-01.10.2008 döneminde ölen sigortalılar bakımından da, "1479 sayılı Kanun ve diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamında kendi çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan" ............larına aylık bağlanacağını düzenlemiştir.
Davalı Kurum, 04.10.2000-01.08.2001 ve 07.08.2003-01.10.2008 döneminde ölen Bağ-Kur sigortalılarının ............larına aylık bağlamış ve daha önce bağlanan aylıklara, ölen eşlerinden dolayı 5434 veya 506 sayılı Yasalardan bağlanan ...... aylığının engel olmadığını kabul etmiştir. ............larına dönemlerde ölen ana veya babalarından dolayı 1479 sayılı Yasa kapsımında bağlanan aylıklar için iptal işlemi yapılmamıştır.
Davalı Kurum, diğer aylıklara dokunmazken, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001-01.08.2003 döneminde ölen sigortalıların hak sahibi ............larına sonraki lehe olan yasal düzenlemeler gereğince bağladığı ...... aylıklarını, diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre eşlerinden bağlanan ...... aylıklarını gelir testine tabi tutmuştur. Kurum, geçimini sağlayacak gelirleri bulunduğu gerekçesiyle bağlanan aylıkları iptal etmiş ve ödenen aylıklar nedeniyle borç tahakkuk ettirmiştir.
Son olarak, SGK Emeklilik İşlemleri Genel Müdürlüğü 02.09.2017 gün ve 333-03003-E-5040387 tarihle "Genel Yazı" ile, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001- 01.08.2003 dönemlerinde ölenlerin ............larına gelir testi yapılmadan, kendi sigortalılıkları veya kendi sigortalılıkları nedeniyle bağlanan gelir ve aylık almamaları halinde ...... aylıklarının bağlanmasına Yönetim Kurulunca karar verildiğini bildirmiştir.
Gerçekten, davalı Kurum bu son işlemi ile ............larına bağladığı aylıkları, 1479 sayılı Yasaya aykırı olarak kestiğini veya bağlamadığını kabul etmiştir. Ancak SGK kestiği aylıkları yönetim Kurulu Kararı uyarınca 2016 Ekim ayından itibaren yeniden bağlamasına karşın, daha önce ödediği aylıkları borç kaydetmiş ve tahsil ettiği aylıkları da iade etmemiştir.
Davanın reddine karar veren mahkemeler, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Kararlarına dayalı olarak 1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasa ile değişik 46/2 maddesine göre hem kocadan hem ana veya babadan aylığı hak kazanılması durumunda fazla ödeneceği gerekçesine dayanmaktadır. Bu değerlendirme, Sosyal güvenlik hukukunun genel yapısının gözden kaçırmaktadır. 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur ve T.C. ............ ayrı ayrı tüzel kişiliğe sahip ayrı ayrı yasalara göre sosyal güvence sağlayan Kurumlardır. Her bir Yasa kendi sigortalıları açısından hüküm ifade eder. Açıkça atıf yapılmadıkça diğer yasa hükümleri dikkate alınamaz. Zira 45/3. maddedeki "1479 sayılı Kanun ve diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamında çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan" ............larına aylık bağlanacağı ifadesi bu niteliktedir. Bu ifade dahi ............larının, diğer sosyal güvenlik kurumlarından kendi çalışmaları dışında (kocalarından- çocuklarından) aylık almalarını 1479 sayılı Yasaya tabi ana veya babadan ...... aylığı bağlanmasına engel olarak kabul etmemektir. Özetle, 1479 sayılı Yasanın 46/2. maddesi hükmü sadece 1479 sayılı Yasaya göre hem kocadan hem ana veya babadan ...... aylığına hak kazanılması halinde uygulanabilir. Öteyandan, 5510 sayılı Yasanın geçici 1. maddesine göre, ...... aylıklarının bağlanmasında vs..yürürlükten kalkan 1479, 506, 2926, 2925 sayılı Yasa hükümleri uygulanacağından, 5510 sayılı Yasanın 54. maddesinin de somut uyuşmazlıkta uygulama yeri yoktur.
Sigortalılık hakkı veya sigortalılıktan kaynaklanan yaşlılık aylığı hakkı veya ...... aylığı hakkı, asla tamamen hak düşürücü süreye tabi olmadığı gibi zamanaşımına da uğramaz. 1479 sayılı Yasanın 43. maddesine göre ...... aylıklarının beş yıl geçtikten sonra talep edilmesi halinde talep tarihinden itibaren ...... aylığının bağlanması gerekmektedir. T.C. Anayasasının 10. maddesine göre "Herkes ...kanun önünde eşittir. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar" 1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasa ile değişik 45/c maddesinde yer alan, " yaşları ne olursa olsun ............ olmayan, ............ olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan ............larının her birine %25"i," oranında aylık bağlanır" hükmü yasanın yürürlük tarihinden önce ölen sigortalıların ............ları için de uygulanmalıdır. Çeşitli yasal değişiklikler nedeniyle hak sahipleri açısından ...... tarihlerine göre dört ayrı dönemin ikisi yönünden aylık bağlanması diğer iki dönem yönünden aylık bağlanmaması gerektiği yönündeki yorum açıkça T.C. Anayasasında yer alan eşitlik kuralına aykırı olduğu gibi genel hukuk ilkelerine de aykırıdır.
Kurumun, yukarıda sözü edilen genel yazı ile hak sahiplerine sonraki bir tarihte aylık bağlaması uyuşmazlığı sona erdirmemektedir.
Öte yandan, malullük, yaşlılık ve ...... sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümlerini düzenleyen 5510 sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin 2. bendine göre, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı kanunlara göre bağlanan veya hak kazanan; aylık, gelir ve diğer ödenekler ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ödenmekte olan ek ödemenin verilmesine devam edilir. Bu gelir ve aylıkların durum değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ............ Mahkemesince yeniden verilen “davanın reddine” dair karar bozulmalıdır.
G)SONUÇ :
Temyiz olunan ............ Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ............ Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 03/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.