(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2011/4951 E. , 2012/272 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davacının davalı bankada "Operasyon Yetkilisi" olarak çalışırken iş akdinin feshedildiğini, feshin haklı sebeplere dayanmadığını, davacıya Akhisar şubesi operasyon servisi ya da İstanbul"da kurulan TİMER"de önerilen görevleri kabul etmemesi üzerine iş sözleşmesinin feshedildiğini, davacının işine iadesine, feshin geçersizliği sebebiyle boşta geçen süre ücret alacağı ödenmesine, işe alınmaması halinde kıdem ve iş güvencesi tazminatı ödenmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının iş akdinin fesih tarihinde müvekkili bankanın Karşıyaka şubeside operasyon destek elemanı konumunda çalıştığını, bu kadrolarda müvekkili bankanın yeni organizasyon ihtiyaçları sebebiyle yapılan zorunlu değişiklikler ve müvekkili bankanın hizmet hızının artırılması ve buna bağlı olarak şubelerdeki operasyonel hizmetlerin yeni dağılımı ile bunların ağırlıklı olarak müvekkili banka bünyesinde yeni kurulan toplu işlem merkezlerinde toplanması, şubelerde bu tip işlemlerdeki işlevlerin mevcut pazarlama kadrolarına aktarımı ile bu tip personele bir çok şubede ihtiyaç kalmadığını ve bu sebeple davacı gibi görevli tüm personelin bu yeni bünyede toplanması zorunluluğunun doğduğunu, bu sebeple Akhisar şubesine tayinin teklif edildiğini, davacının tamamen kanuna ve sözleşmeye uygun tayin teklifini reddi halinde sözleşme gereği istifa etmiş sayılacağı gibi bir sözleşme düzenlemesi bulunduğunu, müvekkili bankaca tüm işçilik alacakları ödendiğini öne sürerek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davacının çalıştığı Karşıyaka şubesinde davacının görev yaptığı operasyon yetkilisi kadrosu bakımından 2008/Ocak ayında 4 kişi olan norm kadronun 2008/Kasım ayında 2 kişi olarak yeniden belirlendiği, SGK kayıtlarına göre 2008/Aralık ayında iki kişinin işe başlatıldığı, davacının da operasyon yetkilisi olarak (organizasyon değişikliğinden önce) operasyon servisinde çalıştığı, operasyon servisinde kredi işlemleri ve cari hesap işlemlerinin yapıldığı, değişiklikten sonra kredi işlemlerinin kredi pazarlama
uzmanı tarafından, cari hesap işlemlerinin de gişe yetkilisi ve yardımcısı tarafından yapılacağının düzenlendiği, davacının çalıştığı bankada iş akdi feshedilen davacının ve görev yeri değişikliği ile başka yere nakledilen bir kişinin yerine getirilen iki kişinin farklı görevlerde olmadığı, bu görevlerin davacı tarafından yapıldığı, bu sebeple davacının gişe yetkilisi olarak veya kredi pazarlama uzmanı olarak çalıştırılmaya devam edilebileceği, henüz emekliliğinin de dolmadığı ve yerine getirilen kişinin daha kıdemsiz olduğu, davacının kıdemi, tecrübesi sebebiyle başka, aynı bankada, başka birimde görevlendirilmesi de mümkün iken ailevi durumu ve uzun yıllar aynı şehirde çalışması sebebiyle şehir dışındaki başka yer teklif etmenin, kabul edilemeyeceği ve iş aktinin feshine yol açılmasında işverenin tutarlı, iyi niyetli olmadığı, iş aktinin feshinde son çare ilkesinin gözetilmediği, buna göre, iş aktinin feshinin geçersiz olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış imkanlarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini imkansız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanunu 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda, davalı işveren tarafından müşteri hizmet kalitesinin artırılması, hizmet sürelerinin diğer banka normlarına paralel bir hale getirilmesi ve bu kapsamda Genel Müdürlük tarafından Toplu İşlem Merkezi (TİMER) kurularak şubelerde toplu olarak yapılan işlemlerin merkezi olarak yapılmasının sağlandığı, şubeler muhasebesinin merkezileştirilmesi kapsamında şubeler muhasebe servisinin kurulduğu ve şubelerde doğan vergi ve fonların kontrolü, beyanı, tahakkuku, tahsili, personel