23. Hukuk Dairesi 2017/363 E. , 2017/251 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili görevsiz ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi"ne verdiği dilekçeyle, davalı ile yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca taşınmazın yıkılıp yeniden inşaat yapılacağını, davalının projeye aykırı kaçak inşaat yapması sebebiyle inşaatın yıkıldığını, daha sonra davalının bir daha inşaata başlamaması üzerine müvekkilinin taşınmazı yıkılmış hali ile satmak zorunda kaldığını ve de kaçak inşaat nedeniyle belediyeye ceza ödediğini ileri sürerek, şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminat ve 5.000,00 TL ödenen ceza bedeli olmak üzere 10.000,00 TL"nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; sözleşme içeriğinde yer alan eski binanın yıkılması ve bundan doğan rayiç kira ve kazanç taleplerinde davacının haklı olduğu, 24.02.2005 - 31.12.2007 tarihleri arasında geçen sürede eski binanın yıkılmasından kaynaklanan kira alacağının bulunduğu, bu kapsamda davacının talep edebileceği maddi zararının raporda 34.000,00 TL olarak hesaplandığı ancak taleple bağlı kalınması gerektiği, belediyeye ödenen ceza bakımından sözleşme hükmü gereğince müteahhit şirketin sorumlu olduğu, davacının inşaatın kaçak olmasından kaynaklanan ve belediyece talep edilen 5.000,00 TL cezadan davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 5.000,00 TL maddi zarar ve 5.000,00 TL belediyeye ödenen ceza olmak üzere toplam 10.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
6502 sayılı Kanun"un 3. maddesi gerekçesinde eser sözleşmelerinin kanun kapsamına alınmasına herhangi bir açıklama getirilmemiştir. Ancak kanunun sistematiği nazara alındığında kanunda zikredilen eser sözleşmelerinden kastın; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla, salt kişisel ihtiyaçları için kullanma ve tüketme amacıyla gerçek ve tüzel kişi ile tüketici arasında yapılan eser sözleşmeleri olduğu anlaşılmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri 818 sayılı Mülga Borçlar Kanunu"nun 355 vd. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmelerin bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenicidir. Bu tür sözleşmelerde arsa sahibinin Tüketici Kanununda 3/k maddesindeki tüketici tanımına uymadığı açıktır.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahibi açısından güdülen amaç, arsasını değerlendirmektir. Bu nedenle arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü saikin 6502 sayılı Yasada tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine konu işin üst düzey teknolojiyi gerektirmesi, sözleşme kapsamında taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmelerinin de bulunduğu nazara alındığında 6502 sayılı Kanunda kanun koyucunun salt kullanma ve tüketme amacına yönelik mutfak, dolap yaptırmak, araç tamiri yapmak gibi dar kapsamlı eser sözleşmelerini kastettiği, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin ise bu kapsamda olmadığının kabulü gerekir.
Bu durumda, eldeki davada uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanuna göre Tüketici Mahkemelerinde değil genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği gözetilerek, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
2) Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.