21. Hukuk Dairesi 2017/339 E. , 2018/9035 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1- Dosyadaki temyiz kapsam ve nedenlerine göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava, iş kazası nedeniyle sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Temyize konu kararda Mahkemece; davacının manevi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 1000,00 TL maddi tazminatın 02/07/1997 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, (Davacının %18 meslekte kazanma gücünü kaybettiğine dair ...... Genel Kurulunun 12/04/2012 tarihli raporu ile kesinlik kazandığının tespitine) davacının bozma sonrası yaptığı ıslah işlemlerinin geçersiz olduğunun tespiti ile davacının fazlaya ilişkin haklarının talep ettiği üzere saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; Mahkemece verilen 27/03/2015 tarih, 2008/325 esas ve 2015/153 karar sayılı ilamının Dairemizin 27/09/2016 tarih, 2015/22349 esas ve 2016/11780 karar sayılı ilamı ile bozulduğu, Yerel Mahkemece 07/11/2016 tarihli celsede bozma ilamına uyulduğu anlaşılmaktadır.
Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK"da (ayrıca mülga 1086 sayılı HUMK içeriğinde) “usulü kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrarı sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usulü müktesep hak, anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar “Hukuk Devleti” kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa"nın 2.maddesinde açıklanan “......... sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usulü kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Örneğin, Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir ............ kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili yeni bir kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usulü kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Usulü kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir. ( HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Zira usulü kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı ............ kararı)
Somut olayda Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyulmuş ve yargılamaya devam edilmiş olup bozma ilamı kapsamındaki maddi tazminat istemi yönünden fazlaya dair haklar saklı tutulmak suretiyle yukarıda ifade edilen usulü müktesep haklara riayet edilmeden karar verilmiştir.
Dairemiz Bozma ilamında belirtilen şekilde; ıslah dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat istemlerinin zamanaşımına uğradığı anlaşılmakla, süresi içerisinde davalı vekili tarafından ileri sürülen zamanaşımı def"inin Mahkemece kabul edilerek, dava dilekçesinde talep edilen 1000,00 TL"nin üzerindeki ıslah edilen maddi tazminat istemlerinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, maddi tazminata dair fazlaya dair istemin saklı tutulmasının bozma ilamı ile davalı yararına oluşan usulü müktesep hakka aykırı olduğu anlaşıldığından; dava dilekçesinde talep edilen 1000,00 TL"nin üzerindeki ıslah edilen maddi tazminat istemlerinin zamanaşımı nedeniyle reddine dair karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine, 06.12.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.