Davacı, iş sözleşmesinin işverence geçerli sebebe dayanmadan feshedildiğini iddia ederek feshin geçersizliğine, işe başlatılmama durumuna ilişkin haklarının belirlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, iş sözleşmesinde uyuşmazlıkların özel hakemde çözülmesinin kararlaştırıldığını, bu nedenle davaya mahkemede bakılamayacağını belirterek görev itirazında bulunmuş esasa yönelik olarak da iş sözleşmesinin davacı tarafından verilen 29/06/2010 tarihli dilekçe ile fesih edildiğini, isteği doğrultusunda kendisine haklarının ödendiğini, ibraname verdiğini, sözleşmeyi fesheden davacının işe iade isteğinde bulunamayacağını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iş sözleşmesi yapılırken öngörülen özel hakeme  başvurma koşulunun geçersiz olduğu, bu nedenle görev itirazının yerinde bulunmadığı belirtildikten sonra, herhangi bir neden yokken davacının istifa etmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmediği, matbu ibranamedeki ifade ile istifa dilekçesindeki ifadenin birbirine çok benzediği, davacının işten çıkartıldığı, alacaklarını alabilmek için istifa dilekçesinin kendisine yazdırıldığı iddiasının oluşa ve dosya kapsamına uygun olduğu, dolayısıyla istifa etmediği ve işten çıkartıldığı, fesih için  herhangi bir   haklı ve geçerli bir sebep bulunmadığı, feshin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının elle yazarak verdiği 29/06/2010 tarihli istifa dilekçesi üzerine iş sözleşmesinin sonlandırıldığı, kıdem tazminatının ödendiği, işten ayrılma bildirgesinde işten ayrılma nedeninin işçinin istifası olarak belirtildiği anlaşılmaktadır.
Davacı kıdem tazminatını alabilmek için kendisine dikte ettirilen istifa dilekçesini vermek zorunda kaldığını dolayısıyla istifa etmeyip işten çıkartıldığını iddia etmiştir. Davacı tanıkları iddiayı, davalı tanıkları ise  savunmayı  doğrulayıcı  yönde  beyanda bulunmuş  olup anlatımları duyuma dayalıdır. İstifa dilekçesinde çalışma şartlarına uyulmaması istifa sebebi olarak belirtilmiştir. İstifa dilekçesinde çalışma şartlarına uyulmaması istifa nedeni olarak belirtildiğine göre istifanın gerçek iradeyi yansıtıp yansıtmadığının belirlenebilmesi için öncelikle dilekçede açıklanan istifa nedeninin doğru olup olmadığının  tespit edilmesi gerekir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan davacı tanıklarının duyuma dayanan beyanlarına itibarla sonuca gidilmesi isabetli olmamıştır. Yapılacak iş öncelikle davacıdan dilekçesinde  işten ayrılma nedeni olarak belirttiği çalışma şartlarına uyulup uyulmaması konusundaki beyanı alınmalı, gerçekten işyerinde çalışma şartlarına uyulup uyulmadığı belirlenmeli, gerekirse bu konuda taraf tanıklarının bilgisine de başvurulmalı, çalışma şartlarında değişiklik olmadığının belirlenmesi durumunda davacı iddiasına değer verilerek şimdiki gibi davanın kabulüne, şartlara uyulmadığının anlaşılması halinde ise iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle fesh edildiğinin kabulü ile  davanın reddine karar verilmelidir.
Mahkemece yukarıda belirtilen yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde ilgiliye iadesine, 06/02/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.