19. Hukuk Dairesi 2019/1086 E. , 2019/2693 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki menfi tespit ve ipoteğin fekki davası hakkında ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden verilen 28.11.2017 gün, 2016/910 E.-2017/920 K. sayılı hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması sonucunda ... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi tarafından verilen davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davanın usulden reddine yönelik kararın süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacı ile davalı şirket arasında yapılan anlaşma uyarınca teslim edilecek kitap ve ürün karşılığı 300.000,00 TL bedelli toplam dört adet çekin avans olarak davalıya verildiğini, ayrıca davalı yararına ipotek tesis edildiğini, ancak davalının davacıya mal teslim etmediğini, çeklerin bedelsiz kaldığını iddia ederek davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve ipoteklerin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 15.07.2016 tarihli darbe kalkışması sonrasında davalı şirkete TMSF’nin kayyım olarak atandığını, davalı hakkında açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, 15.07.2016 tarihli FETÖ terör örgütü tarafından gerçekleştirilen darbe kalkışması sonrasında örgüt ile iltisaklı olan davalı şirketin edimlerini yerine getirmediği, yargılama aşamasında davalı tarafından dava konusu çeklerin davacıya iade edildiği, ipoteğin de fek edildiği gerekçesiyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, FETÖ tarafından gerçekleştirilen 15.07.2016 tarihli darbe girişimi sonrasında adı geçen terör örgütü ile bağlantılı bir kısım şirketlerin kapatılmasına karar verildiği, bir kısım şirketlerin ise TMSF’nin kayyımlığı nezdinde tüzel kişiliklerini devam ettirdikleri, davalı şirketin 668 sayılı kanun hükmünde kararname ile re’sen terkin edilerek tüm malvarlığının hazineye devredildiği, ancak söz konusu terkin işleminin öngörülemeyen kamu zararına yol açacağı gerekçesiyle bu kez terkin işleminin tasfiye süreci sonrasına bırakıldığı, TMSF’nin davalı şirkete kayyım olarak atandığı, bu durumda davalı şirketin esasen tüzel kişiliği sona eren şirketler gibi işlem gördüğü ve ancak geçici bir süre ile TMSF’nin kayyım olarak atandığı şirketlere benzer bir uygulamaya tabi tutulduğunun anlaşıldığı, 675 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 16. maddesi uyarınca kapatılan şirketler aleyhine 17.08.2016 tarihinden önce açılan davaların dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verileceğinin düzenlendiği, her ne kadar eldeki dava 17.08.2016 tarihinden sonra açılmış ise de, anılan tarih itibariyle el konulan tüm şirketlerin terkini amaçlandığından bu tarih sonrasına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığı, oysa davalı şirketin el konulan şirketlerden olduğu, sadece tasfiye sürecine tabi tutulması nedeniyle TMSF’nin kayyımlığına devredildiği, bu sebeple eldeki dava bakımından da usulden red kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne, ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.11.2017 gün, 2016/910 esas ve 2017/920 karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın 675 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 16. maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 16. maddesi; “(1) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce açılan davalar ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen davalarda mahkemelerce, 15/8/2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verilir. Bu kararlar duruşma günü beklenmeksizin dosya üzerinden kesin olarak verilir ve davacılara resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
(2)20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce başlatılan icra ve iflas takipleri ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen takipler hakkında icra müdürlüklerince, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca düşme kararı verilir. Bu kararlar dosya üzerinden kesin olarak verilir ve takip alacaklısına resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı takip giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
(3)20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler veya kapatılma ya da resen terkin üzerine ... ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 17/8/2016 tarihi dahil bu tarihten sonra açılan davalar ile icra ve iflas takipleri hakkında 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi gereğince dava veya takip şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine veya takibin düşmesine karar verilir.
(4)Birinci ve ikinci fıkralar uyarınca verilen kararlarda davacı veya alacaklının 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinde belirtilen usule uygun olarak ilgili idari makama, tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük hak düşürücü süre içinde başvurabileceği belirtilir. İdari başvuru üzerine idari merci tarafından verilecek karar aleyhine idari yargıda dava açılabilir. İdari yargının verdiği karar kesin olup, uyuşmazlık adli yargıda hiçbir şekilde dava konusu yapılamaz,” hükmünü içermektedir.
... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi tarafından yukarıya metni alınan 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 16. maddesinin üçüncü fıkrası gözetilerek ilk derece mahkemesince verilen hükmün kaldırılıp, davanın 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 16. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 16. maddesinin birinci fıkrası uyarınca reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 28.11.2018 gün, 2018/491 E.-2018/1805 K. sayılı kararının gerekçesinin yukarıda açıklandığı şekilde HMK’nın 370. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 28.11.2018 gün, 2018/491 E.-2018/1805 K. sayılı kararının gerekçesinin HMK’nın 370. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dava dosyasının ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, karardan bir örneğin bilgi için ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 18/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.