
Esas No: 2018/7652
Karar No: 2022/1966
Karar Tarihi: 22.02.2022
Danıştay 6. Daire 2018/7652 Esas 2022/1966 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2018/7652 E. , 2022/1966 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2018/7652
Karar No : 2022/1966
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1- ... (müteveffa) 2- ... (müteveffa)
3- ... 4-...
5- ...(müteveffa) 6- ...
VEKİLLERİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- ... Bakanlığı - ANKARA
VEKİLİ : Av....
İl Sağlık Müdürlüğü - ...
2- ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
3- ... Belediye Başkanlığı - ANKARA
VEKİLİ : Av. ... - Aynı yerde
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara İli, Sincan İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın imar planında "hastane alanı" olarak ayrılmasına rağmen kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının belirsiz süreli olarak kısıtlandığından bahisle, taşınmaz bedeli olarak 1.000,00-TL'nin (ıslah sonrası 189.110,25-TL) dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tazmini istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; davanın kabulü yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 31/10/2016 tarih ve E:2016/4706, K:2016/6321 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak davacıların hissedarı olduğu taşınmaza ilişkin olarak Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi 'nin ... tarih ve ... sayılı kararı ile "özel amaçla kullanılabilir" notu eklenmesi nedeniyle 3194 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca, imar planının yürürlüğe girmesinden itibaren planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programının belediyece hazırlanması ve bunun sonucunda taşınmazının kamulaştırılması gibi bir zorunluğun ortadan kalktığı, imar planıyla belirlenen koşullar dahilinde mülk sahipleri veya devir suretiyle 3. kişiler tarafından yapılaşma hakkının kullanılabileceği, dolayısıyla davacının hak mahrumiyetine yol açacak biçimde mülkiyet hakkının belirsiz bir süre kısıtlandığından söz edilemeyeceğinden imar planında taşınmazın kamusal hizmete ayrılmakla mülkiyet hakkının belirsiz süre kısıtlandığı iddiasına dayalı tazminat isteminin reddi gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, mülkiyet hakkının ancak kanunla sınırlandırılabileceği, haksız olarak el konulma tarihinden bu yana 20 yıl geçtiği, mülkiyet hakkının özüne dokunmak suretiyle ihlal edildiği, özel amaçla kullanılabilir demenin kısıtlama yapıldığının ve başkaca bir amaç için kullanılamayacağının açık bir göstergesi olduğu, kendilerine zorla özel hastane yapmaktan başkaca bir yol bırakmadığı, benzer dosyalarda esas hakkında karar verme olanağı bulunmadığı yönünde kararlar verildiği belirtilerek, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :
1- Davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından; idarelerinin davaya konu taşınmazın kamulaştırılmasına ilişkin görev ve sorumluluğunun bulunmadığı, taşınmazın özel amaçla kullanıma uygun olduğu, mülkiyet hakkının kısıtlanmasının somut olayda söz konusu olmadığı belirtilerek, istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
2- Davalı Sağlık Bakanlığı ile Sincan Belediye Başkanlığı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ....'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Ankara İli, Sincan İlçesi, ... Mahallesi, ... ada ... parselde bulunan taşınmazda davacıların 840,49 m² hissesi bulunduğu, Sincan Belediye Meclisinin ... tarih ve ... sayılı kararı ile imar planı kapsamında "Hastane Alanı" olarak ayrılmasına rağmen, davalı idareler tarafından kullanım amacı doğrultusunda kamulaştırma görevinin yerine getirilmeyerek mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere taşınmazın değerine karşılık 1.000,00-TL'nin (ıslah sonrası 189.110,25-TL) dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununun 04.07.2019 tarihli değişiklikle getirilen "İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler" başlıklı 13. maddesinde; "Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle,
ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
" düzenlemesi yer almaktadır.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun "Büyükşehir, İlçe ve İlk Kademe Belediyelerinin Görev ve Sorumlulukları" başlıklı 7. maddesinin , 1 fıkrasının (b) bendinde; çevre düzeni plânına uygun olmak kaydıyla, büyükşehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde 1/5000 ile 1/25000 arasındaki her ölçekte nazım imar plânını yapmak, yaptırmak ve onaylayarak uygulamak; büyükşehir içindeki belediyelerin nazım plâna uygun olarak hazırlayacakları uygulama imar plânlarını, bu plânlarda yapılacak değişiklikleri, parselasyon planlarını ve imar ıslah plânlarını aynen veya değiştirerek onaylamak ve uygulanmasını denetlemek; nazım imar plânının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde uygulama imar plânlarını ve parselasyon plânlarını yapmayan ilçe ve ilk kademe belediyelerinin uygulama imar plânlarını ve parselasyon plânlarını yapmak veya yaptırmak, büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik" başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasında, dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verileceği, dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararının kendiliğinden hükümsüz kalacağı hükmü yer almış, aynı maddenin 2. fıkrasında da, yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçelerin iptal edileceği belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; davacılardan ...'nın 14/09/2020 tarihinde, ...'