10. Hukuk Dairesi 2010/15074 E. , 2012/3711 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davaya konu somut olayda, işyerinin 16.09.1981-02.11.1981 tarihlerinde 506 sayılı Kanun kapsamında olduğu, davacının, 01.09.1981-31.12.1981 tarihleri arasındaki hizmetinin tespitini talep ettiği, 81/4. dönem bordrosunda 12949 nolu işyerinden 01.12.1981-24.12.1981 tarihleri arasında 20 günlük bildirimin bulunduğu, 12782 nolu işyerinden verilen 01.09.1981 tarihli işe giriş bildirgesinin mevcut olduğu, ancak davalı Kurum tarafından işyerinin kapsamdan çıkarılmış olması nedeniyle bildirimin kabul edilmediği anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile, sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde; 12949 nolu işyeri ile 12782 nolu işyerlerinin çalışma alanları belirlenerek davacının aynı süre içinde her iki işyerinde de çalışıp çalışmadığı araştırılmalı, varsa, bağlantı belirlenmeli, aralarında devir olup olmadığı, bu duruma göre, devreden ile, devralanın sorumlulukları tartışılmalı, yine, hak düşürücü süre irdelenmeli, davanın niteliği gereği, gerektiğinde, re’sen delil araştırması yoluna da gidilerek, işyerinin neden kapsamdan çıkarıldığı araştırılmalı, işin Hekimhan yolunun inşaatı işi olduğu anlaşıldığından, inşaatın ne zaman bittiğine ilişkin gerekli araştırmalar yapılmalı, gerekirse, bordro tanıklarından re"sen tespit edilecek tanıklar dinlenmeli, tüm deliller toplandıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.