10. Hukuk Dairesi 2011/613 E. , 2012/5751 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 24.12.2007-07.09.2009 tarihleri arasında kalıpçı olarak kesintisiz çalıştığı halde Kuruma bildirimi yapılamayan çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava konusu dönemde; davalı işverene ait işyerinde geçtiği iddia edilen hizmetlere ilişkin olarak; davacının13.02.2008-14.02.2008 tarihleri arası ile, 08.04.2008 başlama tarihli işe giriş bildirgesi ile bu tarihten itibaren talep sonu olan 07.09.2009 tarihine kadar bazı aylar otuz günden az olacak şekilde kısmi bildirimlerinin bulunduğu, davacıya atfen imzalı 19.01.2009 - 27.01.2009, 01.04.2009 - 20.04.2009, 01.06.2009 - 20.06.2009 dönemlerini kapsayan ücretsiz izin belgeleri ile 2009/Nisan ve Haziran aylarına ait puantaj kayıtlarının bulunduğu, davacı tanıklarından ikisinin bordro tanığı olup iddiayı doğrular nitelikte beyanlarda bulunduklar, Mahkemece, bildirimler dışlanmak suretiyle talebin hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.”Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Kuruma bildirilmeyen sürelerde hizmet akdi ile çalışıldığına ilişkin tespit davalarında, davacı iddiasını her türlü delille ispat edebilir.
Öte yandan, ... tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını yada kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değerde delillerle kanıtlanması gerekmekte olup; dolayısıyla tanık sözlerine değer verilemez.
Açıklanan ilkeler ışığında, davacının, kesintisiz olduğunu iddia ettiği çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla öncelikle davacının özlük dosyası ile tüm belgeler dava konusu dönemde verilmiş tüm işe giriş bildirgelerini içerir şekilde Kurumdan getirtilmeli, dava konusu dönem içerisinde davacı çalışmaları ile ilgili (bir kısım puantaj kayıtları ve ücretsiz izin belgeleri dosya arasında bulunmakta) puantaj kayıtları ve ücret tediye bordrolarının asılları işverenden temin edilmeli, iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın kendisine aidiyeti sigortalı tarafından kabul edilenler ile inkar edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine sigortalı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulmalı; gerekli görüldüğü taktirde davalı tanıkları ile dava konusu dönemde aynı işveren nezdinde çalışan ve çalışmaları kayıt altına alınan kişilerin tanıklığına başvurulmalı ve böylece bu konuda yeterli ve gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Kabule göre de; “...” olan ve hüküm fıkrasında doğru belirtilen işverenin ünvanının karar başlığında “...” olarak gösterilmesine ilişkin maddi yazım hatasının, HMK. 304. maddesi uyarınca mahallinde herzaman düzeltilmesinin mümkün olmasına göre bozma nedeni yapılmamıştır.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan... iadesine, 26.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.