3. Hukuk Dairesi 2017/15212 E. , 2019/6230 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davalı tarafından başlatılan icra takibinde, ödeme emri tebliğ edilmeden davalı tarafından düzenlenen 03/06/2013 tarihli 48.380,00 TL tutarındaki faturaya istinaden 18/9/2013 tarihinde alacaklının vergi borcu nedeniyle vergi dairesine 10.091,32 TL ödendiğini, kalan alacak miktarı olan 37.900,00 TL"nin iki ayrı şeklide 27.256,39 TL ve 10.643,61 TL olarak 11/11/2013 tarihinde alacaklı hesaplarına aktarıldığını, ödemeler yapıldıktan sonra dosya borcu için düzenlenen ödeme emrinin belediyeye 06/11/2013 tarihinde tebliğ edildiğini, alacaklı vekilinin dosya kapağında bildirdiği ve eksik ödendiğini beyan ettiği 4.704,37 TL vekalet ücretinin 30/04/2014 tarihinde müvekkili tarafından hesabına gönderildiğini, daha sonra yeniden dosya hesabı yapılmasının istendiğini, icra müdürlüğünün kendi içerisinde çelişkili işlemler yaptığını, belediyenin yapmış olduğu ödemelerin, ödeme emrine yapılan itirazların icra dosyasında bulunmadığını belirterek; icra dosyasında borcu olmadığının tespitine, davacı belediyeye yapılan hacizlerle, icra dosyasına ve alacaklıya fazla ödenen bedellerin tespitine ve fazla alınan miktarların icra müdürlüğü ve davalı tarafından davacıya yasal faiziyle birlikte iadesine, davalı iyiniyetli olmadığından alacak miktarının %40 ından az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davaya itirazlarının 03/06/2013 tarihli 48.300,00 TL fatura nedeniyle müvekkil şirkete borçlu olan davalı ... hakkında 18/09/2013 tarihinde ödenen 10.091,32 TL mahsup edilerek 38.288,68 TL üzerinden takip başlatıldığını, ödeme emrinin borçlu davacıya 11/11/2013 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı belediyenin ödeme emrini tebliğ aldığını ve müvekkilinin hesabına 37.900 TL ödeme yapıldığını, oysaki dosya kapak hesabında toplam borç miktarının 45.449,83 TL olduğunu, savunarak davanın reddine ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda davacının icra dosyasında borçlu olmadığının tespitine, fazla ödenmiş olan 223,85 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, alacak ve borç miktarının icra dosyasında net olarak belli olmadığı, bilirkişinin tekrar tekrar yaptığı hesaplama sonucu fazla ödeme yapıldığının anlaşıldığı ve net miktarın tespit edildiği anlaşıldığından, davacı tarafın kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine, davalı tarafa zaten fazla ödeme yapıldığı anlaşıldığından, kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK"nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Uyuşmazlık, seslendirme, sahne ve ışık sis kiralama bedeli faturası nedeniyle kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Dava, 6100 sayılı HMK"nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi"dir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re"sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
O halde; mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2) Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. Madde hükmü gözetilerek HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04/07/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.