(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2011/4994 E. , 2012/621 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının 12/09/1998-04/03/2009 tarihleri arasında davalı şirkette Bursa bölgesi ürün satış uzmanı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin 04/03/2009 tarihli bildirim ile performans düşüklüğü gerekçesiyle tek taraflı olarak feshedildiğini, fesih gerekçesi olarak ileri sürülen performans düşüklüğü ve yetersizlik durumunun gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğine, işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili davacının performansının düşük olması nedeniyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi gereğince geçerli nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece fesihte ileri sürülen nedenlerin işverence kanıtlanamadığı gerekçesiyle kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davacı ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Yargılama giderlerinden sayılan ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 323, Avukatlık Kanunu’nun 169 ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 1. maddelerinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin; haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması hukukun genel kurallarındandır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun, yargılama giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletilmesine ilişkin 326. maddesi bu ilkeye dayanmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297, 298. maddeleri uyarınca hükmün, taraflara yönelik olarak kurulması gerekir. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir. Her iki tarafın kısmen haklı kısmen haksız çıkması durumunda, her iki tarafta vekalet ücretinden sorumlu tutulacak, vekalet ücreti kabul edilen miktara göre davacı yararına, reddedilen miktara göre ise davalı yararına hüküm altına alınacaktır.
Vekalet ücretinin, her yıl Aralık ayında Türkiye Barolar Birliği tarafından yayımlanan ve Adalet Bakanlığı tarafından onaylanan Avukatlık Ücret Tarifesindeki hükümlere ve oranlara göre belirlenmesi gerekir.
Avukatlık (vekalet) ücreti Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323-ğ maddesinde açıkça belirtildiği yargılama giderlerindendir. Vekalet ücreti de, diğer yargılama giderleri gibi müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı feri haklardandır. Feri hakların sonuçlandırılması ve karara bağlanması, asıl hakkın sonuçlandırılmasına ve karar verilmesine bağlı olacaktır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesine göre, hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır. Bu nedenle davaların birleştirilmesi durumunda, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle hüküm kısmında her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekalet ücretleri ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması gereklidir.
Somut olayda davanın kabulüne karar verilerek davacı vekili için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 575,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına karar tarihindeki yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 1.000,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken mahkemece 575,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı ise de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK’nun 370/2. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararda hüküm fıkrasının 6. bendindeki “Davacı vekili için takdir edilen ve karar tarihinde yürürlükte olan AA.Ü.T.uyarınca tayin ve tesbit olunan 575,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı taraftan tahsil edilip davacı tarafa verilmesine,”cümlesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine “Davacı vekili için takdir edilen ve karar tarihinde yürürlükte olan AA.Ü.T.uyarınca tayin ve tespit olunan 1.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı taraftan tahsil edilip davacı tarafa verilmesine” cümlesinin hüküm fıkrasına eklenmesi suretiyle hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin 4,00 TL"nın davacıya arta kalanın davalıya yükletilmesine 26/01/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.