22. Hukuk Dairesi 2019/6685 E. , 2019/17079 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti :
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kurum bünyesinde 07.08.1992 tarihinden itibaren sözleşmeli personel olarak birbiri ardına yenilenen belirli süreli iş akitleri ile çalışmaya başladığını, bu çalışmasının kadroya geçtiği 2001 yılına kadar devam ettiğini, 2009 yılında emekli olduğunu, çalışmalarının ayda 11 ayı geçmesi nedeniyle mevsimlik çalışma olarak kabul edilemeyeceğini, 1475 sayılı Yasanın 14/2 maddesi gereğince işçinin aynı işverene bağlı olarak değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirilmesinin gerektiğini, kadrolu daimi işçi statüsüne geçirilmesine rağmen önceki çalışmalarının kıdem hesabında dikkate alınmadığını, yeni işe başlamış gibi başlangıç derece ve kademeden işe başlatıldığını, davalı İdarenen 2001 yılı öncesi geçen hizmet sürelerini kıdeme dahil etmeyerek düşük derece ve kademe üzerinden ücret ödeyerek, müvekkilinin emsal işçilere göre eksik ücret almasına neden olduğunu ve dolayısıyla ücrette adalet ve eşit davranma ilkesini ihlal ettiğini iddia ederek ücret farkı, yıpranma prim farkı, yasal ilave tediye farkı, akdi ilave tediye farkı ve kıdem tazminatı farkı alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti :
Davacı vekili, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının 02.02.2001 tarihinden itibaren daimi işçi statüsüne geçirildiğini, işçilerin mevsimlik hizmet sürelerinin sonraki dönemlerde yürürlüğe konulan toplu iş sözleşmelerinde derece ve kademelerinde değerlendirileceğine dair bir düzenlemenin bulunmadığını, tarafların toplu iş sözleşmelerini rızalarıyla imzaladıklarını, kademe ilerlemesi ve derece terfi işlemlerinin işçilere otomatik olarak verilen bir hak olmadığını, 01.01.2001-31.12.2012 tarihlerini kapsayan 9. dönem Toplu İş Sözleşmesinin 32. maddesinde bu tip intibakların nasıl yapılacağının açıkça belirtildiğini, davacının toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanabilmesi için ilgili dönemde sendika üyesi olmasının gerektiğini iddia ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti :
Mahkemece davanın kabulü hakında verilen 22.05.2015 tarihli ilk karar, davacı vekilinin temyiz başvurusu üzerine, Dairemizin 13.11.2017 tarihli 2015/20074 esas 2017/24770 karar sayılı kararı ile “Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.11.2015 tarihli, 2015/7-1115 esas ve 2015/2541 sayılı kararında geçici işçilikte geçen sürelerin daimi kadroya geçişte kademe ve derece intibakında dikkate alınması gerektiği kabul edildiğinden uygulama birliği, hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri uyarınca davanın kabulü ile davacının derece ve kademesinin yeniden belirlenerek varsa fark alacaklarının hüküm altına alınması için kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, belirsiz alacak davası olarak açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı davacı vekili yasal süresi içerinde temyiz etmiştir.
Gerekçe :
Usuli kazanılmış hak kavramı anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Usuli müktesep hak müessesesi H.M.K."nda düzenlenmiş olmamakla beraber davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir.
Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09/05/1960 T., 21/9; 04/02/1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir. (HGK.nun 12/07/2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03/12/2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.)
Bazı konuların bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi durumunda da usuli kazanılmış hak doğmuş olur. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez.Yani kesinleşmiş bu kısımlar o kısımlar lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak teşkil eder.
Somut olayda, bozma öncesi verilen karar, davacı tarafından temyiz başvurusu üzerine Dairemizin 13.11.2017 tarihli bozma ilamında yazılı gerekçelerle bozulmuştur. Mahkemenin bozma ilamına uyulmasına karar vermesi üzerine davacı yarına oluşan usuli kazanılmış hak ilkesi gözetildiğinde, artık davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, aksi kanaatle hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Her ne kadar Dairemizin, niteliği gereği davacı tarafından belirlenmesi mümkün bulunan bir kısım alacak taleplerinin belirsiz alacak davasına konu edilemeyeği yönünde emsal kararları bulunmakta ise de, dava konusu uyuşmazlığa özgü nitelikteki benzer davalar yönünden, bu kabilden uyuşmazlıklara münhasır olarak Hukuk Genel Kurulu kararı gereğince “..uygulama birliği, hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri uyarınca” davaların kabulü gerektiği yönünde, bozma kararları verilmektedir. Nitekim Dairemiz bozma ilamında “...geçici işçilikte geçen sürenin sürekli işçi kadrosuna geçirilen dönemde kademe ve dereceye esas alınmamasının protokole uygun olduğundan bahisle Dairemizin emsal bozma kararları olmakla birlikte Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun konuya ilişkin 11.11.2015 tarihli 2015/7-1115 esas ve 2015/2541 sayılı kararında geçici işçilikte geçen sürelerin daimi kadroya geçişte derece ve kademe intibakında dikkate alınması gerektiği kabul edildiğinden ..” şeklinde bozma sebebine yer verilmiştir. Bu durumda usuli kazanılmış ilkesi göz önüne alınarak bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmesi, uyuşmazlık konusu alacak talepleri hakkında işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.