22. Hukuk Dairesi 2013/8954 E. , 2013/10718 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm duruşmalı olarak süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı şirkete ait işyerinde 1999 yılının 12. ayından itibaren bakımcı olarak çalıştığını, son olarak terfien paketleme sorumlusu olarak çalışacağı bildirildiği sırada 21.10.2010 tarihinde işletmeyi zarara uğrattığı iddiasıyla iş sözleşmesinin feshedildiğinin kendisine bildirildiğini, fesihte iş güvencesi hükümlerine uyulmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının 28.01.2000 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığını, imzaladığı iş sözleşmesi hükümlerine aykırı şekilde çalışma olanaklarını kötüye kullanmak suretiyle sır saklama borcunu ihlal ettiğini, davacının işlem ve eylemlerinin 19.10.2010 tarihli tutanakla tespit edildiğini, patenti alınmış çeşitli makinelerin ve özellikle ... ilaçlama makinesinin üretilmesine katkıda bulunduğunu, yazılı savunmasının tespit edildiğini, davacının savunmasında suçlamaları kabul etmediğini bildirdiğini, işyeri üst düzey yöneticileri tarafından düzenlenen tutanak karşısında iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunun"un 25/2-e maddesine göre işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışları sebebiyle haklı olarak sona erdirildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davalı tarafın fesih gerekçelerinin somut olaylara dayanmadığı, soyut suçlamalara dayandığı, bu sebeple feshin haklı ve geçerli bir sebebinin bulunmadığı gerekçesi ile feshin geçersiz olduğunun tespiti ile işe iade talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin haklı veya geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı Kanun"un 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran iş yerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanun"un 25/II. maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 2. fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını delil yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
İşçinin davranışlarına dayanan fesih, her şeyden önce iş sözleşmesinin işçi tarafından ihlal edilmesini şart koşmaktadır. Bu itibarla, önce işçiye somut olarak hangi sözleşmesel yükümlülüğün yüklendiğinin belirlenmesi, daha sonra işçinin, hangi davranışı ile somut sözleşme yükümlülüğünü ihlal ettiğinin eksiksiz olarak tespit edilmesi gerekir. İşçinin yükümlülüklerinin kapsamı bireysel ve toplu iş sözleşmesi ile kanuni düzenlemelerde belirlenmiştir. İşçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde, sadece asli edim yükümlülükleri değil kanundan veya dürüstlük kuralından doğan yan edim yükümlülükleri ile yan yükümlerin de dikkate alınması gerekir. Sadakat yükümü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir.
Somut olayda, davacının iş sözleşmesi fesih bildiriminde açıklanan sır saklama yükümlülüğüne aykırı, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunduğu ileri sürülerek feshedilmiştir. Dosya içeriğine göre; davacının davalıya ait işyerinde elektrik operatörü olarak çalıştığı, davalı şirket bünyesinde çalışmakta iken, şirket tarafından patenti alınmış çeşitli makinelerin ve özellikle ... ilaçlama makinesinin işyeri dışında kopyalanmasına katkıda bulunduğu, makineye ait bilgileri şirket dışındaki kişilerle paylaştığı yönünde hakkında tutanaklar düzenlendiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar işverence davacının tutanaklarda belirtilen davranışlarına dayanılarak iş sözleşmesi haklı sebeple feshedilmiş ise de davacının somut olarak hangi bilgileri başkalarıyla paylaştığı ve kopyalandığı iddia edilen makinelerin kopyalandığını gösterir somut veriler ortaya konulmadığından feshin haklı sebebe dayanmadığının kabulü isabetlidir. Ancak tanık anlatımları ve dosyadaki diğer delillere göre davacının işverenin muvafakatını almadan zaman zaman davalı işverenle aynı işi yapan başka işyerlerinde çalıştığı, bu nedenle de işverenle davacı arasında iş sözleşmesinin temelini oluşturan güven ilişkisinin sarsıldığı açıktır. Bu durumda normal ölçülerde işverenden iş ilişkisini sürdürmesi beklenemeyeceğinden işverence yapılan feshin geçerli nedene dayandığının kabulü gerekir. Saptanan bu durum karşısında davacının işe iade isteğinin reddi yerine kabulü hatalı bulunmuştur.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı İş Kanunun 20.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 130,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.320,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 13.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.