Esas No: 2017/4631
Karar No: 2018/9095
Karar Tarihi: 20.11.2018
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/4631 Esas 2018/9095 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : .... .... Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine davacı vekilince ... kanun yoluna başvurulmuştur.
.... Mahkemesince, davacı vekilinin ... başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
.... Mahkemesi kararının, süresi içinde temyizen incelenmesi davacı vekilince ....lı olarak istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin ....ya tabi olduğu anlaşılmış ve .... için 27/11/2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. .... günü davacı vekili Avukat ... geldi. Davalılar adına kimse gelmedi. ....ya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra ....ya son verilerek aynı gün düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
A) Davacı İstemi;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalılar tarafından işletilen taşocağı işyerinde çalışmakta iken iş kazası geçirerek yaralandığını ileri sürerek 75.000 TL maddi, 200.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiştir.
B) Davalı Cevabı;
Davalılar ..... San. ve Ticaret Ltd. Şti ve .....San. ve Ticaret Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını,..... San. ve Ticaret Ltd. Şti yönünden husumet itirazlarının bulunduğunu, uyuşmazlık konusu kazanın davacının ..... San. ve Ticaret Ltd. Şti çalışırken meydana geldiğini, iş kazasının oluşumunda işçinin tam kusurlu olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep edilmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
Davalılar ....... ve Tic. A.Ş. ve.... San. ve Tic. Ltd. Şti. açısından kusurları bulunmadığından bahisle davanın reddine, davalı ..... San. ve Ticaret Ltd. Şti açısından ise 24.131,20 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatı adı geçen davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
GEREKÇE
"Davacının çalıştığı taş ocağında ruhsat sahibi olmaları nedeni ile.... Şirketleri hakkında dava açıldığı görülmüşse de; iş kazasını davacının çalıştığı taş ocağından 1.5 km uzakta ki şantiye de ve davacının sigortalı olarak çalıştığı Berberoğlu Şirketine ait traktörü kullandığı sırada meydana geldiği, gerek iş kazasına ilişkin tahkikat evrakından, gerek mahkememizce aldırılan 3 kişilik uzman bilirkişi heyet raporundan anılan iki davalının anılan iş kazasında kusurlarının bulunmadığı anlaşılmakla her iki davalı hakkında ki davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı işçinin geçirdiği iş kazası sonucu %25.20 oranında malul olacak şekilde yaralandığı, maluliyetinin de kesinleştiği uyuşmazlık konusu değildir. İş kazasına ilişkin tahkikat raporunda davalı işverene %90 , davacı işçiye %10 oranında kusur verildiği görülmüş, mahkememizce aldırılan 3 kişilik uzman bilirkişi heyeti raporunda ise; meydana gelen iş kazasında davalı işverenin %80 , davacının %20 oranında kusurunun bulunduğu belirtilmiştir. Tahkikat raporunun tek kişi tarafaından düzenlenmesi, mahkememizce aldırılan raporun uzman ve üç kişilik bilirkişi heyetince gerekçeli, somut olay ve mevzuata uygun şekilde düzenlendiği görülmekle itibar edilmiştir.
Aldırılan hesap raporundan da davacının karşılanmayan maddi zararının 24.131,20 TL olduğu, aylık ücretinin davacının dava dilekçesine eklediği iş müfettişinin resmi tüm kayıt ve defterleri inceleyek tespit ettiği gibi asgari ücret olduğu, esasen davacının kaza geçirdiği iş yerine .... 2004 tarihinde girerek çalışmaya başladığı, henüz bir yıl tamamlanmadan 11/03/2005 tarihinde iş kazasının meydana geldiği, yaptığı işin niteliği, kıdemi ve yazılı kayıtlara göre asgari ücret aldığı anlaşılmış, 05/05/2015 tarihinde açılan bu davada mahkememizce aldırılan kusur ve hesap raporlarına itibar edilerek, tarafların tüm delilleri toplanarak, itibar edilmeyen olsa da tüm delilleri değerlendirilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."
