Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1195
Karar No: 2019/6642
Karar Tarihi: 12.09.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/1195 Esas 2019/6642 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2018/1195 E.  ,  2019/6642 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasında yapılan yargılaması sonucunda, davalı ...Ş yönünden davanın usulden reddine, dahili davalı ... Parakende Satış A.Ş yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş olup, davacı ile dahili davalı ... Parakende Satış A.Ş vekillerinin istinaf kanun yoluna müracaat etmesi üzerine, bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan inceleme neticesinde tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince, katılma yoluyla davalı ...Ş vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; DEDAŞ"a karşı açtığı davada, davalı tarafın, müvekkilinden haksız olarak tahsil ettiği dağıtım, iletim, PSH, okuma ve kayıp kaçak bedelinin fazlaya ilişkin haklı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL "nin faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, mahkemece süre verilmesi üzerine DEPSAŞ"ı davaya dahil etmiştir.
    Davalılar; tahsil edilen bedellerin mevzuata uygun olduğunu belirterek davanın reddini dilemişlerdir.
    İlk Derece Mahkemesince; 6719 sayılı yasayla 6446 sayılı yasada yapılan değişiklik uyarınca dahili davalı DEPSAŞ yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davalı DEDAŞ yönünden davanın usulden reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davasını avukat ile takip eden davacı lehine vekalet ücreti takdiri ile DEPSAŞ"tan alınarak davacıya verilmesine, davalı DEDAŞ lehine vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak DEDAŞ"a verilmesine karar verilmiş; davacı ve dahili davalı ... vekilleri karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Bölge Adliye Mahkemesince; dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni yasa hükümleri uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davanın açıldığı andaki içtihat durumuna göre davacının haklı olduğu değerlendirilebilir ise de, 6719 sayılı yasa ile yapılan değişiklik nedeniyle davacının haklılık durumunun da değiştiği, hakkaniyet gereğince taraflar yararına vekalet ücretine de hükmedilmemesi, ayrıca davanın reddi kararının tabi sonucu olarak davacı tarafça yapılan diğer yargılama giderlerinin ise üzerinde bırakılması gerektiği; davanın DEDAŞ"a karşı açılmış olması ve davacının bu davalı haricinde DEPSAŞ"dan her hangi bir talebinin olmaması karşısında, resen DEPSAŞ"ın davaya dahil edilmesinin usul ve yasaya uygun görülmediği, her ne kadar davalı DEDAŞ bakımından davanın, taraf ehliyeti açısından dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine dair kurulan hüküm doğru bulunmamış olup davanın reddine karar verilmesi gerekmekte ise de, davanın usulden reddine ilişkin verilen karar, esastan red kararına göre davacının daha lehine olduğu ve kendi istinafı kapsamında istinafa başvuran aleyhine hüküm kurulamayacağı ilkesi ile dava şartlarının resen gözetilmesi kuralı nedeniyle davada taraf ehliyetine ilişkin dava şartı yokluğuna dair gerekçe kaldırılmak suretiyle, kazanılmış haklar gözetilerek "1-Davacı vekilinin davalı DEDAŞ lehine hükmedilen vekalet ücreti ve husumet yönünden verilen karar açısından istinaf isteminin kabulüne, sair istinaf isteminin reddine, dahili davalı DEPSAŞ"ın aleyhine hükmedilen vekalet ücreti yönünden istinaf isteminin kabulüne, sair istinaf isteminin reddine,
    2-Batman 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/05/2017 gün ve 2016/271 Esas 2017/209 Karar sayılı ilamı açıklanan gerekçeyle usul ve yasaya uygun olmadığından kaldırılmasına,
    3-Dosyada yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından, HMK"nun 353/1.b.2. Maddesi uyarınca; kazanılmış haklar ve kesinleşen hususlar dikkate alınarak;
    a-) Dahili davalı DEPSAŞ"a yönelik usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
    b-) Davalı DEDAŞ"a yönelik davanın usulden reddine,
    c-) Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
    d-) Dava açıldıktan sonra yapılan yasal düzenleme nedeniyle haklılık durumunun değişmesi dikkate alınarak hakkaniyet gereğince taraflar yararına (davacı, davalı, dahili davalı yararına) vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
    e-) Davacının yaptığı yargılama giderinin davacı üzerine bırakılmasına" karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekilince, katılma yoluyla davalı DEDAŞ vekilince temyiz edilmiştir.
    1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-) Davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Sıfat, davanın tarafı ile dava konusu hak arasında "hak ilişkisine dayalı bağ" dır. Taraf ve dava ehliyeti; davanın tarafları ile ilgili olduğu halde, sıfat, dava konusu hakka ilişkindir. Uygulamada sıfat yerine genel olarak "husumet", davacı bakımından "aktif husumet ehliyeti", davalı bakımından "pasif husumet ehliyeti" tabirleri kullanılmaktadır.
    Temsilcide yanılma halinde, gerçek temsilci belirlenip, dava dilekçesi tebliğ edilerek, yargılamaya devam edilmesi zorunludur. Buna göre verilecek ara kararla, davanın doğru hasma yöneltilmesi için davacıya imkan sağlanması gerekir.
    Somut olayda, davalılar arasındaki ilişkinin davacı tarafından bilinmesinin beklenemeyeceği, bu halde davalılar arasındaki ilişkinin niteliği gözetilerek, davanın DEDAŞ"a yöneltilmesinin hasımda değil hasmın belirlenmesinde (temsilcide) yanılgı olduğu benimsenmelidir.
    Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen; kayıp-kaçak vb. bedellerinin istirdadı istemine ilişkindir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas ... Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu"nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” yayımladığı, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
    Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “...Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır..." şeklindeki düzenleme ve yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, Dairemizce; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketleri tarafından faturalara yansıtılan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin, tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilmiştir.
    Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu"nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; "Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır." hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış,bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu"nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
    Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"na eklenen; Geçici madde 19; "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur." hükmünü,
    Geçici madde 20; "Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır." hükmünü içermektedir.
    Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17. maddesine eklenen 10. bent ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
    Bu aşamada, davanın konusuz kalması hakkında genel açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.
    İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
    Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.
    Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır.
    Bu noktada, mahkemece; HMK"nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tespit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (bu bağlamda vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir.
    Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir.
    Hal böyle olunca; ilk derece mahkemesince, her iki davalı yönünden de yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olduğu gibi İstinaf incelemesi sırasında, bölge adliye mahkemesince, tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile hüküm fıkrasının yazılı şekilde düzeltilmesi yoluna gidilerek karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nun 371. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı taraf yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 12.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi