(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2011/5077 E. , 2012/387 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davalı işyerinde Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini, belirterek feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, davacının iş sözleşmesinin; Yönetim Kurulu başkanın Genel Kurul toplantısında konuşma yaptığı sırada hakaret içeren söz ve davranışları ile uygunsuz hareketlerinden dolayı 4857 sayılı Yasanın 25/ll-b ve d bentleri uyarınca haklı nedenle yönetim kurulunun 26/10/2009 tarihli kararı ile feshedildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davacının iş sözleşmesinin feshine gerekçe gösterilen genel Kurul toplantısına ilişkin CD çözümünden davacının iddia edildiği şekilde iş sözleşmesinin haklı nedenle feshini gerektirir bir eyleminin tespit edilemediği bu durumda davalı işverenin feshin geçerli nedene dayandığını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri her şeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart
aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18’nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu’nun 18’nci maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir. Ancak işletmeye bağlı bir işyerinde, bu işyerinin tümünü sevk ve idare eden, ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Dairemizin uygulaması da bu yöndedir. (26/05/2008 gün ve 2007/35929-2008/12484 sayılı karar).
Dosya içeriğine göre somut uyuşmazlıkta davacının 1989 yılında davalı kurumda müfettiş yardımcısı olarak işe başladığı uzun yıllar Teftiş Kurulunun müfettişlik ve teftiş kurulu başkanlığı dahil değişik birimlerinde görev yaptığı ancak davalı şirket Genel Müdürlüğünün 06/07/2008 tarih ve 1581/14 sayılı kararı ile Ordu Yağ Sanayi A.Ş. genel müdürü olarak görev yapan davacının Fiskobirlik Genel Müdür Yardımcılığına asaleten atanmasına karar verildiği ve iş aktinin fesih tarihi olan 28/10/2009 tarihi itibariyle genel müdür yardımcısı olduğu tartışmasızdır. Mevcut delillere göre davacının fesih tarihinde işletmenin bütünü sevk ve idare eden genel müdür yardımcısı konumunda olup İş Kanunun 18/2. maddesi uyarınca iş güvencesi kapsamında bulunmadığından, bilirkişinin müfettiş olan davacının davalı kurumun Teftiş Yönetmeliğinin 33. maddesi uyarınca müfettişlerin başka göreve atanması halinde müfettişlik haklarını koruyacaklarının hüküm altına alındığı fesih sırasında salt genel müdür yardımcısı olmasının müfettişlik ünvanının verdiği haklara halel getirmeyeceği bu nedenle iş güvencesi kapsamı dışında tutulmasının mümkün olmadığı yönündeki görüşünde isabet yoktur. Mahkemece davacın iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir .
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca mahkeme kararı bozularak Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1. Mahkeme kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE
3. Peşin harcın mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına
4. Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 120,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6. Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 23/01/2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
.