Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3150
Karar No: 2019/5614
Karar Tarihi: 04.11.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/3150 Esas 2019/5614 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2019/3150 E.  ,  2019/5614 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, 5737 Sayılı Yasanın 17.maddesine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, ... Vakfından “kargir oda” vasıflı ... ada ... kapı numaralı taşınmazın 12/192 payı ...: ... adına kayıtlı iken davalı Hazine tarafından açılan dava sonucunda kayıt malikinin gaipliğine ve davalı Hazine adına tesciline karar verildiğini; oysa ki 5737 Sayılı Yasanın 17. maddesi uyarınca taşınmazın vakfı adına tescili gerektiğini ileri sürerek dava konusu ... ada ... kapı numaralı taşınmazın 12/192 payının Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile vakfı adına tescilini istemiştir.
    Davalı, taşınmazın hükmen Hazine adına tescil edildiğini, vakfın niteliğinin araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, 5737 Sayılı Yasanın 17. maddesindeki koşulların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, eksiğin giderilmesi suretiyle getirilen kayıtlardan; dava konusu ... ada BOŞ parsel sayılı kargir oda vasıflı taşınmazın 24.12.1954 tarihli kadastro tutanağında taşınmazın nevinde ... Vakfı şerhinin bulunduğu, taşınmazın 5/6 payının ..., 1/6 payının ... adına tespit gördüğü, güncel tapu kaydında ise vakıf şerhinin terkin edilmiş olup kütük sayfasında ... kızı ... adına 12/192 payın 22.11.1956 tarihli kadastro işlemiyle tescil edildiğinin anlaşılması üzerine kayıtlar arasındaki bu farklılığın sebebinin Dairece 31.05.2017 ve 26.09.2018 tarihli geri çevirme kararları ile sorulduğu, geri çevirme üzerine tapu müdürlüğünce ...ada BOŞ parsel sayılı ... kapı numaralı taşınmazda 17.01.2011 tarih 1074 yevmiye ile terkin edilen vakıf şerhine ilişkin belgeye rastlanmadığının bildirildiği ve gönderilen kütük sayfasında taşınmazın 5/6 payının ..., 1/6 payının ... adına 20.04.1937 tarihli kadastro işlemiyle tescil edildiği ve ... Vakfından şerhinin bulunduğu; Dairece en son 19.12.2018 tarihli geri çevirme kararı ile dava konusu taşınmazın tedavül kayıtlarındaki farklılığın açıklığa kavuşturulması ve vakıf şerhinin terkin edilip edilmediğinin tespiti ile terkin edilmiş ise ilgili kayıtların gönderilmesinin istenilmesi üzerine tapu müdürlüğünce, dava konusu ... ada BOŞ parsel sayılı taşınmazın kayıtlarında ... kızı ... adına rastlanmadığının bildirildiği ve gönderilen kütük sayfası ile tapu kaydında taşınmazın 5/6 payının ..., 1/6 payının ... adına 20.04.1937 tarihli kadastro işlemiyle tescil edildiği ve ... Vakfından şerhine yer verildiğinin görüldüğü, geri çevirme üzerine davacı tarafça taşınmazda dava dışı ... adına kayıtlı pay ile ilgili terkin işlemi yapılırken sehven taşınmazın tamamı üzerinden vakıf şerhinin terkin edildiğinin bildirildiği, dosya arasına alınan ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/527 Esas 1999/222 Karar sayılı dosyasında ... kızı ...’nin gaipliğine ve ... ada ... ve ... kapı numaralı taşınmazlardaki 12/192’şer payının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilip kararın temyiz edilmeksizin 14.09.1999 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından sunulan ... 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.12.1999 tarih 1998/445 Esas 1999/629 Karar sayılı kararına göre de yine ... kızı ...’nin gaipliğine ve ... ada ... kapı numaralı taşınmazdaki 12/192 payının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilip kararın temyiz edilmeksizin 21.01.2000 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; Vakıf Hukukumuzda, İcareteynli ve mukataalı vakıfların kuru mülkiyeti (rekabesi) vakfa, kullanma (tasarruf) hakkı ise mutasarrıfa ait bulunmakta, mutasarrıfın bu hakkı ölmesi üzerine mirasçılarına intikal etmekteydi. Mutasarrıfın mirasçısının bulunmaması halinde ise vakıf mal mahlulen vakfına dönmekteydi. Ne varki, Medeni Kanunun kabulünden sonra aynı taşınmaz üzerinde kuru mülkiyet (rekabe) hakkı ile mirasçılara kalan, nesilden nesile geçen tasarruf hakkı gibi iki hakkın varlığı getirilen yeni mülkiyet kuralları ile bağdaşı görülmemiş, vaki vakıf hukukumuzu yeniden düzenleme, Medeni Kanunun kabul ettiği mülkiyet rejimine uyarlama zorunluluğu doğmuştur. Bu amaçla 2762 sayılı Vakıflar Yasası 5.6.l935 tarihinde kabul edilmiş, 13.6.1935 tarihinde yayınlanmış, 6 ay sonra 13.12.1935 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. Söz konusu kanun ile vakıf taşınmazların icareteyn ve mukataya bağlanması yasaklanmış, daha önce kurulmuş bu tür vakıfların tasfiyesi