10. Hukuk Dairesi 2010/15503 E. , 2012/4832 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan harcamalardan oluşan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili ile davalılardan .... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum, 24.02.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu %18,2 oranında sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalı .... bağlanan gelirler ile yapılan harcamalardan oluşan sosyal sigorta yardımlarının 506 sayılı Kanun’un 26 ve 87’nci maddeleri uyarınca rücuan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalı ....yönünden zararlandırıcı sigorta olayının oluşumunda kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, diğer davalı .... kusuru %100 olarak belirlenmek ve Anayasa Mahkemesi’nin 26’ncı maddeye yönelik iptal kararı gözetilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 87’nci maddesinde “aracı” olarak, mevzuat, öğreti ve içtihatlarda ise alt işveren, taşeron, tali işveren, alt müteahhit ve alt ısmarlanan gibi adlarla anılan üçüncü kişi, aynı maddede; “Bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran” olarak tanımlanmıştır. Anılan madde hükmüne göre; “sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu Kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işveren de sorumludur.”
Davacı Kurum, zararlandırıcı sigorta olayından kaynaklanan sosyal sigorta yardımlarını “asıl işveren” sıfatıyla davalı...., alt işveren sıfatıyla davalı.... rücuan tahsilini istemiştir. Hükme esas alınan bilirkişi kusur raporundaki davalı .... asıl işveren olmadığı ve kusur
atfedilemeyeceği görüşüne istinaden, Mahkemece, anılan davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Gerçekten de, kazanın meydana geldiği davalı..... silolarının temizlik işlerinin diğer davalı şirkete verildiğine ilişkin 06.02.2006 tarihli bir sözleşme ibraz edilmiştir. Ancak, 29.05.2006 tarihli İş Müfettişi ....tarafından tazim edilen ....raporu ekindeki gerek zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalı, gerekse diğer çalışanların beyanlarından davalı.... 3 yıldır söz konusu işyerinde makine ve elektrik bakımı, paketleme, yükleme, istifleme ve silo temizleme işlerini yürüttüğü, aynı işyerinde davalı... ait işçilerin de çalıştığı, .... çalışanlarının....emir ve maiyetinde çalıştıkları, işyerindeki temel makine ve ekipmanların ....ait olduğu, sonuç olarak; .... işyerinde yürüttüğü mal üretimine ilişkin asıl işin belirli bölümlerinde .... iş aldığı ve görevlendirdiği işçilerini kısmen bu işyerinde aldığı işte çalıştırdığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı .... Şirketi’nin asıl işveren niteliğinde olduğu ve 506 sayılı Kanunun 26 ve 87’nci maddeleri kapsamında sorumlu olduğu hususu gözetilmeksizin eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile hakkındaki davanın reddine hükmedilmesi,
Kabule göre; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388/son ve 389’ûncu(6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297) maddeleri uyarınca taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların birer birer, şüphe ve tereddüde mahal bırakmayacak şekilde hüküm fıkrasında gösterilmesi zorunludur. Her ne kadar davacı Kurum tarafından dava dilekçesinde gelirler artışlarla birlikte belirtilmiş ise de; talebe konu toplam zarar Anayasa Mahkemesi’nin 26’ncı maddeye yönelik iptal kararına uygun biçimde 14.413,93 TL. gelir ve 5.028,52 TL tedavi gideri olarak gösterilmiş olup, kısmi dava konusu alacağın her iki kalemi yönünden de %50 talebe hükmedilmesi gerekirken, infazda tereddüte neden olacak şekilde kabule konu alacak kısımlarının oransal olarak gösterilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekili ile davalılardan ....vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan .... iadesine, 15.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.