14. Hukuk Dairesi 2016/8151 E. , 2019/6026 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.09.2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 344 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, davalı ile fiili taksim anlaşması yaptıklarını, kendi payına düşen kısımda 180 adet meyve ağacının bulunduğunu belirterek adı geçen taşınmazın öncelikle aynen taksimini, mümkün olmadığı takdirde üzerindeki muhdesatlar da dikkate alınarak taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının muhdesat iddiasına karşı bir itirazının olmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile “dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 344 No"lu parsel üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine, bu parsel üzerinde bulunan muhdesatların davacıya ait olduğunun kabulü ile, bu muhdesatlar bakımından satışın 10/03/2016 tarihli keşif sırasında hazır bulunmuş olan bilirkişilerce verilen raporda gösterilen oranlar doğrultusunda satılmasına, satıştan elde edilecek paradan arza isabet eden kısmın taraflara tapudaki payları oranında paylaştırılmasına, parsel üzerindeki muhdesat bedellerinin ait olduğu kabul edilen davacı ..."a ödenmesine” karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Somut olaya gelindiğinde; mahkemece, mahallinde yapılan keşif sonrası hazırlanan 10.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda; tarlanın değeri: 1.123.200,00TL, muhdesatın değeri: 53.950,00TL ve taşınmazın üzerindeki tüm unsurlarıyla birlikte değeri: 1.177.150,00TL bedelinde tespit edilip muhdesat değerinin, taşınmazın toplam değerine oranı % 4,58 olarak hesaplanmışsa da bu hesabın hatalı olduğu anlaşılmıştır.
O halde mahkemece, bilirkişi raporunu hazırlayan aynı bilirkişilerden ek rapor alınarak muhdesat oranlaması doğru bir şekilde hesaplandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, hatalı bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 30.09.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.