10. Hukuk Dairesi 2010/15757 E. , 2012/3788 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının yaşlılık aylığına konulan haczin kaldırılması istemine ilişkindir
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava dışı ... Başkanlığı’na olan ... dönemine ait sigorta prim borçları ve gecikme zammı nedeniyle anılan şirketin yönetim kurulu üyesi olduğundan bahisle, 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılan ...sayılı takip dosyasından davacı aleyhine 30.07.2009 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş, söz konusu alacağın tahsili amacıyla ödeme emrinin tebliğini müteakiben davacının 506 sayılı Kanun kapsamında davalı Kurumdan aldığı yaşlılık aylığına haciz konmuştur. Davacı, iş bu dava ile yaşlılık aylığına konulan haczin kaldırılması istemiştir.
Mahkemece, takibin iptali ile davacının yaşlılık aylığına konulan haczin kaldırılmasına karar verilmiştir.
1-6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir. Görüldüğü üzere; takibin iptali; ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde talep edilebilir. Dosya kapsamından; 30.07.2009 tarihinde davacıya ödeme emrinin tebliğ edildiği ve süresi içerisinde itiraz edilmeyen takibin kesinleştiği halde, ayrıca, davacının bu yönde bir talebi bulunmamasına rağmen Mahkemece, talep aşılmak suretiyle takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.
2-506 sayılı Kanunun 121. maddesinde 24.06.2004 tarih ve 5198 sayılı Kanunun 17. maddesi ile yapılan ve 06.07.2004 tarihi itibariyle yürürlüğe giren değişiklikten önce “bu Kanun gereğince bağlanacak gelir veya aylıklar ve sağlanacak
yardımlar, nafaka borçları dışında haciz ve başkasına devir ve temlik edilemez” hükmü yer almakta iken anılan yasa ile “nafaka borçları” ibaresinden sonra gelmek üzere “ ve bu Kanunun 80. maddesine göre takip ve tahsili gereken alacaklar” ibaresi eklenmiş, anılan 506 sayılı Kanunun 121. maddesi 5510 sayılı Kanunun 106. maddesi uyarınca yürürlükten kaldırılmıştır. Bu defa aynı husus, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 93/1. maddesi ile düzenlenerek; “Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88"nci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü getirilmiştir. Atıf yapılan 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi “primlerin ödenmesi” başlığını taşımakta olup, kısa ve uzun vadeli sigorta kollarından ödenecek primler ile genel sağlık sigortası üzerinden ödenecek primler hakkındaki düzenlemeler yer almakta ve bu kapsamda süresinde ödenmeyen prim ve diğer alacakların Kurum tarafından 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri gereğince tahsil edileceği belirtilmektedir.
Yukarıda açıklanan, maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu haciz (işlem) tarihinin ödeme emrinin tebliğ edildiği 30.07.2009 tarihinden sonra olduğu anlaşılmakla haciz tarihi itibariyle yürürlükte olan yasal mevzuat gereğince, sosyal sigorta primlerinin tahsili amacıyla başlatılan takiplerde yaşlılık aylıkları yönünden haczin mümkün olması karşısında; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.