3. Hukuk Dairesi 2017/13103 E. , 2019/6355 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dilekçesinde; davalı hakkında aile hekimi olarak görev yaptığı Aile Sağlığı Merkezine ait kamu zararının tahsili talebiyle icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ettiğini, davalının Hizmet Sözleşmesi ile ...,... Aile Sağlığı Merkezinde Aile Hekimliği Hizmet Sözleşmesi ile göreve başladığını, 5258 Sayılı Aile Hekimliği Kanunu kapsamında sözleşmeli olarak görev yapan Aile Hekimlerinin taşınmaz kiraları, personel ve malzeme giderlerini kendilerinin karşılayacaklarını, bu giderler karşılığında maaş haricinde kendilerine her ay değişen tutarlarda ödemeler yapıldığını, davalıya da bu ödemelerin düzenli olarak yapılmasına rağmen kira bedelinin kendisinden tahsil edilemediğini, Sayıştay"ın 01/03/2013 tarihli sorgusunda tahsil edilmeyen bu miktarların "kamu zararı" olarak tespit edildiğini, davalıyla 31/08/2012 tarihinde 1 yıllık kira sözleşmesi yapıldığını, bu tarihten sonraki kira bedellerinin tahsil edildiğini belirterek davanın kabulü ile itirazın iptaline, ve haksız itiraz nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesinde özetle; davacının söz konusu taşınmazdan kira tahsil yetkisi olmadığını, dava konusu döneme ilişkin kira sözleşmeleri bulunmadığını, temerrüt olmadığından faiz talep edilemeyeceğini ve kura sonucu çıkan kullanımın kamu binası olduğu için yeni düzenleme yapılana kadar bedelsiz kullanılmasının söylendiğini, kusurlu eylem söz konusu olmadığından kamu zararı da bulunmadığımı belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, kamuya ait taşınmazların kullanımını düzenleyen 5228 Sayılı Yasa hükümleri doğrultusunda 15/06/2011 tarihinde Sağlık Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı arasında protokol yapıldığı ve Hazineye ait taşınmazların Aile Hekimleri tarafından nasıl
kullanılacağının düzenleme altına alındığı, davalı ile 31/08/2012 tarihli kira sözleşmesinden önce yapılmış bir kira sözleşmesinin bulunmadığı, bu yerin davacının rızası dahilinde kullanıldığı, yürütülen hizmet kamu hizmeti olup kullanımın haksız olduğundan sözedilemeyeceği, ara döneme ilişkin kira bedelinin tahsiline yasal dayanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK"nun 4/1-a maddesine göre; kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda "Sulh Hukuk Mahkemesi" görevlidir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re"sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Somut olayda; uyuşmazlık, kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Dava 09/05/2016 tarihinde açılmış olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 4/1-a maddesi uyarınca, dava değerine bakılmaksızın davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesine aittir.
Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK"nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.09.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.