maaş işlemleri, şube ve ATM kira ödemeleri, şube personeli tarafından yapılan harcamalar, geçici hesapların tasfiyesi, şubedeki fiziki varlıkların mutabakatı gibi tüm işlemlerin merkeze çekilerek uygulamaya başlandığı; şubeler muhasebenin merkezileştirileceği, TİMER işlemlerinin genişletilerek yaygınlaştırılacağı düşünülerek ve şube ziyaretlerinden elde edilen bulgular da dikkate alınarak şube işlem hacimleri doğrultusunda şube operasyon kadroları için optimizasyon çalışmaları yapıldığı; davalı banka tarafından gerçekleştirilen yeniden yapılanma sonrasında şubelerin organizasyon yapısının değiştirilerek "Operasyon Servisi ve Cari Hesaplar Servisi" yapısının "Müşteri Hizmetleri Servisi" adı altında toplandığı, "Operasyon Yönetmeni" unvanının "Müşteri Hizmetleri Yönetmeni", "Cari Hesaplar Yetkilisi" unvanının Müşteri Hizmetleri Yetkilisi" olarak yeniden düzenlendiği, cari hesaplar kaynaklı işlemlerin "Müşteri Hizmetleri Servisi" adı altında "Müşteri Hizmetleri Yetkilisi" ve "Gişe Yetkili Yardımcısı" kadroları tarafından gerçekleştirilmeye başlandığı anlaşılmıştır. Tüm dosya içeriğine göre, davacının yeniden yapılanma öncesindeki görevi itibariyle yaptığı işlemlerin genel olarak şube mudi ve müşterilerine ait hesap açma, çekme, yatırma gibi hesap işlemleri, çek işlemleri, müşteri talimatları, gişe ve gişe destek işlemleri ile ilgili bildirim ve raporlama, kiralık kasalar gibi şube içerisinde yapılması gereken işlemler olduğu; yeni organizasyon sonrasında ise davacının görev yaptığı operasyon servisi ve dolayısıyla unvanı olan "Operasyon Yetkilisi" ünvanının lağvedildiği; keza cari hesaplar servisi de bu kapsamda kapatılarak yeni bir organizasyona geçildiği, yeni organizasyon yapısı içerisinde operasyon servisi ile cari hesaplar servisinin birleştirilerek müşteri hizmetleri servisi olarak tek servise düşürülmesi sebebi ile oluşan kadro fazlalığının bu unvandaki personelin işten çıkarılmasına neden olduğu, yeni organizasyon sonrasında iki servisin birleştirilmesiyle ihdas edilen müşteri hizmetleri servisinde mevcut müşteri hizmetleri yetkilisi kadrosuna başka bir işçinin atanması sonrasında şubede istihdam fazlası haline geldiği, yeni organizasyon yapısı içerisinde davacıyla birlikte diğer şubelerdeki aynı unvanlı personelin işten çıkarıldığı, davalı banka tarafından 2008 yılı itibarı ile organizasyon değişikliğine gidilerek, şubeler muhasebesinin merkezileşmesi uygulamasına başlandığı, bu sebeple şubelerin operasyon bölümünde çalışanların ihtiyaca göre diğer şubelere yönlendirildiği, davacı açısından ise şubesi için belirlenen operasyon norm kadro çalışması sonucu, aynı şubede pozisyona uygun bir kadro bulunmaması, İzmir ili içinde de operasyon yönetmeni ihtiyacı bulunmaması sebebi ile Akhisar şubesi operasyon servisi veya İstanbul"da kurulan TİMER"de görevlendirilme önerisinde bulunulduğu; her ne kadar bu öneriye ilişkin yazılı bir belge sunulmamışsa da dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının bir başka şubeye nakil önerisini kabul etmediği, bunun üzerine işveren tarafından davacının çalıştığı pozisyonun organizasyon şemasından çıkarılması ve İzmir ili içinde de operasyon yönetmeni ihtiyacı bulunmaması sebebiyle çalıştırılması mümkün olmadığından iş aktinin feshedildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece bu hususlar ve iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayandığı gözetilmeksizin davanın reddine karar vermek gerekirken olaya uygun düşmeyen gerekçeyle kabulüne karar verilmesi hatalı bulunmuştur. 4857 sayılı Kanun"un 20/3. maddesi gereğince Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
SONUÇ:
1-Yerel mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 60,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 19/01/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.