ın 12/10/2020 tarihinde, ...'ın 19/12/2019 tarihinde, ...'nın 30/08/2018 tarihinde ve ...'nın ise 08/07/2017 tarihinde, vefat ettikleri Merkezi Nüfus İdaresi Sisteminden (MERNİS) alınan nüfus kayıt örneğinden anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Mahkemesince yukarıda yer verilen 2577 sayılı Kanunun 26. maddesi uyarınca, dava konusu tazminat istemi hakkında davayı takip hakkı kendisine geçen davacıların mirasçılarının davayı takip edip etmeyeceklerinin saptanması amacıyla dosyanın işlemden kaldırılması, 26. maddede belirlenen süre içerisinde mirasçılar tarafından dosyanın takip edilmesi durumunda ise mirasçılar davaya dahil edilerek, aksi halde sadece diğer davacı yönünden davanın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Müteveffa davacıların mirasçıları tarafından davaya devam edildiği takdirde;
Anayasa Mahkemesince 13.10.2020 tarihli, Başvuru no:2018/25885 sayılı ... kararında,"Anayasa Mahkemesince 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu hükümlerine dayalı olan müdahalenin kanunilik ölçütünü taşıdığı değerlendirilmiş, ayrıca arazi ve arsaların düzenlemesi sırasında taşınmazın imar durumunun belirlenmesi yönündeki müdahalenin kamu yararına dayalı meşru bir amacının bulunduğu açıklanmıştır (Orhan Sütlü, §§ 28-31). Ölçülülük yönünden yapılan değerlendirmede ise uyuşmazlığa konu taşınmazın sağlık alanı olarak belirlenen imar durumu sonradan özel sağlık alanına dönüştürülerek taşınmazın kamu hizmeti alanına ayrılmasından vazgeçilmiş olduğu ve söz konusu müdahalenin taşınmazın özel amaçlarla kullanımını engellemediği vurgulanmıştır. Diğer taraftan başvurucunun imar planı değişikliğine karşı dava açma imkânının olduğu ve ayrıca imar durumu değiştirilinceye kadar olan dönem için başvuruya konu davada bir tazminat talebinin de bulunmadığı dikkate alınarak müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği kanaatine ulaşılmıştır. Bu sebeple müdahalenin, içerdiği kamu yararı amacı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı ve müdahalenin ölçülü olduğu kabul edilmiştir (Orhan Sütlü,§§ 32-43).
Somut başvuruda da bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durumun söz konusu olmadığı sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun, imar planı değişikliğine karşı dava açma imkânının olduğu ve ayrıca imar durumu değiştirilinceye kadar olan dönem için başvuruya konu davada bir tazminat talebinin de bulunmadığı dikkate alındığında müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği anlaşılmaktadır. Bu durumda müdahalenin içerdiği kamu yararı amacı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı ve müdahalenin ölçülü olduğu değerlendirilmiştir.
Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir." denilmiştir.
Yukarıda anılan 13.10.2020 tarihli, Başvuru no: ... sayılı ... kararında Anayasa Mahkemesi, imar planında sağlık alanında olan taşınmazın sonradan imar planında özel sağlık alanına alınması durumunda taşınmazın kamu hizmeti alanına ayrılmasından vazgeçilmiş olduğunu, söz konusu müdahalenin taşınmazın özel amaçlarla kullanımını engellemediğini, diğer taraftan başvurucunun imar planı değişikliğine karşı dava açma imkânının olduğunu, ayrıca imar durumu değiştirilinceye kadar olan dönem için başvuruya konu davada bir tazminat talebinin de bulunmadığı dikkate alınarak müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği kanaatine ulaşmıştır.
Uyuşmazlıkta, taşınmazın imar planında "hastane alanı" olarak belirlenmiş iken, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin ... tarihli ve ... sayılı (Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının 03.04.2018 tarihli yazısında Genel Nazım İmar Plan Notu olduğu belirtilen) kararıyla, plana "özel amaçla kullanılabilir" notu eklendiği, Sincan Belediye Başkanlığı'nın 22.03.2018 tarihli yazısında ise davaya konu taşınmazın onaylı imar planında ''hastane alanı'' olarak ayrıldığı, özel ibaresi bulunmadığının belirtildiği anlaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesinin özel sağlık alanı ile ilgili yukarıda anılan 13.10.2020 tarihli, Başvuru no: ... sayılı ... kararı gözönünde bulundurulduğunda dava konusu taşınmazın yürürlükteki uygulama imar planındaki durumunun göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, uyuşmazlık konusu taşınmaza ilişkin ''özel amaçla kullanılabilir'' notunun eklendiği ve Genel Nazım İmar Plan Notu mahiyetinde olduğu bildirilen Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin ... tarihli ve ... sayılı kararı sonrasında, 1/1000 ölçekli uygulama imar planının, 1/5000 ölçekli üst kademe plana uygun hale getirilip getirilmediği, kullanım amacının imar planında özel hastane alanı kullanımının getirildiği imar planı değişikliğine dava açılıp açılmadığı, açılmış ise sonuçlanıp sonuçlanmadığı, yürürlükte olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planında hangi kullanım alanında kaldığı ve tapunun güncel mülkiyet durumu da araştırılarak elde edilen sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davanın reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacıların temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 22/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.