D) .... Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
Davacı vekilinin ... başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
GEREKÇE
"Davacı vekili süre tutum dilekçesi ile ... kanunu yoluna başvurmuştur.Gerekçeli karar davacı tarafa 04/04/2017 tarihinde de tebliğ edilmiş ise de, gerekçeli ... dilekçesi yasada öngörülen 8 günlük süre dolduktan sonra 10/05/2017 tarihinde ibraz edilmiştir.
Davacının ... başvurusuna ilişkin yapılan incelemede; yukarıda belirtildiği üzere ilgili yerel mahkeme kararına ilişkin süresi içerisinde ibraz edilen süre tutum dilekçesi ile ... kanun yoluna başvurmuş ise de gerekçeli kararın tebliğden itibaren öngörülen 8 günlük süre içerisinde gerekçeli ... dilekçesinin sunulmadığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK "nun 342/2-e maddesinde ... dilekçesinde başvuru sebepleri ve gerekçesinin gösterilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Aynı Yasanın 355. maddesinde ise, ... incelemesinin ... dilekçesinde belirtilen sebepler sınırlı olarak yapılacağı, ancak kamu düzenine aykırılık hallerinin resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; davacının ... kanun yoluna başvuru için öngörülen 8 günlük süre yasal süre içerisinde ibraz ettiği ... başvuru dilekçesinde, ... sebepleri ile gerekçesinin gösterilmediği dikkate alınarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi kararının kamu düzenine aykırı bulunmadığı görülmüş ve davacının ... başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıda yazılı şekilde hüküm oluşturulmuştur."
E) Temyiz Nedenleri;
Davacı taraf temyiz dilekçesinde, davacı kazalının kusursuz olduğunu, davalı tarafa verilen kusurun az olduğunu, ....... ve Tic. A.Ş. ile.... San. ve Tic. Ltd. Şti. açısından davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, ....... Bakanlığı"nın kusuru bulunmasa da üst işveren olarak sorumlu olduğunu, Kusur raporu ve tahkikat raporu arasında çelişki bulunduğunu, hüküm altına alınan manevi tazminatın az olduğunu, ücretin hatalı tespit edildiğini, gelir birleşmesinin söz konusu olduğunu, davacının 2011 yılında yaşlılık aylığı almaya başladığını, bu nedenle ilk peşin sermaye değerinin özel olarak tespit edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava, iş kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davacı tarafın kendilerine gerekçeli karar tebliğ edilmeden süre tutum dilekçesi ile ... kanun yoluna başvurduğu, gerekçeli kararın kendilerine 04/04/2017 tarihinde tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin 10/05/2017 tarihinde gerekçeli ... dilekçesini ibraz ettiği anlaşılmaktadır.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 5521 sayılı.......leri Kanunu"nun 8/2. maddesine göre “... yoluna başvurma süresi, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür”. Aynı kanunun 15. maddesinde bu kanunda açıklık bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağına işaret edilmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321.maddesinin 2. fıkrasına göre ise kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur. (.... Mahkemesi Başkanlığı’nın (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir)
Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. 5521 sayılı Kanun‘un 8.maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal“ olarak anlaşılması zorunludur.
Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veya gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde dahi, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanmaları mümkün olduğundan, bu gibi hallerde bile gerekçeli kararın taraflara tebliği gerekir.
Öte yandan 6100 sayılı HMK’nda ... gerekçelerinin bildirilmesi için başvuran tarafı sınırlandıran bir hukuki düzenleme yer almamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19/09/2018 tarih ve 2018/9-584 E- 2018/1332 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 1982 ....sının “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36’ncı maddesi uyarınca, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” Ayrıca ....nın 90’ıncı maddesinin son fıkrasında usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğu, bunlar hakkında ....ya aykırılık iddiası ile .... Mahkemesine başvurulamayacağı, temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı ifade edilmiştir.
Bu bağlamda ülkemizin de taraf olduğu........ Sözleşmesinin (....) 6’ncı maddesinde adil yargılanma hakkı ayrıntılı yer almış olup, gerek .... gerekse .... düzenlemelerine koşut olarak da 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 27’nci maddesinde hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiştir.
HMK"nın 27’nci maddesi uyarınca;
"(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir".