yoluna gidilmiştir. Söz konusu yasanın özellikle 27, 29 ve 30 maddelerinde özetle (.. mukataalı toprakların ve icareteynli taşınmazların mülkiyetinin yirmi misli bir taviz karşılığında mutasarrıfına geçirileceği on yıl içerisinde taviz vermek yoluyla icareteyn veya mukataa kayıtları terkin edilmemiş olanların mülkiyetinin ise on yıl sonunda kendiliğinden mutasarrıfına geçeceği ve vakfın hakkının ivaza dönüşeceği ) hükme bağlanmıştır. Görülen luzüm üzerine 13.6.1945 tarih 4755 sayılı yasa ile bu süre 13.12.1955 tarihine kadar on yıl daha uzatılmıştır. Anılan bu vakıf yasalarının hükümlerine göre taviz bedeli ödendikten veya taviz bedeli ödenmese dahi öngörülen yirmi yıllık süre geçtikten sonra vakıf taşınmazların tam mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş, diğer bir söyleyişle vakıf taşınmaz özel mülk, mutasarrıf malik olmuştur. Mutasarrıf iken malik olan kişilerin mirasçı bırakmadan ölmeleri üzerine taşınmazları M.K"nun 501. (eski 448.Md.) maddesi uyarınca son mirasçı sıfatıyla Hazineye kalmıştır. Ancak, yasa koyucu öncesi vakıf olan taşınmazların vakfına (aslına)dönmesini daha uygun görmüş,bazı ayrıcalıklar dışında, Hazineye intikal yolunu kapatmak istemiştir. İşte bu nedenle 22.9.1983 tarih 2888 sayılı yasanın 2. maddesiyle 2762 sayılı yasanın 29. maddesini değiştirip ayrıca ikinci bir fıkra ekliyerek Medeni Kanunun 501.maddesinin Hazinenin mirasçı olacağı yönündeki genel hükmünden ayrılmış " mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu yasanın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edip de bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunanlar ayrık bırakılarak işlenmemiş olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği " kuralını getirmiştir. Yukarıda belirtilen yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, 2888 sayılı yasanın yürürlük tarihi 24.9.1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların Hazineye geçmesine yasal olanağın kalmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Öte yandan, daha önce Hazine üzerine oluşan tapu kayıtlarının iptal edilememesi için de; taşınmazın önce mutasarrıfına geçip özel mülk haline gelmesi, mal sahibinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve 2888 sayılı yasanın yürürlüğünden önce tapuda Hazine üzerine yazılması gibi üç koşulun gekçekleşmesi gerekmektedir. Vakıflar Yasasının tasfiye hükümlerinin işlemesinden önce vakıf malın kuru mülkiyetinin mutasarrıfa geçtiğinden, mutasarrıfın tam malik sıfatını kazandığından söz edilemez. Anılan yasanın 29. maddesinde açıklanan koşullar gerçekleşmeden, mirasçı bırakmaksızın ölen kişi malik olamayacağı gibi tasarruf hakkı dahi sona ereceğinden taşınmazın mülkiyetinin Hazineye geçtiği ileri sürülemez. Aynı şekilde mutasarrıfı kaçak ve yitik kişi durumuna düşen taşınmazların mülkiyetinin de metruken vakfına dönmesi asıl olup hiçbir surette Hazineye geçmesine yasal olanak yoktur.
    Hemen belirtmek gerekir ki; 5737 sayılı Yasanın 17. maddesinde “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan yasal düzenleme uyarınca taşınmazın vakfı adına tesciline karar verilebilmesi için mukataalı ya da icareteynli olup olmadığı, kayıt malikinin gaip kişilerden olup olmadığı, mirasçılarının bulunup bulunmadığının saptanması gerektiğinde kuşku yoktur.
    Somut olaya gelince; mahkemece hüküm vermeye yeterli inceleme ve değerlendirme yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur.
    Hâl böyle olunca, dava konusu ... ada BOŞ parsel sayılı kargir oda vasıflı taşınmazın ilk tesisinden itibaren dayanak tüm belgelerin eksiksiz temini ile Dairenin geri çevirme kararlarında belirtildiği şekilde öncelikle tedavül kayıtları arasındaki farklılığın ve vakıf şerhinin terkin edilip edilmediği hususunun açıklığa kavuşturulması, kayıtlar arasındaki çelişki giderildikten sonra kayıt maliki ya da mirasçılarının kimliğinin tespitine ilişkin başkaca bilgi ve belge bulunup bulunmadığının sorulması, getirtilecek belgelerdeki verilerden yararlanmak suretiyle kayıt malikinin nüfus kaydının ve mirasçıları bulunup bulunmadığının Nüfus Müdürlüğünden araştırılması, davacı tarafça dayanılan ve Hazine lehine tescil hükmüne ilişkin ... 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/445 Esas 1999/629 Karar sayılı dosyasının da getirtilerek incelenmesi, öte yandan icareteynli ya da mukataalı vakıf taşınmazı olup olmadığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve 5737 sayılı Yasanın 17. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalının değinilen yönlerden yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 04.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi