22. Hukuk Dairesi 2016/19213 E. , 2019/16978 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı iş yerinde 10.12.2012-30.06.2014 tarihleri arasında inşaat mühendisi/ şantiye şefi olarak çalıştığını ve ödenmediğini iddia ettiği fazla mesai, ulusal bayram genel tatil, hafta tatili ve ücret alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporu doğrultusunda ücret alacağının belirsiz alacak davası olarak açılamayacağından hukuki yarar yokluğundan reddine, diğer talepler yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı işçinin hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağının hesaplanması noktasında taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtayca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
Aynı ilkeler hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı içinde geçerlidir.
Somut olayda; davacı davalı iş yerinde inşaat mühendisi olarak çalışmış olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla mesai ücretinin kayıtlı olan dönem yönünden kayıtlara, olmayan dönem yönünden ise tanık beyanlarına itibarla hesaplanması isabetli olmuştur. Ancak hafta tatili ile ulusal bayram genel tatil yönünden böyle bir ayrıma gidilmeyip tüm süre yönünden tanık beyanları doğrultusunda davacının ayda 2 hafta tatilinde ve 29 Ekim dışındaki ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Dosya içerisinde davacının iş yerine giriş çıkış saatlerini gösterir kayıtlar sunulu olduğu görülmüştür. Davacının çalışmasının kayıt altına alındığı dönemler için mahkemece bu kayıtlara itibar edilerek hesaplama yapılmalıdır. Zira hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücretinin de ispatında, yazılı delilin bulunduğu durumda tanık delili ile sonuca gidilemez. Bu itibarla anılan talepler yönünden yapılacak iş; kayıt sunulan dönem açısından kayıtlara göre; davacının hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücret alacağının bulunup bulunmadığının tespiti ile varsa talepler hesaplanarak hüküm altına alınarak mahkemece indirim yapılmaması ve kayıt altına alınmayan dönem var ise şimdiki gibi sonuca gitmekten ibarettir. Ancak karar davacı tarafından temyiz edilmediğinden, davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak ilkesi de dikkate alınıp, önceki hükümde yer alan belirleniş şeklinden kaynaklı kazanılmış hakkın da gözetilerek hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücret alacağının buna göre hesaplanması gerekmektedir.
Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.