Hukuki dinlenilme hakkı çoğunlukla "iddia ve savunma hakkı" olarak bilinmektedir. Ancak bu hak iddia ve savunma hakkı kavramına göre daha geniş ve üst bir kavramdır.
Hakkın temel unsurları maddede tek tek belirtilmiş, böylece uygulamada bu temel yargısal hak konusundaki tereddütlerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Bunlardan ilki “bilgilenme hakkı” dır. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerek karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hak sahibinin kendisi ile ilgili yargılama ve yargılamanın içeriği hakkında tam bir şekilde bilgi sahibi olması sağlanmalıdır. Tarafın bilgi sahibi olmadığı işlemler, belge ve bilgiler yargılamada esas alınamaz. Bilgilenmenin şekli bakımından, hukuki dinlenilme hakkına uygun davranılmalı, ilgilinin bilgilenmesi şeklen değil, gerçek anlamda sağlanmaya çalışılmalıdır.
Bu hakkın ikinci unsuru, “açıklama ve ispat hakkı”dır. Taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahiptirler. Her iki taraf da bu haktan eşit şekilde yararlanırlar. Bu durum "silahların eşitliği ilkesi" olarak da ifade edilmektedir......... Sözleşmesi’nin (....) adil yargılanma hakkını düzenleyen 6’ncı maddesinin birinci bendinin ilk cümlesinde yer alan silahların eşitliği ilkesi, yine ....’ne göre, mahkeme önünde sahip olunan hak ve vecibeler bakımından taraflar arasında tam bir eşitliğin bulunması ve bu dengenin bütün yargılama boyunca korunmasıdır. Başka bir deyişle, silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarından birini diğeri karşısında avantajsız bir duruma düşürmeyecek şekilde her iki tarafın deliller de dâhil olmak üzere, iddia ve savunmasını ortaya koymak için makul bir olanağa sahip olması, tarafların denge içinde olması demektir. Söz konusu ilke tarafların usulüne uygun olarak mahkemenin önüne gelmelerini sağlayan tebligat işlemi açısından da önemlidir. Çünkü ancak hukuka uygun bir usulde gerçekleşen tebligat üzerine, durumdan haberdar olan taraflar iddia ve savunmalarını eşit şekilde yapabileceklerdir.
Hukuki dinlenilme hakkının üçüncü unsuru, “tarafların iddia ve savunmalarını yargı organlarının tam olarak dikkate alıp değerlendirmesi”dir. Bu değerlendirmenin de karar gerekçesinde yapılması gerekir (6100 sayılı HMK’nın gerekçesi m. 32). Yargılama bakımından, sadece bir tarafın dinlenip diğerinin dinlenmemesi, tek yönlü karar verilmesi demektir. Yargılamada yer alan taraflar yargılamanın objesi değil, süjesidir. Hukukî dinlenilme hakkı doğru karar verilmesinin garantisidir; bu nedenle, haksızlığa karşı koyabilme imkânı tanır. Bu hak, hukuk devletinin, insan onurunun korunması ve eşitlik ilkesinin, hak arama özgürlüğünün, adil yargılanma hakkının bir gereğidir.
Bütün bu açıklamalar doğrultusunda, davacı vekilinin gerekçeli kararın tebliğinden önce ... yoluna başvurduklarına dair süre tutum dilekçesi ile kararı ... ettiklerini beyan ettiğinin anlaşılmasına göre, .... Mahkemesinin ... başvurusunu incelediği 07/06/2017 tarihi itibariyle dosya kapsamına girmiş ve davacı tarafından ilk derece mahkemesi gerekçeli kararının tebliği tarihinden itibaren makul bir süre içerisinde verilmiş bulunan gerekçeli ... dilekçesi değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davacı tarafın gerekçeli ... dilekçesini süresinde ibraz etmediği ve ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık da bulunmadığından bahisle ... isteminin esastan reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve .... Mahkemesi kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan .... Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı, 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın davacı tarafın gerekçeli ... dilekçesi değerlendirilmek üzere .... Mahkemesine gönderilmesine, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, davacı yararına takdir edilen 1.630,00TL .... Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20/11/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.